Nükleer santraller gerekli mi?

Konu sahibi
Konu sahibi
Furkan Gümüş

Furkan Gümüş

Makine Yüksek Mühendisi
Yetkili Kişi
Yönetici
Kayıt
8 Şubat 2015
Mesajlar
146
Tepkiler
213
Meslek
Makine Yüksek Mühendisi
Üniv
KTÜ, Marmara Üniversitesi
Ezgi hanım dediklerinize aynen bende katılıyorum, doğa insanın varlığını sürdürmesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Enerji olmuş doğa kaybedilmiş olsa, bize bir yarar sağlamaz sonuçta. Dediğiniz gibi gelişmiş ülkeler doğayı hiçe sayıp paraya para katmak için her türlü işleri yapmışlar, ellerindeki yetmemiş zayıf gördükleri ülkelere giderek onları sömürmüşlerdir. Bu da bir tarafın aşırı güçlü diğer tarafında onlara bağımlı olmasına neden olmuştur.

Enerjiye olan talep sanayinin gelişmesine de paralele olarak artmaktadır ne yazık ki. Bunlarında bir şekilde karşılanması gerekiyor. Bugün bırakın yeni alternatif enerji teknolojilerinin araştırılmasına baraj yapımı gibi eski bir enerji dönüşüm yöntemi için bile yeterince yerli kaynağımız ve araştırmamız yok. Baraj için inşaat konusunda belki yeterli bilgimiz olabilir ancak mekaniksel olarak yeterli seviyede değiliz henüz. Çoğu türbin yurt dışından gelmekteydi. Yeni yeni yerli türbinler üretmeye ve satmaya başladık. Ben teşviklerin artmasıyla daha fazla gelişeceği yönünde düşünüyorum. Yabancı firmaların ülkemizde kurduğu santraller için de üniversitelerden görevliler oluşturulup inceleme ve teknolojiyi öğrenme gibi çalışmaları daha fazla yapmaları gereklidir.

Yakın zamanda kocaeli taraflarına silikon vadisi kurulacağı haberleri duyuldu. Böyle bir yatırımın olması güneş panel teknolojisinden, elektronik komponentlere ve bilgisayar teknolojilerine kadar birçok Arge çalışmasına imkan verecektir. Bu ne ölçüde başarılı olacak onu zaman gösterecek ancak bir şeylerin yapılması konusunda ufakta olsa adımlar atılmıyor diyemeyiz. Bunun dışında rüzgar enerjisi ve güneş enerjileri sistemleri ile alakalı bir çok yerli firma Arge çalışmasından üretim ve planlamaya kadar bir çok çalışma yürütülüyor. Bu tür işler birazda teşviklere ve ranta bağlıdır. (Buradaki rant, bir işin sonunda yüksek miktarlarda kazancın olması, neredeyse hiç risk veya zararın olmayacağı, sürdürülebilirliğinin fazla olduğu kaynak anlamındadır. Başka ifade ile getiri diyebiliriz) Yerli firmalar için vergi oranının az olması, arazilerin hibe veya cazip krediler ile verilmesi, arge için destek sağlama ve benzeri olanakların sağlanası ile ekonomik rant sağlanabilir. Böylece yatırımların daha cazip hale getirilmesi yerli teknolojiler üretmede bir şeyleri daha hızlı yapmaya başlayabiliriz. Bizde ne yazık ki tersi yapıldı yabancı firmalardan daha fazla vergi alarak sanki halkın yerli teknolojiyi daha cazip göreceğini ve ona yöneleceği düşünüldü ancak uygulamada halk alıştığından vazgeçmedi. Sonuçta daha pahalıya aynı ürün alınıyor.

Arge çalışması ülkemizde yavaş yavaş başlamış olsa da bir de şu yönden bakalım olaya. Amerika gibi ülkelerde yüksek teknolojik bilgiye sahip olmalarına rağmen ürünlerini daha ucuza, ağır sanayisi, insan sağlığına önem vermeyen çin/tayland gibi ülkelere yaptırıyorlar. Bugün etrafınızdaki çoğu meteryal PRC damgalıdır ancak markası USA dir. Onların mantığı şu, biz düşünelim onlar bizim yerimize daha ucuza her türlü pis ortamda, zararlı yerlerde üretsinler, benim halkım hasta olmasın onlar bizden değil nasılsa... Asya'dan tutun birçok yerden giderler onlar adına çalışırsın. Geri dönüp ülkesine teknoloji getiren kaç ülke var? Bugün Almanlar bile güneş paneli hakkında çok iyi Argeleri olmasına karşın çin'den ithal ediyorlar. Burada ekonomiksel faktörde ürünlerin gelişmesinde önemli faktör oluyor ne yazıkki. Bunu daha önce ilk yerli uçak fabrikasının neden kapandığı konusu çok güzel örnek teşkil ediyor diye düşünüyorum.

Ülkemizdeki arge gelişe dursun siz birşeyde farkındalık yaratmadığınız sürece her türlü bağımlı kalırsınız. Başkası bulur siz arge diyip o bulunmuş olanı kopyalamaya çalışırsınız. Onu öğrenmek için para harcar, boş yatırım yaparsınız. Misal olarak fizyon araştırması yapmak yerine füzyona araştırma yapıldığını varsayalım ve bunu geliştirmiş olalım. Sonuçta daha temiz enerji bulunmuş, sonsuz bir kaynak olacaktır. Bunu öğrenmek için çeşitli ülkelerden araştırmacılar senin üniversitene gelecek, yayın yapacak. Şart koşacaksın Türkçe olsun. (Bugün yazılan tezler,dergi ve kitapların bilimsel dili ingilizcedir. Bunları almak için kütüphaneler para öder ve veritabanlarına erişim izni alır. Üniversitelerin en büyük para harcadığı kısım burasıdır. "Senin yazdıklarını yine sana para ile satıyorlar"). Böyle bir teknoloji sizde ve kimseye bağımlı değilsiniz bilakis çoğu kaynak tükeniyorken sizde sonsuz bir kaynak var. Bunlar her ne kadar hayali olsa da daha gerçekçi teknolojilerde yok değil. Alternatif enerji konusunda yeni bir çok kavram vardır. En yeni uygulanmaya bağlayan kaya gazı enerjisidir...

Teknolojinin sürdürülebilir olması bir çok faktöre bağlıdır bu yüzden. Gerek ekonomik gerek bilim-araştırma gerek arz/talep olsun bunların hepsi birden bir döngüyü tamamlamadığında sizin dilediğiniz gibi temiz bir kaynak yaratmak zordur.
 

ezgi

MB Üyesi
Kayıt
14 Nisan 2015
Mesajlar
11
Tepkiler
25
Yaş
30
Meslek
makina mühendisi
Üniv
yıldız teknik üni.
Dediklerinize katılıyorum Furkan Bey.Ama tüm bunların olası çözümü nedir akıl erdiremiyorum açıkçası :) Aslında bildiğimiz ya da bilmediğimiz pek çok arge fikri veya çalışması var ülkemizde.Ama bunları hayata geçirmek için ne değişmesi lazım,ne yapmak gerek orası daha mühim.Sadece kendi okuluma baktığımda bile ödenek bulamadığı için çalışmasını reele dökemeyen yüksek lisans öğrencilerimiz mevcut.Haliyle insanlar da fikirlerini gerçeğe dönüştürmek için akın akın yurt dışına kaçıyorlar.Timuçin Bayram bir seminerde Amerika'da haftada 100 patent alınıyor diye bir cümle kurmuştu.Acaba o patentlerin kaçı Amerikalı mühendislere ait merak ediyorum :)
İlginiz için de teşekkür ederim.
 

lunarhuman

MB Üyesi
Kayıt
25 Şubat 2015
Mesajlar
1
Tepkiler
2
Yaş
29
Yanlız patlama ihtimali bir yana bide şu açıdan bakmak lazım nükleer santrallerin ülkeye zarar vermek için dış ülkeler tarafından sabote edilme olasılığı. Bizim ülkemizde ajanlar kol gezip bizim mühendisleri öldürdürürken kimsenin gıkının çıkmadığı bir ülkedeyiz. O olmasa bile herhangi bir savaş zamanı ilk saldırılabilecek yer olabilir ve hükümetin nükleer silah yapma ihtimali var yapmasa bile yaptı denilip baskı uygulanabilir. Bence de nükleer yerine alternatif yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmalı ve geliştirilmeli verimli hale getirilmeli...
 

Meraklı Genç

MB Üyesi
Kayıt
18 Mart 2015
Mesajlar
3
Tepkiler
2
Yaş
30
Aslında nükleer enerji çok büyük bir güç olmakla birlikte aynı zamanda çok büyük getirisi olan bir enerji kaynağıdır.Nükleer enerji santrali açalım diye tutturmaları birazda bu yüzdendir hatta tamamen kişisel çıkarlar için kurulması amaçlanan bir santraldir nükleer santral.Başta Furkan bey ve diğer arkadaşlarında üzerinde durduğu gibi öncelikli olarak insanların enerji sarfiyatına bir son vermeliyiz.Elhamdülillah hepimiz müslümanız ve dinimize göre israf haramdır üstelik her türlüsü diyeceğim o ki ilk önce insanları bilinçlendirmeliyiz lüks tüketimden kaçınmalıyız gereksiz enerji sarfiyatını engellemek için çeşitli çalışmalar yürütmeliyiz.Çünkü hepimiz biliriz ki basit bir elektrikli alet ne kadar çalışırsa o kadar enerji çeker ve bu da bizim faturamıza yansır.Yani A sınıfı veya A++ cihazlar yerine da bilinçli olmalıyız.Meseleye başka bir açıdan bakacak olursak alternatif enerji kaynakları olarak güneş enerjisini kullanmak özellikle Akdeniz bölgesinde ve yurdun diğer taraflarında bölgesel üretim sağlanabilir.Yani elektrik üretimi her bölgenin kendisine ait olsa bunun daha mantıklı ve yararlı olacağını düşünüyorum.(Mesela Güneydoğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi)Bu sayede her bölge daha ucuz ve daha çok enerjiye sahip olmuş olur.(Tabi bunlar tamamiyle şahsi görüşümdür) Rüzgar santrallerine gelecek olursak Bu santrallerin kurulumu yapılmadan önce bazı işlemler yapılmakta bunlardan birisi Türkiye rüzgar haritalarına bakılıp en doğru yere kurulum yapılmasıdır.Üstelik ÇED raporunu da unutmamak gereklidir.Tabi ki aynı zamanda göçmen kuşlar için risk oluşturabilecek yollar üzerine rüzgar enerji çiftlikleri kurulması doğru olmadığı için doğa ve içindekiler de hesaba katılıyor. Hidro Elektrik Santraller için şunu söyleyebilirim aslında Furkan beyin dediği gibi Termik Santralden daha faydalıdır.Hem doğaya hem orada yaşayan yerel halka çünkü suyun olduğu ortam daima ılımandır su iklimi yumuşatır ve buna bağlı olarak tarım yapmayı daha kolay bir hale getirir.Yani bir kısım şeyleri feda edersiniz fakat bu size olumlu bir şekilde yansır.Bu konu hakkındaki düşüncelerim kısmen bu kadar dahası zaten bilindik şeyler...
 

thEngineer

MB Üyesi
Kayıt
19 Nisan 2015
Mesajlar
5
Tepkiler
1
Meslek
Öğrenci
Üniv
Karabük
Dünya çapında nükleer santrallere bakıldığında evet avrupadakilerin bazıları yavaş yavaş ömrü dolan reaktörlerini kapatıyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımı arttırıyor. Ülkemiz nükleer santral kurmakta çok geç kaldığı bir gerçektir. Tabi nükleer santral faciası, atıkların bertaraf edilmesi,kurulum maliyeti ve işletme maliyeti yüksektir. Ancak fransaya bakıldığında elektriğinin %85'e yakın bir kısmını nükleerden karşılamaktadır. Nükleer enerji bizim ülkemizde ne kadar gerekli dersek getirisi ne olur, sistemin maliyeti, geri ödeme süresi, işletme maliyeti bu gibi sorular karşılandıktan sonra eğer kurulacak olan santral enerji cari açığına iyi bir şekilde getirisi oluyorsa ve kurulan santralin yükse güvenlik önlemleri altında kurulduktan sonra yapılabilir. Ve nükleer santralden elde edilecek gelirle yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım arttırılabilir. Ancak Fransanın elektriğinin yüksek oranın nükleerden karşılamasının nükleeri desteklememize bir örnek olamaz. Çinde elektriğinin %40'ını rüzgardan karşılamaktadır. Ve bizim ülkemizde yenilenebilir enerji yatırımlarına açık ve potansiyeli olan bir ülke ama dediğim gibi nükleerin getirisi varsa bir süreliğine bunu kazanç ve nükleer araştırmalar için kullanılabilir. Ülkemizde bi facia olacak olursa diye düşünenlerde komşu ülkelerde bulgaristan, ermenistan gibi hepsinde nükleer santral var. Oralarda olacak bir facia aynı şekilde bizide etkiler. Bunun için nükleeri kurduktan sonra mesele işletebilmek ama biz bunu başarabilir miyiz ayrı bir tartışma konusu olur.
 

osman_eren

MB Üyesi
Kayıt
31 Mart 2015
Mesajlar
6
Tepkiler
7
Yaş
37
Üniv
Çukurova Üniversitesi-Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Arkadaslar nukleer gerekli bir enerjidir. Fakat soz konusu ulkemiz olunca denetim mekanizmalari yuzunden hep soru isareti kaliyor kafalarda.
Ar-ge sarttir,biz gerekli teknolojileri bile yeterince kopyalayamiyoruz,o nedenle ar-ge olmali. Ornegin 3.kopru ya da marmaray da asil etkin olan bizim degil,yabanci muhendisler. Ya da keban baraji 65 yilinda yapilmis ve yapanlar,muhendislik zekalarina hayran oldugum,Almanlar ve fransiz muhendisler. Ataturk barajini ise biz yaptik. Fakat kebanin kalan omru su an ataturkten daha uzun. Sanirim Cinliler geldiklerinde kebanin teknolojisine hayran kalmislar. 1960 lar da yapilmis olmasina ragmen muazzam demisler. Yani kopyalamayi bile malesef yeterince yapamiyoruz.
Enerji alternetif kaynaklarla olmali. Bu furkan beyin dedigi gibi hem siyasi hem ekonomik hem de verimsel anlamda getirisi daha iyi olan bir durum. Gunes,ruzgar,jeotermal,hes,nukleer ve gerekirse biyoenerji.
Bu yonde adimlar hâlâ cıliz. Evet adimlar atiliyor ama daha emekleme asamasinda. Gelismeyi,logaritmik adimlarla kat etmek zorundayiz.
Bizim köyde,hatta bizim tarlada bir gunes enerjisi kurulma plani var. Suan kurulun onunde baska bir dosya var,siradaki bizim. İns olur. Maddi acidan geliri dusuk hatta nerdeyse kârı bazen sıfira yakin bir arazi (girdiler yuzunden) eger olursa hem ailem icin cok iyi bir gelir kaynagi olur hem de ulkemiz/bolgemiz icin alternatif ve daha ucuz bir enerji kaynagi olmus olur.
Kaya gazini ise tam olarak bilmiyorum,basta kurtarici gibi geldi ama simdiler de sanirim abd bile iyi bir plan olmadgini dusunuyor. Dedigim gibi,kaya gazi meselesini tam bilmiyorum.
 

Murat Han Kağan

MB Üyesi
Kayıt
20 Nisan 2015
Mesajlar
1
Tepkiler
0
Yaş
40
Üniv
Akdeniz
Arkadaş devir temiz enerji devridir. Almanya geçen yıl mayıs ayında toplam enerjinin yüzde 70 kadarını güneşten sağladı ki güneşli gün sayısı Türkiye'nin yarısı kadar. Ayrıca ben bunların yaptığı hiç bir işe güvenmiyorum ihalede yolsuzluk hırsızlık bunların damarında var. Daha şimdiden kokusu çıktı bile "Akkuyu nükleer santrali genel müd. İlahiyat mezunu Abuzer Öztürk atandı".. Bu iş çocuk oyuncağı değildir milyonlarca insanın hayatını etkileyebilecek işin arkasına bu devleti yada onun getireceği hiç bir adamı kabul etmiyorum. Maden ocağını işletemeyen kaza olunca bu işin fıtratında var diyebilecek kadar onursuz adamların yapmasını istemiyorum işte o kadar!!!
 

Kemal Okur

Yetkili Kişi
Yönetici
Kayıt
7 Şubat 2015
Mesajlar
353
Tepkiler
210
Yaş
30
Meslek
Mekatronik Mühendisi
Üniv
Fırat Üniversitesi
Bence nükleer enerji santralleri bir ülkenin gelişmişlik seviyesini gösterir. Elbette getirisi olduğu kadar zararları da var ama ihtimaller çok çok düşük oranlarda. Dünya üzerinde şuan bildiğim 440'a yakın nükleer santral var ve sadece 1 tanesinde patlama olmuştu orasıda Çenobil. Alternatif enerji zannetiğiniz gibi tamamen masum bir sistem değil misal rüzgar enerjisi hava akımlarını değiştirerek habitatı olumsuz şekilde etkiliyor güneş panelleri aynı şekilde yaydığı yoğun ısı ve parlamalar ile böcek ve kuş habitatlarında bazı yaralara neden olabiliyor. Baktığımız zaman Ademoğlunun geliştirdiği birçok teknoloji doğa ile ters orantılıdır. Doğa yararına yaptıklarımız bile :) Nükleer enerji elektriğin yanında arkadaşlarımın dediği gibi Ar-Ge ortamı da oluşturacak bu bizim nükleer bilimde ileri gitmemize ve çok daha yeni teknolojilere el atmamıza yardımcı olacaktır. Eğer yanlış bilmiyorsam uzun bir süre Akkuyu Rusların yönetiminde kalacak yaklaşın 10 sene yada daha fazla sonrasında Türk mühendislerin kontrolüne bırakılacak 10 15 yıl süre içerisinde de kendimizi eğitiriz diye düşünüyorum :)
 

Muratsonmez

MB Üyesi
Kayıt
25 Şubat 2015
Mesajlar
1
Tepkiler
4
Yaş
41
Istambul_and_Bosporus_big.jpg

Şu ülke başka bir milletin elinde olsaydı dünyaya hükmederdi. Güzelim boğazı ile toprağı ile herşeyi ile taşı toprağı altın ülkemin ama değerlendirmesini bilene ; Çoğumuz İstanbul'a gelmişsinizdir o güzelim boğazı gezmişsinizdir her neyse meşhur boğazımız bebek tarafında durmak bilmeyen akıntıya sahip birde beykoz kanlıcanın otaraftada bence bu akıntılar değerlendirilebilir. bu akıntılarla bir nükleer santralın ürettiği enerjiyi üretir ve çevreye de zarar vermemiş oluruz.
 

Oğuzhan Mallı

Yetkili Kişi
Genel Yönetici
Kayıt
6 Şubat 2015
Mesajlar
549
Tepkiler
436
Meslek
Nükleer ve Atom Mühendisi
Üniv
MEPhI, KTÜ
Bunun ile ilgili proje vardı yıllar önce ama desteklenmedi. Kısaca önü kesildi.

İlgili haber:
İTÜ Makine Mühendisliği mezunu Sabit Ateş, ters akıntıları kullanarak elektrik enerjisi üretecek “tribün” projesi için TBMM’den “Boğazları” istedi. TBMM, Ateş’in talebini ulusal ve uluslararası mevzuatı taradıktan sonra “olmaz” yanıtı verdi.


 

zaon13

MB Üyesi
Kayıt
22 Nisan 2015
Mesajlar
1
Tepkiler
0
Yaş
31
Üniv
Tunceli Üniversitesi
SOMA DA VEFAT EDEN 301 MADEN İŞÇİMİZE SAHİP ÇIKAMAYAN DEVLET NÜKLEERE NASIL SAHİP ÇIKSIN!
 

asas212

MB Üyesi
Kayıt
31 Mart 2015
Mesajlar
1
Tepkiler
0
Yaş
32
Üniv
Pamukkale Üniversitesi
Yahu bırakın enerjiyi felan.Zaten şu kaçak kullanılan elektriği önlesek fazlasıyla elimizde elektrik olacak. Nükleer santral kurulsun evet kurulsa ne olacak ama? gene beleşe elektrik verecek olduktan sonra , faturasınıda biz ödeyecek olduktan sonra neyleyim ben elektriği?
 

Cengiz

Makina Mühendisi
MB Üyesi
Kayıt
26 Şubat 2015
Mesajlar
4
Tepkiler
8
Meslek
Makina Mühendisi
Öncelikle araştıma yaparak veriler üzerinden yorum yapanlara teşekkür ederim. Şunu söylemek isterim ki; Bu ülkenin enerji ihtiyacının büyük kısmı ithal edilmekte olup sürekli fiyat artışından dolayı cari açığın artmasına sebep olmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için yapılan çalışmalar vardır ama yetersiz kalmaktadır. Çok kısaca bahsedersek; petrol olarak karadeniz, akdeniz ve marmara bölgelerinde denizin altında bir çok araştırma yapılmış ve/veya yapılmaktadır. Bazılarında sonuç olumsuz, bazılarında ise bulunmuş olmasına rağmen maliyeti yüksek olduğundan dolayı iptal edilmiştir. (Araştırma yaptığınızda halen çalışmaların devam ettiğini göreceksiniz). Doğalgaz olarak baktığımızda çıkan gaz oranları ihtiyacın altındadır. HES'ler baktığımızda ise düzgün yapıldığında çok güzel sonuçlar elde edilmektedir. Sizlere yapılan barajları gezmenizi tavsiye ederim. Ben gezdim hem ülkeye katkısı oluyor hem de çevre halkına tarımsal yönden yarar sağlıyor. Sadece şunu söyleyeyim yeşil olmayan yerler baraj geldikten sonra çevre bakımından muazzam bir yapıya sahip olmaktadır. Samimi olan çevreci arkadaşların buralara gitmelerini tavsiye ederim. Güneş enerji ve rüzgar enerjisi yeni gelişmekte olan bir alandır. Bu alanda ciddi yatırımlar yapılmatadır. Lisans alımların arttığını verileri incelediğiniz zaman göreceksiniz. Gelelim nükleer enerji tartışmasına, bende yapılmasından yanayım. Alsında buradaki husus yapılmaması değil, yapılırken düzgün inşa edilmesi olmalıdır.Başka ülkelerle kıyaslama yapan arkadaşlarla tartışmaya girmeye gerek olmadığı düşüncesindeyim. ortada rakamalar var. Kapatılıyor diyenlerede iyi araştırmasını tavsiye ederim. Çünkü kapatılan tesislerin yenisi yapılmaktadır. Son olarak ülkemizin acilen enerji ihtiyacındaki ithal kısmını en aza indirilmeli ve dışa bağımlılıktan kurtulmaldıır. Ek olarak burada İDDİA üzerinden değilde veriler üzerinden konuşulması taraftarıyım. Teşekkürler.
 
Son düzenleme:

Oğuzhan-

MB Üyesi
Kayıt
28 Nisan 2015
Mesajlar
9
Tepkiler
1
Yaş
44
Güneş enerjisinden yeteri kadar faydalanabilsek nükleere gerek olacağını sanmıyorum
Efendim siz kendinizi 1 yıl boyunca yaz mevsimini yaşayan bir ülkede sandınız herhalde? Güneş enerjisinden ürettiğimiz elektirik ile sadece evimizin lamba-bulaşık-çamaşır makinesi ihtiyaçlarını zor karşılarız bugün şimdiki maliyeti ile 100 lira elektirik faturası veren bir kişinin evine güneş panelleri yaptırmak istemesi için en az 22bin tl çıkıyor cebinden oda lisans'sız hali paneller haricinde birde evin şebekesini yeniden döşüyorlar. Üstelik kış-bahar mevsimlerinden bahsetmiyorum bile ben kurak iklim yaşayan bir şehirdeyim bahar mevsimlerinin son 5 yıl boyunca(öncesini hatırlamıyorum) %80 bulutlu geçtiği oluyor yani sadece yaz vaktinde ürettiğimiz elektirikle olmaz. Tabi siz lambaları tasarruflu kullanırız şarzları düzgün takarız vs derseniz o ayrı.(Toplumun %80'i demez.)
Somada 301 İnsan denetimsizlik,tedbirsizlik yüzünden öldü fıtrat dedik. önlem almayı alahın işine karışılmaz diye kabullenmeyen bir zihniyet var. maalesef ki santral şu an ülkemizde tedbirsizlikten dolayı yapılmamalı.
Kömür santrali ile nükleer santrali bir tutmanız gerçekten çok sinir bozucu.
Türkiye'nin Termik,Nükleer vb. santraller kurmasını gerektirecek bir enerji ihtiyacı yoktur. Üretilen enerjinin çok büyük bir kısmı, demir-çelik sanayisinde kullanılmaktadır. Bu sanayiler, 1. dünya ülkelerinin radyoaktif atıklarını parçalayarak ucuz demir üretmekte, ihtiyacımız olmayacak kadar elektrik ve su tüketmektedir. Tabi bu süreçlerde yıllardır ülkemizde biriken radyoaktif atıkları yazmıyorum bile... Bu ülkenin elektriğe ihtiyacı varsa ilk önce bu ve benzeri girişimler sonlandırılmalıdır.
Hocam siz türkiyedemi yaşıyorsunuz yoksa benmi başka ülkedeyim? Ona bakarsanız hastanelerde kullanılan röntgen-vs cihazlardanda atıklar çıkıyor o zaman kapatalım bunları?
Almanya nükleerden vazgeçerken yerine telafi ederek bunu yapıyor. Onlarda enerji tüketim planı bizden daha iyi. Gelecek 30-50 senenin ihtiyaçlarına göre yatırım yapıyorlar.
Hocam bu haber fukişima'dan sonya oldu 2014 yılında yenilenebilir almanya'ya 4kat pahalıya patladığı için daha iyi alternatif bir kaynak bulunana kadar nükleer santrallerin kullanımına karar verildi. Öyle yavaş yavaş kapatma gibi bir durum yok hatta enerji ihtiyacı olursa yeni santral kurmaya açıklar. Milletimiz eski haberleri işine geldiği müddet sürdürmekte çok usta keşke bilgilerini güncelleseler. Kaynak isterseniz 2014 yılı bilimteknik dergisindenden resim alıntısı çekebilirim ama gerçekten okuyucaksanız isteyin lütfen.
Ben size ülkemizde yapılmak istenen HES'lerin Termik ve Nükleer Santrallerin, televizyonunuzu kapatmamak, metroya binebilmek için yapılmadığını kısa ve öz olarak anlatmaya çalıştım.

Yani bu projeler, Türkiye nüfusunun %10 unu doyurmaktan başka bir işe yaramayacak. Yazımı lütfen dikkatli okuyunuz.
Üst kısımdaki yorumunuzuda okudum ama bence yanılıyorsunuz ayrıca kaynak gösterirmisiniz?
En iyi tedbirlerle bile bir risk var ortada.
Hangi santrallerde risk yokki? Artan enerji ihtiyacını sürekli göz ardı ediyorsunuz...

Öncelikle araştıma yaparak veriler üzerinden yorum yapanlara teşekkür ederim. Şunu söylemek isterim ki; Bu ülkenin enerji ihtiyacının büyük kısmı ithal edilmekte olup sürekli fiyat artışından dolayı cari açığın artmasına sebep olmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için yapılan çalışmalar vardır ama yetersiz kalmaktadır. Çok kısaca bahsedersek; petrol olarak karadeniz, akdeniz ve marmara bölgelerinde denizin altında bir çok araştırma yapılmış ve/veya yapılmaktadır. Bazılarında sonuç olumsuz, bazılarında ise bulunmuş olmasına rağmen maliyeti yüksek olduğundan dolayı iptal edilmiştir. (Araştırma yaptığınızda halen çalışmaların devam ettiğini göreceksiniz). Doğalgaz olarak baktığımızda çıkan gaz oranları ihtiyacın altındadır. HES'ler baktığımızda ise düzgün yapıldığında çok güzel sonuçlar elde edilmektedir. Sizlere yapılan barajları gezmenizi tavsiye ederim. Ben gezdim hem ülkeye katkısı oluyor hem de çevre halkına tarımsal yönden yarar sağlıyor. Sadece şunu söyleyeyim yeşil olmayan yerler baraj geldikten sonra çevre bakımından muazzam bir yapıya sahip olmaktadır. Samimi olan çevreci arkadaşların buralara gitmelerini tavsiye ederim. Güneş enerji ve rüzgar enerjisi yeni gelişmekte olan bir alandır. Bu alanda ciddi yatırımlar yapılmatadır. Lisans alımların arttığını verileri incelediğiniz zaman göreceksiniz. Gelelim nükleer enerji tartışmasına, bende yapılmasından yanayım. Alsında buradaki husus yapılmaması değil, yapılırken düzgün inşa edilmesi olmalıdır.Başka ülkelerle kıyaslama yapan arkadaşlarla tartışmaya girmeye gerek olmadığı düşüncesindeyim. ortada rakamalar var. Kapatılıyor diyenlerede iyi araştırmasını tavsiye ederim. Çünkü kapatılan tesislerin yenisi yapılmaktadır. Son olarak ülkemizin acilen enerji ihtiyacındaki ithal kısmını en aza indirilmeli ve dışa bağımlılıktan kurtulmaldıır. Ek olarak burada İDDİA üzerinden değilde veriler üzerinden konuşulması taraftarıyım. Teşekkürler.
Hocam allah aşkına ülkeye kaç tane hes yapılabilirki? Tabiki HES güzel birşey ama var olan enerji açığını dediğiniz gibi sürekli ithal ederek karşılıyoruz.
Onun dışında heslerin geçen yıllarda balıkların ekosistemini bozduğu iddasıyla eylem yapan birçok eylemci-eylem oldu bu konuda pek bilgim yoktur ama...

Yanlız patlama ihtimali bir yana
Gerçekten artık biraz araştırma yapın lütfen bilmediğiniz birşey hakkında konuşmanız bence buradaki insanlara hakaret.
bu akıntılarla bir nükleer santralın ürettiği enerjiyi üretir ve çevreye de zarar vermemiş oluruz
Efendim bende evimin çatısına döşediğim güneş panelleri ile etrafımdaki 16 evin elektirik ihtiyacını karşılıyorum bence o enerji bütün ülkeye yeter dışarı bile satarız. Siz haklısınız.
Yahu bırakın enerjiyi felan.Zaten şu kaçak kullanılan elektriği önlesek fazlasıyla elimizde elektrik olacak. Nükleer santral kurulsun evet kurulsa ne olacak ama? gene beleşe elektrik verecek olduktan sonra , faturasınıda biz ödeyecek olduktan sonra neyleyim ben elektriği
Efendim kaçak kullanılsada kullanılmasada dışarıdan enerji alıyoruz dediğinizde haklı olabilirsiniz ama sonuç yine aynı yere çıkıyor.
Almanya geçen yıl mayıs ayında
Koca 12'yılın sadece bir ayı. Sizce ondan sonra güneş panellerinimi kapattılar?

Bilgi hakkında kaynak gösterebilir misiniz?
Hocam işte böyle insanlarla tartışıyoruz. Nükleer santralin başına ilahiyat şeysi atanmışmış...



Ve şu konuyada bir açıklık getirmek istiyorum sırf almanya'nın fukuşima olayından sonra yaptığı eski bir habere dayanarak dünyanın nükleerden vazgeçtiğini belirtip konu hakkında bilgisi olmayan arkadaşları yanlış yönlendirmeyin çünkü böyle birşey YOKTUR.
 
Son düzenleme:

Starter

MB Üyesi
Kayıt
28 Nisan 2015
Mesajlar
8
Tepkiler
12
Yaş
49
Üniv
Dokuz Eylül Üniversitesi
Nükleer santraller gerekli ama bence konumu yanlış. Ankaraya kurulmalı ki, herhangi bir sızıntıda ya da patlamada açgözlü siyasetçilerimizden kurtulmuş olalım:) Neyse, işin politik kısmını fazla deşmeyelim ve rakamları kabaca tekrar gözden geçirelim.

Yıllık 250 milyar küsur kWh üretimin neredeyse yarısı doğal gazdan, neredeyse 3'te 1'i kömürden kalanı da diğer yatırımlarla sağlanıyor. Yani yarı yarıya dışa bağımlı bir tablo. Yani kurulu gücün yarısı doğal gaza dayanıyor. Tüketimin çeyreği konut, yaklaşık yarısı sanayi kalanı da aydınlatma, ulaşım, ticaret ve kamu hizmetleri. Sanayinin enerji ihtiyacı her sene %5 civarında artıyor ve artmak zorunda çünkü küresel ekonomik dinamiklere bağlıyız. 19 milyon konutun ise enerji ihtiyacında azalma potansiyeli var, çünkü led aydınlatmalar ve tvler, tabletler, aaa+ sınıfı beyaz eşyalar hayatımıza girdi ve yayılıyor. Ama biz bu tüketimin sabit kalacağını varsayalım çünkü konut sayısı da artıyor. Toplamda, son 10 yılda tüketim 2 kat artmış, önümüzdeki 10 yılda da 2 kat artacağını varsayabiliriz.

Avantajlarımıza bakalım. Güneş ülkesiyiz, denizlerimiz ve makul bir rüzgar trafiğimiz var. Karasal anlamda da fena durumda değiliz. Kilometrekareye 100 kişi düşüyor. Genç bir nüfus var. Dezavantajlarımıza bakalım. Fakiriz, eğitimsiziz, plansızız, konutlarımız ekolojik değil, deprem kuşağındayız.

Çözümler ve sorular:
Şu noktada benim önereceğim çözümler devletçi ve halkçı çözümler. Yani sermayenin kontrolünde olan bir dünya için fazlasıyla ütopik. Ama düşünülürse orta ve uzun vadede herkes için en karlı olanı. Getireceği tüm yüke, olumsuzluklara ve dışa bağımlılığı kökünden çözmeyecek olmasına rağmen nükleerden vazgeçilmeyecek muhtemelen. Yine de aşağıda sıralayacağım adımlar üzerinde düşünülmesi gerekir.
1. Mevcut güneş enerjisi sistemleri üzerine özel yatırımların kamulaştırılması. Devlet yatırımıyla güneş paneli, akü ve konut tipi rüzgar enerjisi sistemlerinin üretilmesi böylece bu sistemlerin halka çok daha ucuza sağlanması. (20 milyar dolara kaç tane böyle fabrika kurulup işletilebilirdi? bu yolla kaç kişiye istihdam sağlanabilirdi?)
2. Üretilen ekipmanların (Güneş + Rüzgar) konutlara satışı değil, kiralanması. (Her konutun tüketim ihtiyacına göre tip1 tip2 tip 3 gibi abonelikler sağlanabilir ve aylık 30 - 50 - 75 tl gibi bedellerle sabit bir ücret politikası düşünürse 19 milyon hane için ortalama 50 tl üzerinden düşünürsek aylık 1 milyar tl yapıyor. Bu da yenileme ve işletme giderlerine ve argeye yetmez mi?)
3. Üretilen panellerin toplu taşım araçlarında ve şehiriçi ve otoyolların aydınlatmalarında da kullanılması.
4. Yine devlet eliyle Led üretimi. (Geleneksel Ampul verimsizliği nedeniyle bir çok yerde yasaklandı.)
5. Sanayinin de mümkün olduğu ölçüde kendi elektriğini üretecek biçimde planlanması.

Sonuç:
Yani sadece çatılara kurulan sistemlerle bile şebeke epey hafifler. Niyet olunca yapılabilecek çok şey var. En azından şimdikinden daha iyi durumda olacağımız kesin. Peki konutlar ve kamu binaları şebeke elektriğinden büyük ölçüde bağımsızlaşırsa, mevcut kurulu güç önümüzdeki 10 sene boyunca sanayi için yeterli olmaz mı? Küresel olarak önümüzdeki 10 yıl boyunca sanayinin uçmasını sağlayacak ekonomik dinamikler var mı? Ülkemizin enerji açığı büyümede tek engel mi?

Bunlar da başka sorular. 10 yıl göz açıp kapayana kadar geçiyor ama beraberinde büyük dönüşümler de getirebiliyor. Bu sırada daha verimli cihazların, elektrik üreten daha başka teknolojilerin gelişmesi de kaçınılmaz.

Bu arada şu andaki en büyük endişem bu son paragrafı yazarken elektriklerin kesilme ve buraya kadar tüm yazdıklarımın silinme ihtimali, kendi çabalarımla kıyısından köşesinden GESe geçeyim en iyisi:)
 

Oğuzhan-

MB Üyesi
Kayıt
28 Nisan 2015
Mesajlar
9
Tepkiler
1
Yaş
44
Yani sadece çatılara kurulan sistemlerle bile şebeke epey hafifler.
Efendim ben gittim sordum çatılara kurulan paneller için aylık 100 lira ödüyen bir ev için 15bin lira sadece panel fiyatı birde ev için ayrı bir şebeke döşemek gerekiyor öyle direk panelden gelen elektiriği kullanamıyoruz onun içinde 7bin tl tebrik ederim artık aylık 100 lira ödüyen bir evin elektirik faturasını çatısını full panelle döşüyerek karşılamış oldunuz.Türkiyede müstakil ev sistemi bildiğiniz üzere pek yok ideal bir 5 katlı apartman için 1 daire için çatıyı full döşedik. Eee geri kalanlar? Bizim evde televizyon izleyen yoktur sadece günde 6 saat bilgisayar açık +dolab +kombi +lambalar(2 kişinin yaşadığı bir evde o kadar lamba açık kalmıyor) aylık 110-130 lira fatura geliyor.Kendini amorti etme saçmalığınıda geçiyorum artık şunu anlayın biz arap ülkesi yada afrika değiliz ülkemizde 4mevsim yaz yaşanmıyor güneş olayını artık kafanıza sokun ülkeminiz güneş potansiyeli YOKTUR! Bulunduğum bölge güya doğu anadolunun en çok güneş alan bölgesi olarak geçiyor ve son 5 yıldır ilkbahar ve son baharda %80 bulutlu idi hiç kusura bakmayında ben sadece yaz mevsiminde 100liradan fazla ödediğim elektirik faturasını hafifletmek için 22bin lira değil 10bin lirayı bile vermem. Üstelik güneş panellerinin verimi 20 yıl sonra fos(aslında15'de 20 diyoruz uzatıyoruz kendimizi kandırıyoruz).

Ben bunları direk gittim panel satan adama sordum oda lisans'sız paneller bizede güya indirim yaptı...
Bilmediğimiz birşey hakkında konuşup milleti yanlış bilinçlendirmeyelim lütfen...

Edit:Bu arada yazının tamamını okudum sadece orasını alıntı aldım yanlış anlama. ve ayrıca şimdiki elektirik ihtiyacımız 100 birim ise 10 sene sonra 150 olucak yenilenebilir ile anca 20sini karşılar 30'unu ithal ederiz yine zarar tabi bu benim yorumum artan enerji ihtiyacını her zaman ihmal ediyorsunuz en basitinden şimdi elinde akıllı telefon olmayan yoktur eskiden 3günde bir şarza takdığımız şeyi şimdi günlük şarz etsende zor yetiyor...

Ayrıca bu ülke yarı yarıya değil daha fazla enerjide dışa bağımlı söylediklerinizde kaynak gösterebilirmsiniz?
 
Son düzenleme:

ezgi

MB Üyesi
Kayıt
14 Nisan 2015
Mesajlar
11
Tepkiler
25
Yaş
30
Meslek
makina mühendisi
Üniv
yıldız teknik üni.
Çok haklısınız Oğuzhan Bey sonuçta şimdi ben tüm kurallara uyarak araba kullansam da kaza riski var,alkollü araba kullansam da,hem yüksek miktar alkol alıp bir de o halde ana caddelerden birinde yarış yapmaya kalksam da :) Ayrıca şu enerji ihtiyacını karşılayamamak durumu neye dayanarak söylediğinizi de merak ediyorum.Neye dayanarak derken beklediğim şey herhangi bir kurumun ya da kuruluşun istatistiki verisi değil yanlış anlamayın.Eğer bu veriyse o veriye neden veya nasıl güvendiğiniz daha çok merak ettiğim.Birkaç sene önce rüzgar enerjisinin Türkiye'nin enerji ihtiyacının ne kadarını karşılayabilir nitelikte olduğuyla ilgili bir araştırma yapılmış ve ihtiyacın(bahsedilen sanayi vs herşeyiyle birlikte) 3 katı olduğu sonucuna varılınca ''ister adına devlet diyin ister başka birşey''lerce bu hiç gün yüzüne çıkamadığı gibi saklanmış(çok uçuk gözüktüğü için muhtemelen inanmazsınız,bu size kalmış.).Bunu peki ben nerden biliyorum? Yıllarca hem mühendis olarak hem de üniversite hocası olarak saygınlık kazanmış ve bu araştırmalarda yer almış insanlardan biliyorum.Dolayısıyla her gördüğünüz veriye,istatistiğe inanmamak gerektiğini düşünüyorum.
Doğanın gücünü bu kadar hafife almamak gerektiğini düşünüyorum sonuç olarak.
Güneş enerjisi ile ilgili dediğiniz şeyse aslında bunu bu konuşmada bir arkadaş daha demişti ama tekrarlama ihtiyacı hissediyorum.Almanya güneş enerjisinden enerji ihtiyacının %60 ını karşılarken bizim lamba-bulaşık-çamaşır makinesi ihtiyacımızı bile zor karşılayacağını düşünmenize de anlam veremiyorum.
 

Starter

MB Üyesi
Kayıt
28 Nisan 2015
Mesajlar
8
Tepkiler
12
Yaş
49
Üniv
Dokuz Eylül Üniversitesi
Oğuzhan bey, çözüm ve sorular kısmını dikkatli okumamışsınız ben bir özet yapayım.
1. Madem enerji Türkiye'nin yumuşak karnı devlet el atacak maliyetleri düşürecek her şeyi özelden beklemeyecek. Bu sistemleri satmayacak, abonelere kiralayacak. Kötümser olalım, sistemin 10 yılda yenilenmesi gerektiğini düşünelim. Yani maliyeti 120 aya bölelim. Burada asıl sorun ortalama bir üniteyi devlet kaça mal edebilir. Buna bir yanıtınız varsa konuşalım. Elbette devlet maliyeti düşüremeyebilir, yolsuzluk hırsızlık uğursuzluk olur aklanırlar filan, iş kazaları olabilir, taş düşebilir, ayı çıkabilir.
2. 10 metre kare alana kurulu bir sistem bir haneyi rahatlatır (kökünden çözer demiyorum). İster 10 katlı olsun, ister 20 daire olsun binanın terasında en az 100 metrekare atıl alan vardır. Buna 60 derece eğim verin kaç metre kare alan çıkacak hesaplayın. Yine sorun çıkacaktır, belki 2. ve 3. bir ünite kurulamayacak ama herkesin en azından buzdolabı, tv, bilgisayar ve ampul çalıştıracak bir ünitesi olur. 500 W'ın üstünde aletler için şebekeye bağlansın ya da bunların açığı da başka yerden kapatılsın. Atıl durumda bir sürü arazi dağ tepe bayır var. Buralara bu ekstra yüksek katlı (kaç milyonsa) hanelerin ihtiyacı olan GES tarlaları kurulamaz mı? Çalarlar mı?:)
3. "Öyle olur ama binalara olmaz, yüksek apartmanlar gölge yapar birbirinin çatısına, bulut çıkar verim düşer, zaten atıl değil ben uydu antenimi söktürmem" derseniz de "pes" demem "mini res" derim, "kablolu ve merkezi sistem" derim. Apartman değil mi onlar, niyet varsa bir çözüm bulunur.
4. Dışa bağımlılığı bitirmez ama daha fazla dışa bağımlı bir yöne savrulmayız en azından. Üretimin neredeyse yarısı doğal gaz üzerine yapılıyor. Nükleer yapsak da, alternatiflere yönelsek de o gazı satacaklar. Anlaşmalar kaç yıl elimizi bağlayacak bir bakınız (ben de bakayım).
5. Ayrıca "bilmeden konuşma" tavrında öfkeli çok insan var. Bunları şebekeye bağlasak enerji sorunumuz çözülmez mi?;)

Ben bir iki şey daha eklemek istiyorum.
Türkiye de sanayileşmenin ekonomideki yeri biraz abartılıyor gibi geliyor. Sanayileşelim elbet, en önemli meselemiz olsun hatta. Ama Çine bakıyoruz, rekabet etmek mümkün değil. Çin sadece bir şeyi taklit edemez, o da Türkiye. Sanayileşme olsun tabi ama turizmi, tarımı, denizciliği ihmal etmemek koşuluyla. Gıda, endemik bitki vb. ihraç edebileceğimiz bir yığın kalem var. Türkiye organik tarım merkezi haline gelebilir. Eko-yaşam üzerine çözümler üretip ihraç edebilir. Endemik bitki konusunda kimi bölgelerde Avrupa'nın 4 katı bir potansiyele sahip. Turizm. Bu potansiyelin kaçta kaçını kullanıyoruz? Göbeklitepe, çatalhöyük gibi dünyanın bilinen en eski yerleşimlerine sahibiz, çok uzun bir sahil şeridimiz var. Bunlardan yararlanmaya yönelik çabalar ekonomiye dönmez mi? Ki özellikle doların fırladığı şu dönem ülkemizi bu anlamda daha da cazip hale getirmiyor mu? Bunlar bizim avantajlarımız. Resmin tamamına bakmamız lazım ara sıra.

Yani özetle Türkiye sadece enerji değil her anlamda alternatiflere yönelebilecek imkanlara sahiptir diyorum.

Tabi bunları söylemenin pek bir anlamı yok. Sonuçta 20. yüzyıldan kalma uzlaşılmış bir ikiyüzlülüğe dayalı küresel bir doktrinin hipnozunda tek boyutlu düşünen bilinçler bu ülkenin yönünü belirliyor. Ama elbette alternatifleri değerlendirebilecek kapasitede girişimci insanlar da var bu ülkede. Onların çabaları şimdi değilse bile ileride bir can simidi olacaktır kimine. Hiç bir mevzuyu siyah beyaz görmemek dileğiyle.
 
Son düzenleme:
Yukarı Alt