Nükleer enerji konusunun gündemimizde olduğu bugünlerde bu konu hakkında konuşan ve yazan çokça insan oldu. Ben bu enerji işinin nükleer kısmından değil de çiçek gibi bir kısmından, yenilenebilir enerji kısmından bahsetmek istiyorum. Dünya’dan ve bizden örnekler vermek istiyorum.
Avrupa Konseyi tarafından geçtiğimiz aylarda yapılan açıklamada binaların, Avrupa’nın toplam enerji tüketiminin yüzde 40’ından sorumlu olduğu belirtildi.
Avrupa ülkelerinin elektrik üretiminde rüzgar, güneş ve biyokütle payının 2017 yılında %20,9’a ulaştığı ve %20,6 olarak belirlenen kömür kaynaklı elektrik üretimini ilk defa geçtiği bildirildi.
Yine, Birleşik Krallık’taki Sandbag ile Almanya’daki Agora Energiewende düşünce kuruluşlarının ortaklaşa hazırladıkları 2017 Avrupa Elektrik Sektörü Raporu’nda yer aldığı üzere bunun Avrupa tarihinde ilk defa gerçekleştiği, yalnızca beş yıl öncesine kadar kömürün, bu kaynaklardan iki kat daha fazla elektrik üretimi sağlandığına dikkat çekildi.
Rapordaki verilere göre 2017 yılında Avrupa elektrik üretiminde, yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %30, nükleer enerjinin %25,6, fosil yakıtların ise %44,4 olduğu belirtildi.
Avustralya Temiz Enerji İdaresi ülkedeki küçük ölçekli yenilenebilir enerji sistemleri ile ilgili güncel resmi rakamlarını yayınladı. 31 Aralık 2017 itibari ile Avustralya’da toplam kurulu güçleri 6.404.886 kW olan 1.795.779 adet küçük ölçekli yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretim sistem kurulumunun bulunduğu söylenirken, bu kurulumların toplam kurulu güçleri 6.403,389 MW olan 1.795.342 adedinin çatı üstü güneş enerjisi sistemlerinden oluştuğu belirtildi.
Hindistanlı araştırma kuruluşu Mercom tarafından belirtilen verilere göre mevcut kurulu gücün 18,4 GW’lık bölümünü büyük ölçekli, 1,6 GW’lık bölümünü ise çatı üstü güneş enerjisi kurulumları oluşturmaktadır.
Bu geçtiğimiz yıl Hindistan’da devreye giren sistemler, yeni elektrik üretim kapasitesinin yüzde 45’ini oluşturmaktadır.
İngiltere’nin Kuzey Denizi kıyısında kıyıdan 120 kilometre uzaklıkta inşa edilmesi planlanan santral tamamlandığında dünyanın kıyı ötesi alandaki en büyük rüzgar enerjisi santrali ünvanına sahip olabilecek. 174 rüzgar türbininden oluşacak proje 470 km2’lik bir alanı kaplayacak.
Santra üretime geçtiğinde, İngiltere’deki 1 milyon hanenin yıllık enerji ihtiyacına denk gelecek şekilde elektrik üretimi gerçekleştirilebileceği öngörülüyor.
Siemens Gamesa şirketi Fransa’da hayata geçirilecek bir kıyı ötesi rüzgar enerjisi santrali projesi için sipariş aldığını açıkladı. Projenin 2020 yılında devreye girmesi planlanıyor. Santralin Fransa’daki 850 bin kişinin konut enerji ihtiyacına denk olarak yıllık 1,85 Gigavat-saat elektrik üretimi gerçekleşmesi öngörülüyor.
Avrupa ülkelerinde gerçekleşen bu gelişmelerden bir tanesi de bizim ülkemizden:
Avrupa’nın güneş enerjisi alanındaki en büyük sivil toplum kuruluşlarından olan SolarPowerEurope, açıklamasında Türkiye’nin 1,79 GW’lık güç artışı ile 2017’de Avrupa’da gerçekleşen kurulu güç artışının yüzde 21’ini sağladığı ve lider konuma ulaştığına da vurgu yapıldı. Bu konudaki başarılarımızın devamını diliyorum.
Dünya’da da ülkemizde de yenilenebilir enerji kaynaklarıyla neler yapabileceğimizi anlatmak istedim bu yazımda. Bu yüzdeler bir ülkenin enerji ihtiyacı için belki tek başlarına henüz yeterli değiller ama bu yüzdeler azımsanacak değerler de değiller.
Yapabiliriz, inanıyorum.