Türkiye de son zamanlarda süt ve et üreten çiftçi çok dertli.
Bu sorunların sebepleri;
- Mazot çok pahalı
- Fabrika yemleri çok pahalı, Döviz çok dengesiz
- Yonca, Silaj ektikleri vakit yeterli ürünü alamıyorlar
- Girdi maliyetleri çok yüksek, üretim dışa bağımlı
- Et fiyatları, girdi fiyatlarının altında kalmakta
- Süt fiyatları girdi fiyatlarını karşılamamakta
- Süt firmaları ile yem firmaları anlaşarak çiftçiyi fabrika yemi almaya zorlamakta
- Süt ödemeleri zamanında yapılmamakta
- Süt fiyatları devletin dediği fiyatlardan yapılmamakta
- Gerek kooperatif, gerek ise çiftliklere ay sonu ceza kesilmekte ceza kesilmekte
- Yem lerin gerçek değerlerinde olmaması
Gibi alt başlıklar altında sıralayabiliriz.
Mazot Pahalı
Gerçekten de mazot son yıllarda dövizle orantılı olarak artışı olsa da yüksek vergi yükünden dolayı mazot sürekli olarak artış göstermektedir.
Fabrika yemleri çok pahalı çünkü yaklaşık olarak içeriğin % 40-50 si ithal ürünlerden oluşmakta bu da döviz fiyatlarına bakmamız gerektiğini söylüyor bize.
Yonca Silaj gibi ürünlerden verim alamıyorlar.
Tabii ki insanın aklına şu gelmekte. 1 dekar alanda 1 ton yeşil ot alırken 300 kg ot almaya mı başladılar. Tabii ki hayır, gene 1 ton alım yapılıyor fakat, yonca olsun silaj olsun hayvanlara direkt olarak yedirilmiyor. Bekletilmesi gerekiyor hatta silaj için depolar oluşturulması fermantasyona tabi tutulması gerekiyor. Böylece hayvan için faydalı olması sağlanmaya çalışıyor. Fakat yeterli olarak bu iş ve işlemler yapılmadığı için 13-14 protein olması gereken kuru otlarda 8-9 oranında kalmakta ve verim düşmektedir.
Girdi Maliyetleri yüksek, Üretim dışa bağımlı
Süt hayvancılığı yapacak bir çiftçi sadece bir hayvan için yıllık yaklaşık olarak 15.000 ₺ civarında masraf yapmaktadır. Bunun karşılığında ise 6.000 lt süt almaktadır. 8.000 ₺ buradan geliri olmaktadır. Eğer yavrusu olur ise de satışından 3.500 ₺ civarı para kazanabilmektedir. Tüm gelir ve giderleri topladığımız zaman ise tek başına bile çalışmış olsa 1 yılda yaklaşık olarak 3.500 ₺ civarında zarar etmektedir. Bu hesaplama da 10 dekar arazi ve yem bitkileri ekimi dikimi de hesaplanmıştır. Girdi maliyetleri yüksektir.
Et fiyatları düşüktür.
Besi için yapılan yetiştirmede kasapta 60 ₺ ye aldığımız et, kesimhaneye 23 ₺ den girmekte ve yetişten hayvanlarda en az 28 ₺ başa baş noktası mevcut olmakta ve bu rakamın üzerine satış olursa kar edilmektedir.
Süt Fiyatları Girdileri Karşılamamaktadır
Süt fiyatları protein ve yağ oranları ve somatik hücre sayısı bakımından bakıldığında Avrupa dan çok kötü durumda ise de, fiyatlama bakımından Avrupa kalite standardından uzak olsa da, girdi maliyetlerimiz yüksek olduğundan dolayı zarar edilmektedir. Ulusal Süt Konseyinin açıklamış olduğu 1,210 ₺ lik fiyat a rağmen, Süt firmaları bu fiyattan alım yapmak istememekte ve ay sonu ceza ve başka kesintiler ile sütün fiyatını 1,050 ₺ ye geri çekmektedirler. 10 hayvanı olan bir çiftçi ise 1 litre süt maliyeti 1,09 ₺ civarında olmaktadır. Dolayısı ile her satışı yapılan sütte zarar etmektedir.
Süt Firmasına süt veren üretici, süt firmasının sattığı yemi almak zorunda bırakılıyor.
Süt firması örneğin aylık olarak 100 ton süt veren bir kooperatif için 60-70 ton yem almayı şart koşmaktadır. Böylece hem süt alacak hem de yem satacak ve aldığı sütün karşılığı para yerine, yem satacak, sattığı yemden de ek para kazanacaktır.
Piyasadaki Yemlerin Değerleri Gerçeği Yansıtmıyor.
Özellikle piyasada çok fazla görülen ve kurumsallıktan uzak olan, günü kurtarmaya çalışan merdiven altı tabiri ile çalışan yemciler üreticiler için uygun olmayan yemlerin satışını yaparak üreticiyi de zor durumda bırakmaktadırlar.
Tabii ki kurumsal ve gayet de düzgün çalışan firmaları tenzih ediyoruz.
Sonuç olarak şunu söylemek gerekiyor. Süt üreticisi, et üreticisi nin kontrollü denetimleri ile sütü ve eti satın firmalara denetimin ulaşması ile Hem üretici hem de firmalar arasındaki sorunlar çözülmüş olacak ve kalitesiz ürünlerin de satışlarına engel olunmuş olacaklardır. Saygılarımla.