İnsanların 5 duyusu vardı. (En azından beyinlerinde 5 duyu hakkında bilgiye sahiptirler.) Bunlar görme, duyma, işitme, tatma ve dokunmadır. Peki ya yeni duyulara sahip olabilir miyiz? Bu mümkün müdür? Gelin bunu hep birlikte öğrenelim.
Bu blog yazısının yazılmasına da bu fikri ortaya atan ünlü sinirbilimci David Eagleman ve onun inşa halinde bulunan kerpiç bir evin çatısından düşmesi sebep olmuştur. Böyle söyleyince bir tuhaf oldu sanki. Evet aynen böyle gelişmiştir. David Eagleman o gün düşerken enteresan bir şey fark etti; bir saniyeden kısa bir süre içerisinde zeminle buluşmasına rağmen düşüş esnasında geçen zaman adeta dakikalar almış gibiydi. Havada geçen sürede etrafındaki hemen her detayın farkına varabilmişti. Hatta Alice Harikalar Diyarın’daki Alice’in de tavşan deliğine düşerken aynı şeyleri hissedebildiğini düşünecek kadar uzun bir zaman vakti olmuş gibiydi.
Bu olaydan sonra bu gizemi çözmek için çok çalışan David Eagleman Baylor Tıp Fakültesi’nden sinirbilim doktorasını alacak ve 21. yüzyılın en önemli sinirbilim yazarlarından biri haline gelecekti. David Eagleman, Baylor Tıp Fakültesi bünyesinde bulunan Algı ve Hareket Laboratuvarı’nda ekibiyle birlikte zaman algısı, plastisite ve duyu değişimi, sinestezi ve nörohukuk gibi konuları aydınlatmaya çalışmaktadır.
David Eagleman’a göre, her canlı, içerisinde bulunduğu ortama uyum sağlamasına, yaşamını idame ettirip türünün devamını getirebilmesine imkan sunacak donanımlara sahiptir. Bu donanımlardan biri de duyularımız olduğunu belirten David, Duyularımızın elverdiği ölçüde dünyayı algılayarak, elektro kimyasal sinyaller bazlı yorumlarla kendi gerçekliğimizi oluşturduğunu savunmaktadır. Ancak gerçeklik esasında bizim algılayabildiğimiz kadarıyla sınırlı olmadığını duyularımızdan daha fazlasını algılayabileceğimizi savunmaktadır.
İnsan gözünü düşünelim. Gözlerimiz, “görünür ışık” olarak adlandırılan, 390-700 nm dalga boyu aralığında bir görüşe sahipken, radyo dalgalarını, X-ışınlarını, ultraviyole ışınlarını ve görünür ışığın dalga boyu dışında kalan aralıkları algılayamaz. Benzer şekilde, duyma yetimizde 20-20000 Hz ile sınırlıdır. Eagleman’ın deyimiyle, “Aslında gördüğümüz, burada bulunanın 10 trilyonda birinden daha azı. Bunlar, karmaşık evrim sürecinden bize miras kalan şeyler. Ama bunlara uymamız gerekmiyor, bunun en iyi kanıtı da duyu değiştirme denilen kavramdan geliyor. Duyu değiştirme, beyne bilgiyi alışılmadık duyu yollarından sağlamak demek ve beyin bu bilgiyi anlamanın bir yolunu buluyor.”
Duyu ekleme olayını birazda Nöroplastisite ile açıklayabiliriz. Öncelikle Nöroplastisite nedir biraz ona değinelim.
Nöroplastisite, çevresel değişimlere veya rahatsızlıklara bağlı olarak, daha uyumlu bir hale gelecek şekilde beynin kendini değiştirebilme yeteneğine plastisite veya nöroplastisite denir. Bunu görme engelli birinin duyma yetisinin ve dokunma yetisinin çok gelişmiş olmasıyla açıklayabiliriz. Oluşan rahatsızlık nedeniyle yaşama ayak uydurabilmesi için diğer duyular yeteneklerini arttırırlar. Buradan hareketle, David Eagleman duyu kaybına uğramış kişiler için çözüm geliştirmeyi ve çizginin daha ötesine geçip sağlıklı insanlar için yeni duyular oluşturmayı hedefliyor.
Bununla ilgili, yüksek lisans öğrencisi Scott Novich ile birlikte yürüttüğü çalışmada, işitme kaybı bulunan insanlar için duyu değişimini sağlayacak giyilebilir arayüz (yelek) tasarlamaktadırlar. Eagleman hayata geçirmek istedikleri bu projeyi şöyle tanımlıyor: “Dünyadaki sesi öyle bir şeye dönüştürelim ki sağır birisi söylenenleri bir şekilde anlayabilsin. Taşınabilir bilgi işlemenin gücü ve yaygınlığıyla bunu yapmak istedik, cep telefonlarında ve tabletlerde çalışmasını, ayrıca bunun giyilebilir olmasını, elbisenizin altına giyebileceğiniz bir şey olmasını istedik.”
Bu giyilebilir teknoloji olan yelek dışarıdan gelen ses bir cep telefonu veya tablet aracılığıyla üzerinde titreşim motorları bulunan yeleğe eşleniyor, algılanan ses titreşim deseni olarak yeleğe aktarılıyor. İşitme kaybı olan insanlarla bir süre çalıştıktan sonra, kişilerin yeleğin dilini çözdükleri görülüyor. Hissettikleri titreşim desenleri sesin ne olduğunu anlamalarını sağlıyor. İnanılmaz bir esnekliğe sahip olan beyin, kişi farkında olmadan bu bulmacayı çözmenin de bir şekilde yolunu buluyor.
Bu teknoloji ile herhangi bir cerrahi müdahaleye gerek kalmadan duyma yetisi oluşturulmuş oluyor. Hem sancılı değil hem de baya bir masraftan kurtarmakta.
Eagleman için bir sonraki basamak, insanlara yeni duyu yolları oluşturabilmek. Ne dersiniz yapabilir mi?
David Eagleman’ın TEDX konuşması.