Geçenlerde facebook hareket dökümlerine bakarken bir şey dikkatimi çekti. 22 Ekim de “Norveç de yapılan “yetenek ve yaratıcılık” adlı bilimsel araştırmaya 82 ülke katılıp Türkiye 64. olmuş. büyük başarı.” şeklinde bir paylaşımda bulunmuşum. Bunu da okulda hocamla bir sohbetimde ondan duymuştum. Gerçekten bizim durumumuz bu kadar kötü mü? Ya da değerlendirme standartları çok mu çok yüksek? Hadi her şeyden önce yaratıcılık nedir? Sorusuna bir cevap arayalım. Yaratıcı Düşünme Teknikleri ve Bilimsel Yaratıcılık.
Yaratıcılık Nedir?
Aslında yaratıcılığı en kolayca şöyle tanımlayabiliriz. Önünüzde pembe bir duvar var. Herkes ona bakıp aaa pembe bir duvar derken birisinin önümdeki pembe bir engel. Demesi de yaratıcılığı ifade etmekte. Bir olaya ya da olguya karşı herkes aynı açıdan bakıp aynı şeyleri düşünürken birisinin aynı açıyla bakıp farklı şeyler düşünebilmesi ya da üretebilmesi olarak açıklayabiliriz. Sen olan şeyleri görüp ‘Neden’ dersin, ben olmayan şeyleri hayal edip ‘Neden olmasın‘ derim. (George Bernard Shaw)
Tabi ki tanımlama işine girişeceksek tek bir tanım asla yeterli olmaz.
Şimdi yaratıcılıkla ilgili farklı tanımlara bir göz atalım.
Thurstone’a (1952) göre, eğer bir düşünür, ansızın sonuçlanıveren ve onun için bazı yenilikler ifade eden bir çözüme ulaşmışsa, bu yaratıcı bir eylemdir.
Stein (1953) ise yaratıcılığın içinde bulunduğu kültüre bağlı olarak betimlenmesi gerektiğini ileri sürer. “Yenilik” ya da “yeni olmak”, yaratıcı üretimin eskisinden farklı bir biçimde olması demektir.
Bartlett (1958), yaratıcılığı betimlerken, “ana yoldan ayrılma, kalıpların dışına çıkma deneyime açık olma ve bir şeyin diğer bir şeye rehberlik etmesine onu yönlendirmesine izin verme” olarak tanımladığı “serüvenci düşünme” (adventurous thinking) terimine yer verir.
Torrance, yaratıcılığı problemlere duyarlı olma süreci olarak açıklar. Böylelikle, eksikliğin duyulması, eksik öğelerin fark edilmesi, bu ögelerle ilgili fikir veya hipotezlerin şekillendirilmesi, çözüme ilişkin tahminler yürütme, hipotezlerin test edilmesi, gerektiğinde değiştirilip yeniden test edilmesi ve sonucun ortaya konması, yaratıcılığı tanımlayacak hususlardır (Torrance, 1962).
Crutchfield (1962) ve Wilson (1956), yaratıcılığı konformizm (uygunluk) sürecine karşıt bir kavram olarak düşünmüşlerdir. Bu araştırmacılara göre de, genelde yaratıcılık orijinal fikir katkıları, farklı görüş noktaları ve yeni problem çözme yolları olarak görülmüştür.
Gördüğünüz gibi çeşitli bilim insanlarının tanımlamaları mevcut. Ama hepsinin temelinde yatan farklı ve yeni olmak yatıyor.
Bu durumda başa dönecek olursak biz yeni ürünler ortaya koyamıyor muyuz?
Bu aslında görünüş itibari ile sadece bir soru olarak görünse de aslında tüm eğitim sistemimizi kökten eleştiren bir sorundur. Eğer biz gençlerimize çocuklarımıza gerekli bilgi donanımını( buradan kastım sınavlar için öğretilen ezber bilgiler değil neyi nerede nasıl kullanacağını öğreten bilgilerden bahsediyorum.) aktaramıyorsak onlardan da farklı olmayı ve yeni şeyler üretmeyi bekleyemeyiz. Bundan çok kısa zaman öncesinde yaratıcılık eğitim ve bilimden ziyade bir sanatkarın görevi olarak bilinirdi.
Yaratıcı dediğimizde aklımıza ya Da Vinci ya Bob ross ya Ronaldinho gibi isimler gelirdi. Hiç kimse Bernoulli’nin yaratıcılığından söz bile etmezdi. Eğitimle bilimle yaratıcılık bir araya pek sık gelmezdi. Şimdi ise durum tam tersi vaziyette ve yaratıcılık artık bilimin temelini oluşturduğunu görmekteyiz.
Yeni ürünler koyamıyor muyuz?
Sorusuna çok sevdiğim Ahmet Şerif İzgören den bir örnek vermek istiyorum. Avucunuzdaki kelebek adlı sunumunda şöyle diyor:
Yurtdışında yapılacak olan bir fare kapanı yarışmasına Türkiye den bir üniversite ekibiyle başvuruyor. Başvuru kabul ediliyor. Ekip üyeleri başkana nasıl bir şey hazırlayacağız derler. Başkanda daha vakit var düşünürüz der. Yarışmaya 3 gün kala tekrar toplanırlar. Ne yapalım ne yapalım derken başkan buldum bana bir tahta bir jilet bir de 2 çeşit peynir getirin yeter deyip yarışmaya gitmişler. Herkes çok üst düzey projelerle gelmişler sunmuşlar. Sıra bizimkilere gelmiş. Jüri başkanı buyurun açıklayın projenizi diye süre vermiş. Bizim ekip başkanı çantadan tahtayı çıkarmış. Ortasına eski bir jilet koymuş ve jiletin ucuna da 2 çeşit peynir koymuş. Ve demiş ki fare tahtaya gelecek kafasını jilete dayayacak sonra o peynirimi yesem bu peynirimi yesem diye kafayı çevirince hop ölecek der. Salonda bir gülümseme olur ve bizimkileri eli boş gönderirler projeniz yetersiz diyerek. Ertesi yıl yine katılırlar ve yine hiçbir şey hazırlamadan yine giderler. Proje başkanı yine tahtayı çıkarır. Bu sefer eski jilet yerine yeni ve keskin jilet koyar ve geçen yılki jilet eskiydi faremiz ölmemişti bu seferki yeni ve keskin kesin ölecektir der.
Görüyorsunuz işte. Farklı düşünmektense sadece var olandan birkaç bir şey değiştirebiliyoruz. Belki de bu yüzden gerek olsa ki yetenek ve yaratıcılık bilimsel araştırmasında sıramız belli.
Yaratıcılığı temelde 2 kategoriye ayırabiliriz. Bu genel yaratıcılık ve bilimsel yaratıcılık olarak. Burada genel yaratıcılıktan çok bilimsek yaratıcılıktan bahsedeceğim.
Bilimsel yaratıcılık nedir?
Yaratıcılık, psikologlar ve araştırmacılar tarafından yıllardır çalışılmasına rağmen bilimsel yaratıcılık ve bilim insanlarının yaratıcılığına yönelik yapılan araştırmalar ne yazık ki az sayıdadır.
Yaratıcılık hem bir süreç, hem de bu sürecin sonunda ortaya özgün bir ürün koyma olarak ele alınabilir. Yaratıcı düşünmede işlem basamakları, üzerinde çalışılacak sorunun yapışına göre değişebilir. Genellikle bilimsel yaratıcılıkta işlem başmakları sorunun farkına varma ve onu sınırlama, çözüm için hipotezler kurma, hipotezleri sınama, sonucu bulma, kabul, ret ya da onarma olarak ele alınabilir.
Diğer yaratıcılıkta; örneğin sanatsal yaratıcılıkta işe, bu basamaklardan daha farklı bir yol izlenebilir.
Bilimsel yaratıcılık diğer yaratıcılıktan farklıdır. Çünkü yaratıcı bilimsel deneyimler, yaratıcı bilimsel problem bulmalar ve çözmeler; yaratıcı bilimsel etkinliklerle ilgilidir.
Bilimsel yaratıcılık önceki bilgimize bazı eklemeleri gerektirirken, sanatsal yaratıcılık işe yaşamın veya hislerin bazı yeni sunumlarını verebilir, fakat genellikle önceki sunumlarda bir ilerleme olmaz. Bilimsel keşifler aniden olamaz. Bilimsel yaratıcılık önceki bilgiyi kullanmayı ve alan becerileri gerektirir. Arşimet suyun kaldırma kuvvetini tesadüfen banyo yaparken buldu diyebilirsiniz. Bu şekilde tesadüfen veya ani bir şimşek çakması sırasında da yaratıcılık ortaya çıkabilir. Bu durumlarda kişinin beyni bir merak, bir problemi çözme uğraşışı içerişindedir. Arşimet’in beyninde de bir sorun vardı ve bunu çözmek için sürekli düşünüyordu. Bu şırada banyo da suyun kaldırma kuvvetini keşfetti. Fleming laboratuarda bir dizi deney sırasında rastgele olarak penisilini buldu. Ama burada da yine bir problem vardı ve onu çözmek için uğraşıyordu. Bu olayları bu nedenle tesadüf olarak değerlendirmemiz doğru değildir.
• Bilimsel yaratıcılığın özellikleri Hu ve Adey, (2002) tarafından aşağıdaki gibi sıralanmıştır:
• Bilimsel yaratıcılık bir çeşit beceridir. Bilimsel yaratıcılık bilimsel bilgi ve becerilere bağlı olmalıdır.
• Bilimsel yaratıcılık durgun yapı ve gelişimsel yapının bir birleşimi olmalıdır.
• Yetişkin ve olgun bilim adamları bilimsel yaratıcılığın aynı temel zihinsel yapışına sahiptir fakat sonraları bu daha geliştirilir.
• Yaratıcılık ve analitik zekâ zihinsel beceriden kaynaklanan tekil bir fonksiyonun iki farklı faktörleridir.
Araştırmacılar yaratıcı düşünme süreçlerini farklı olarak ele almaktadır. Örneğin, Mansfield ve Busse (1981) fen alanındaki yaratıcı süreci beş basamakta sınıflandırmış ve aşağıdaki gibi ifade etmişlerdir:
1- Problemin Seçimi: Araştırma problemlerinin seçimindeki hassaslık yaratıcı bilim insanlarını diğer daha az yaratıcı kişilerden ayıran ilk faktördür.
2- Problemi çözmek için uzayan çabalar: Ana bir keşif durumunda bir çözüm ortaya çıkmaya başlamadan önce sürekli çabanın uzayan bir periyodu vardır.
3- Sınırlamaları düzenleme: Üç tip sınırlama vardır; teorik, deneysel ve yöntemsel sınırlamalar.
Çalışma hipotezleri tüm konuyla ilgili deneysel bulgulara uymak zorundadır ve kullanılan yöntem çözümü ispatlayabilmelidir.
4- Değişen Sınırlamalar: Çalışılan hipotezler atılabilir çünkü yeni keşfedilen veri onları savunamaz.
5- Doğrulama ve Ayrıntılandırma: Yeni sınırlamaları formüle etme ve onları sınama süreci; bilim insanları kabul edilen bir çözümün sınırlarını yapılandırıncaya kadar sınamalarını tekrarlarlar.
Bilimsel bir yaratıcılıkta neler önemlidir?
1. Zeka
• Sentetik zeka
• Analitik zeka
• Pratik zeka
2. Bilgi
3. Öğrenme stilleri
4. Kişilik
5. Motivasyon
6. Çevre
Yaratıcılık, yetenekli bir azınlığın tekelinde değildir: hepimiz az ya da çok yaratıcı olabilir. Bilimsel yaratıcılık yaratıcı problem çözme olarak tanımlanabilir. Yaratıcılık, hem bir süreç ve bir üründür.
Bilimsel yaratıcılık şeması: (Hu, 2002)