Matematik denildiği zaman hemen hemen tüm öğrencilerin aklına gelen bu dönemin matematiğinde tarihe damga vuran matematikçiler boy boy gezecektir. M.Ö. 600’lü yıllara geldiğimizde Persler artık Orta Doğunun birçoğuna sahip olmuştu. Yıllar yıllar önce Mezopotamyayı yakıp yıkmışlar tüm medeniyete zarar vermişlerdir. Yunan medeniyetini de ele geçiren Pers uygarlığı hükmünü daha fazla devam ettiremeyip Yunan topraklarından geri çekilmiştir. M.Ö. 450’li yıllar Yunan medeniyetinin başlangıcı kabul edilmiş işte o yıllardan sonra büyük bilim insanlarının sahneye çıkma zamanı gelmiştir. Aslına bakarsanız Yunan matematiği bu dönemden çok çok önce başlamıştır.
Perslerin işgalinden önce de matematik ve astronomiye çok önem veriliyordu. Fakat Perslerin yağmacı tavrı o dönemden önceki tüm eserleri yakıp yıkmaya yettiği için M.Ö. 450 yılına ait çalışmalar nadir olarak bilinmektedir. Özellikle iki isim, Thales ve Pisagor bu dönemin en önemli iki matematikçisidir. Hatta günümüzdeki bazı matematikçiler bu iki isimin matematik dünyasındaki en iyi matematikçi olduğunu söylerler. Galiba hısım akrabaları… 8. sınıfı bitirmiş hemen hemen tüm insanlar yukarıdaki iki matematikçinin ismini bilirler. Thales bugün Aydın olarak bilinen o dönemlerin ismi ile Milet’te doğmuştur. Matematiği ise Yunan topraklarında değil de Mısır’a giderek öğrenmiştir. O kadar kıvrak düşüncelere sahiptir ki bir hikayeye göre Mısır’da bulunduğu zamanlarda büyük piramidin yanına gelerek piramidin gölgesinin uzunluğu ile kendi gölgesinin uzunluğunu oranlayıp kendi boyuna göre oran yaptıktan sonra büyük piramidin yüksekliğini hesaplamıştır.
Bu ise şimdilerde matematikte “Thales teoremi” olarak bilinen benzerlik kuralının temelini oluşturuyordu. Thales uzun yıllar Mısır’da kaldıktan sonra tekrar Milet’e döndü. Mısır’da öğrendiklerini Milet’te topladığı arkadaşlarına öğretti. Matematiğin geometri dalına ilişkin öğrendiklerini akıl yürütmeye dayalı bir şekilde temel ispat yöntemlerini kullanmadan anlatmıştır. Aynı zamanda Thales bilinen ilk filozoflardan biridir. Matematiğin yanında saf bilginin kaynağını aramaya koyulan Thales felsefenin bu alanında birçok notlar bırakmıştır. Atina dönemlerine baktığımızda matematiğin bir bilim dalı olarak insanlara sezdirilmesinde Platon akademisinin ve kurucusu Platon’un çok önemli görevi bulunmaktadır. Özellikle Platon gibi büyük bir bilim insanı Sokrat’ın ölümünden sonra kendini eğitime adamıştır. Sokrat kendisine verilen ölümüne dek hapis cezasını sindirememiş ve zehir içerek intihar etmiştir.
Bunun üzerine Platon çok uzun bir süreliğine vatanından ayrılarak bilimin üst düzey olduğu Mısır taraflarına gitmiştir. 4 yıl Mısır’da kalan Platon 5 yıl İtalya, 1 yıl da Sicilya yarım adasında kalarak hayatının 10 yılını kendini geliştirmek adına başka ülkelerde geçirmiştir. O dönemlerde Pisagor’un öğrencilerinden ve bizzat Pisagordan matematik öğrenir. Hatta bir söylentiye göre Pisagor Teoremini Pisagor’a söylediği de bilinmektedir. Platon matematiğin bu kadar önem arz ettiğini anladıktan sonra M.Ö. 386 yılında “Platon Akademisini” kurmak üzere tekrar Atina’ya döner. Platon akademisinin kapısında hepimizin duyduğu “Geometri bilmeyenler giremez.” İbaresi yazıyordu. Ama bu ifade aslına bakarsanız tam da bu şekilde değildir. İfade “Her kim ki geometrici değildir, içeriye girmesin.” yazıyordu. Bu arada bu cümle içindeki geometri sözcüğü matematik anlamına gelmekteydi.
Çünkü matematik sözcüğü o dönemler bilinmediğinden dolayı geometri matematiğin tüm dallarını karşılamaya yetiyordu. Platon okuluna gelecek olursak bu okul bir üniversite gibiydi. Geometri, sanat, beden sporları, müzik ve harmoni teorisi gibi birçok dalda dersler verilmekteydi. Bu okul o kadar önemli bilim insanları çıkarmıştır ki bugün bilinen 500’e yakın bilim insanı bu okuldan ders aldığı bilinmektedir. Bu okulda yetişen matematikçilere bakacak olursak ilk öğrenim gören matematikçi Öklid (M.Ö. 325 – 265) ve son matematikçi Proclus (M.S. 411 – 485) olmuştur. Öklid’in yazdığı eserler bir yana bu dönem hakkında kesin olarak nasıl bir matematik geçmişi olduğunu Proclus’un yazdığı eserlerden öğrenmekteyiz. Hayatı boyunca 90’nın üzerinde kitap yazan Proclus bugün derin matematik olarak bilinen birçok konu üstüne de araştırma yapmıştır.
Öklid’in elementler adlı kitabını baştan sona okuyan Proclus eklemeler ve çıkarmalar da yapmıştır. Yunan medeniyetinde önemli izler bırakmış ismi Pisagor, Thales kadar ismi bilinmese de o dönemlerin en önemli matematikçisi “Eudoxus’tur”. Eudoxus matematiğin önemli kurallarından integralde değişken methodu hakkında bir takım fikirlerini kitaba almıştır. Bugün Newton’dan beri kullanılan integral yöntemindeki değişken değiştirme -change variables- fikrinin asıl mucididir. Kendi adıyla anılan evren modeli ise günümüzde kullanılan evren modelinin ilk temsilidir. Profesyonel anlamda Galileo ile başlayan uzayı anlama merakımız (daha önceki dönemlerde de uzayı merak ediyorlardı ) onun yaptığı çalışmalardan ilham alınarak yapılmıştır. Bugün belirli herhangi bir düzgün şekli olmayan cisimlerin alanını hesaplayan ilk kişi yine Eudoxus’tur. Özellikle modern matematiğin gelişmesi ile bu hesaplar bir fonksiyonun x ekseni ile arasında kalan bölgenin integrasyonu ile hesaplanmaktadır. M.Ö. 400-300’lü yıllarda yaşamış bu dahi matematikçi günümüzde henüz popüler olabilmiş değil…