Yapay zeka – insan davranışını taklit etmek, benzeştirmek veya modellemek amacıyla bilgisayar programları geliştirmek, yapay zeka’dan beklenen işlevdir. Klasik bilişim, verileri çözüm algoritmaları yardımıyla sıralı olarak işlerken, yapay zeka doğrudan simgeleri kullanır: bunlar yalnız somut nesneler veya bir ses veya görüntü işaretinin biçimi gibi nesne izleri değil, aynı zamanda fikirler, kavramlar, işlem dizileri vb’dir. Bu simgesel veya nesnelerle programlama, bilginin bildirici veya betimleyici yanlarına öncelik verir; oysa bilginin işlenmesinde ortaya konan probleme hızlı bir çözüm bulmak için bulgusal (araştırarak bulmak anlamında) işlem dizilerinden yararlanılır.
Klasik bilişimde, çözümleyici programlayıcı, karşısına gelen problemi bilgisayarın yürütebileceği bir program biçiminde kodlamadan önce, bileşenlerine ayırır; yapay zeka uzmanı – tanıyıcı- ise, farklı bir şekilde akıl yürütür: ilk yaklaşımda çözmeyi bilmediğim bir problemim var. işte ilgili alanda etkili olan yasalar ve işte olgular. Bilgisayar çözümü bulacak ve bu problemi hangi yoldan çözdüğünü bildirecektir. Bu yaklaşım, insanın akıl yürütme biçimini önceden biçimselleştirmeyi gerektirir ve bu yapay zeka tekniklerine yakıştırılan bilgi mühendisliği veya tanıma mühendisliği nitelemelerini, doğrular, ileri aşamadaki araştırmalar, nöron ağlarına -çalışması beynin çalışmasını taklit etmeye yönelik çok işlemcili yapılar ve bulanık mantığa yönelmektedir; burada bulanık mantık, insanın karar alma mekanizmasının özelliğini oluşturan belirsizlik ve karmaşıklık yanını düzelterek insan-makine ilişkisini daha kolay anlaşılır kılan bir yazılım yöntemidir.
Yapay Zeka Nedir Hakkında Bilgi
Yapay zeka’nın en somut uygulamaları uzman sistemlerdir; bu sistemler, bir çok alanda alınması gereken kararlarda, uzmanların o alandaki bilgilerini bellekte saklayabilen kararların alınmasına yardımcı olan yazılımlardır. Bunların kullanımı sanayi de dahil olmak üzere bankacılıktan, mâliyeye ve hatta tıbba varıncaya kadar, birçok alanı kapsar.
Lisp’ten Bulanık Mantığa
Yapay Zeka ile ilgili özel dillerin yerini giderek uygulaması daha kolay programlama yöntemleri alıyor.
Fortran dilinin ortaya çıkışından iki yıl sonra, 1950’lerin sonlarında, John McCarthy, Massachusetts lnstitute of Technology’de yeni bir mantıksal programlama yöntemi tanımladı. Lisp adını verdiği bu program, ağaç biçiminde yapılanmış veri listelerini göz önüne alarak işlem yapabiliyordu. Lisp’in babası olan bu matematikçi, bu suretle, matrisli denklem işlemlerini kolaylaştırmaya çalıştı, ama diğer yandan, o zamana kadar klasik algoritma gösterimiyle sınırlı kalmış yeni bir bilim dalı olan yapay zekanın ihtiyaçlarına da birtakım cevaplar getirdi. Lisp’te simgeler listesi ağaçlar biçiminde düzenlenmiştir; bunlar, otomatik seçme işlevlerini veya dallar arasında yönelme işlevlerini yerine getirir: tasarımcı böylece, karmaşık programlar kurma işinin teknik zorluklarından kurtulmuş olur. 1970’li yıllarda araştırmacı, programcı ve bilişimci, yapay zekalı özel bilgisayarlar için Lisp programının birçok versiyonunu yazdılar. 1982’de bu diller arasında standartlaşmaya gidildi ve Common-Lisp doğdu.
Fransa’da, İnria Enstitüsü’nde, Jérôme Chailloux ve ekibi 1981 yılında yeni bir Lisp programı geliştirdiler. Bu program Lisp’i, yapay zekalı pahalı özel aygıtlardan klasik bilgisayarlara, özellikle de yeni grafik çalışma istasyonlarına taşımayı amaçlıyordu. Fransa’da yapılan bu çalışmalar, 1988 yılında, Lisp’in Avrupa versiyonu olan EU-Lisp’in ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. Bu program Amerikalılann Common-Lisp’iyle birleşecek ve uluslararası tek bir standarda gidilecekti; böylelikle 1992’de ISO-Lisp gerçekleştirildi.
Yapay zeka ile ilgili ikinci program Prolog, Aix-Marseille Üniversitesi’nden Alain Colmerauer ve ekibince 1973’te tasarlandı. Bu programdan, Japon araştırmacıların iddialı programı beşinci kuşakın gerçekleştirilmesi için yararlanıldı. Prolog aynı zamanda, uzman sistemlerin yazılmasını basitleştiren ve yeni yeni ortaya çıkan, zorlamalarla programlama yöntemlerinin de temelini oluşturur: bu zorlamalar, bir uygulama alanını belirler, bu alana ait olma veya bunun dışında kalma sınırları veya kurallarını tanımlar.
Programlamayı kolaylaştırmak ve kullanım kolaylığı sağlamak için daha başka diller de geliştirilmiştir, ama en ileri araştırmalar bulanık mantık alanında yapılmaktadır; bu, California Berkeley Üniversitesi’nden Lotfi A. Zadeh tarafından 1965’te geliştirilen, bulanık kümeler adı verilen matematik kuramına dayanır.
Bu kuram, insan davranışının özelliği olan kararsızlık, belirsizlik ve çok yöne çekilebilirlik kavramlarını göz önüne alır. Bu yeni mantık, nöron ağlarıyla nöron yapısı, beynimizdeki nöronların çalışmasını ömek alınarak oluşturulmuş bilişim sistemleriyle birleştirildiğinde, yapay zeka daha « insanlaşmış », esneklik kazanmış ve daha kolay kullanılabilir hale gelmiş olacaktır.