Hayatı basite indirgediğimizde iki temel konunun önemini daha kolay kavramış oluruz. Birincisi sağlık, ikincisi zamandır. Sizlere bu yazımda zamanın önemini ve zamanı daha iyi nasıl yönetebileceğimizi aktaracağım.
Canlıların ortak özelliklerine baktığımızda ve bunları kronolojik bir çizelgeye koyduğumuzda; canlının doğumu, olgunlaşması ve ölümü şeklinde nitelendirebiliriz. Peki her doğan canlı olgunlaşır mı? Her olgunlaşan canlı ölür mü? Kafa karıştıran bu iki sorunun derinine indiğimizde kolay şekilde yüzeye çıkamayacağımızın mesajını sizlere şimdiden vermiş olayım. Çünkü her doğan canlı, belki yıl olarak büyüse de olgunlaşma nezdinde gerekli şartları sağlayamamış olabilmektedir veya her olgunlaşan canlı, geriye döndüğünde mükemmel eserler bıraktığında, bedenen ölümü gerçekleşmiş olsa da hayatta geride kalanlar için ölmüş denebilecek kategori içerisinde yer alamazlar. Peki ne olmuş olabilir ki bedenen ölmüş olan, hayattan kopmasına rağmen hala daha yaşıyor diyebilmekteyiz.
Sorulara ışık tutacak bu gerçekliğin en önemli noktası, hayatta olduğumuz dönem içerisinde bize verilmiş olan iki büyük hazineyi en doğru şekilde yönetebilmek diyebilmekteyiz. Sağlık ve zaman… Çocukluk veya ergenlik döneminde olan bir bireyle konuştuğumuzda bize çok çabuk büyümek istediğini söyleyecektir. Ancak zaman akıp gittiğinde, eğer ki hayalini kurduğu, o ilerleyen yıllarda olmak istediği ”büyük insan” sıfatına sahip olamadığını gördüğünde, keşke hep küçük kalsaydım diyecektir.
Zaman yönetimi dediğimiz şey aslında disiplinle birlikte gelen ”planlama yeteneğinidir”. Peki nedir bu planlama yeteneği? Çevremizde ki insanlardan şu cümleyi sıklıkla duyabilmekteyiz; ”Gün 24 saat ama bana yetmiyor”. Esasında gün süresi yeterlidir fakat planlama bazlı baktığımızda bir şeylerin eksikliği sanki günün kısa geldiğini düşündürmektedir. Ortalama bir insan bir günü yaşar ama nasıl yaşadığının planını çıkaramaz. Olayları bir akış dahilinde yaşamayı daha kolay görür. Fakat bir plan dahilinde gününü zaman çizelgesine aktarmış olsa her şeyi tüm berraklığıyla fark etmiş olacaktır.
Kalem kağıdı alıp bir gün içinde işine, eşine, hobilerine ve diğer yükümlülüklerine ne kadar zaman harcadığını yazmış olsa tüm durumu net şekilde farkına varmış olarak görebilecekken, ”yaşıyoruz bir şekilde” edasıyla akıntıya kendisini bırakan bireylerin hayatı ve zamanı yönetebilme konularında ne kadar eksik kaldığını görebilirsiniz.
İnsanlar iş hayatlarında ki bir gününü düşündüklerinde kabaca 9 saat çalışıyorum derler. Ancak bu 9 saatin kaç saati acaba iş odaklı ve verimli geçiyor? Okuduğum bir yazıda ortalama bir insanın çalışma saatlerinin yaklaşık 3,5-4 saati etkin ve verimli şekilde geçirdiğini belirtmekteydi. Peki geriye kalan 5-5,5 saat için nasıl bir faktör olabilirdi ki böyle bir kayıp yaşanmaktaydı. Çalışılan ortama ve işe bağlı olarak da değişebilen bu kayıp zamanı, esasında nasıl pozitife döndürebileceğimizi bulmamız lazım. Direkt olarak örnek verecek olursak eğer, bir tasarım mühendisi için zaman kaybı diyebileceğimiz faktörlerden birisi gürültülü bir ortamda çalışması diyebiliriz. Çünkü gürültü, insan odağını bozduğu için verim düşer ve kayıp zaman içerisinde değerlendirebiliriz.
Bu gibi kayıpları listeleyip, çözümü için bir adım atarsak, gün daha verimli ve 24 saatin aslında bizlere yetecek kadar uzun süre olduğunun da bilincine varmış oluruz. Çalışan kesimde bulunan çoğu insan muhakkak ”mesai yapmalıyım” düşüncesini yaşamıştır. Burada bazı istisnai şartları kaldırarak (gerçekten çok acil bir iş veya hat durmasına sebep olabilecek konular dışında) baktığımızda, zamanın etkin şekilde yönetilmediğinde ”planlanan iş saati dışında” mesaiyle baş başa kalmaktadır. Bir domino etkisi diyebileceğimiz bu ilave çalışma süresi sebebiyle aileye ayrılan süre kısalmış olacak ve buna bağlı olarak da diğer hobi ve yükümlülüklerin de süresinde kayıplar yaşanmış olacaktır.
Disiplin… Hayatınızı belli bir disiplin içerisinde yönetmeye karar verdiğinizde, aslında ne kadar da zaman kavramını etkin şekilde kullanabildiğinizi görebilirsiniz. Bugünümüzün dünyasında muhakkak ki çevresi ve iş dünyası nezdinde saygı duyulan birden fazla ”önemli insan” olarak nitelendirdiğimiz kişilerin adlarına hakimsinizdir. Bunların başlarında yer alan ”herkesçe kabul görmüş” Elon MUSK, Jeff BEZOS gibi isimler gelmektedir. Bu isimler yalnızca girişimci ruha sahip oldukları için mi başarılı oldular yoksa işinin bu denli yankı uyandırabilmesi için bir disipline uydukları için mi başarılı oldular? Sorular net, cevaplar net fakat o cevapları uygulayabilecek irade ve disiplin maalesef ki çok az kişide hakim.
Öncelikle bugününüzü planlayın. Dünden kalan (geçmişinizde ki yüklerinizden arınmış şekilde), bir çok konuyu kapı dışı bırakıp, yarının bilinmezliği arasında sıkışıp kalmadan ”öncelikle bugününüzü planlayarak” başlayın. Çünkü bugününü yönetemeyenler, ilerisini asla getiremezler.
Çok sevdiğim bir cümle ile yazımı bitirmek isterim. ”Dün artık tarih oldu, yarın ise bir bilmece ama bugün sana hediyedir. Bunun kıymetini bilmek gerekir.” En güzel zamanların sizinle olması dileğiyle, saygılarımla…