Öncelikle şunu belirtmeliyim ki viskozite kavramı sıvıların akmaya karşı gösterdiği dirence denir. Örneğin suyu ve balı düşünelim balı bir kaba koymaya çalıştığımızda daha zor bir şekilde akarken su tam aksine daha akıcı bir şekilde kaba dökülür. Bunun nedeni ise suyun akmaya karşı gösterdiği direncin (viskozitesinin) bala göre daha az olmasından kaynaklanır. Fakat işler sıvı helyuma gelince daha ilginç bir hal almaya başlar.
Sıvı helyum çok düşük sıcaklıklarda (-269°C) bulunan bir maddedir. Helyum oda koşullarında gaz halde bulunduğundan ortam eksilere indiğinde helyum sıvılaşmaya başlar. Bu sayede de daha önce kendisinde görülmemiş bir özelliğe sahip olur: süperakışkanlık.
Artık helyum sıvı halde ve viskozitesizdir. Bu özelliği nedeniyle de konulduğu borudan veya kaptan yukarı doğru akabilir yani yerçekimine zıt hareket edebilme özelliğine sahip olmuş olur. Bu ilk defa sıvı helyumda gözlenmiş bir tür özelliktir ve uzun süre kafaları karıştırmaya yetmiştir.
Bir maddenin viskozitesiz akabilmesi için iç enerjide kayıplarının olması gerekmektedir. Bu da ilginç bir hal olan Bose Einstein yoğunlaşması sayesinde gerçekleşir. Bose Einstein yoğunlaşması, mutlak sıfıra (-273°C) kadar soğutulmuş, enerjisinin büyük bir bölümünü kaybetmiş parçacıklar bütünüdür. Mutlak sıfıra yakın sıcaklıklarda maddeler katılaşmaya ve tek yönde, özdeş durumlarda ilerlemeye başlarlar. Bu durumun yüksek sıcaklıklarda oluşmamasının nedeni ise parçacıkların farklı durumlarda ilerlemesi için yeterli iç enerjiye sahip olmasından kaynaklanır. Bu nedenle de tek bir yöne yönelim gerçekleşmemiş olur.