Bu yazım topraksız tarım hakkında olacak. Tarihi biraz inceleyelim, büyük devletler büyük savaşlar buluşlar v.b bir çok şey görürüz. Kitaplarda bize imparatorlukların nasıl kurulduğu nasıl yıkıldığı buluşların nasıl ortaya çıktığı büyük insanların hayatları mücadeleleri anlatılır. Peki hiç nasıl para kazanacağımızı anlatan tarihi bir kitap okudunuz mu?
Topraksız Tarım
Tarihte buna dair bir kitap elbette bulamayız. Fakat satır aralarında yazılı olan kelimeler bize hayatımız boyunca hayalini kurduğumuz serveti verebilir. Biraz kendi tarihimize bakalım. Osmanlının en tepedeki döneme. Hani şu hazinenin ağzına kadar dolu olduğu döneme. Genellikle insanların kafasındaki düşünce savaşlardan gelen paralarla dolduğu yönündedir. Oysaki Osmanlının en tepedeki dönemde hazinesinin %90’nın tarımdan gelen vergilerle dolduğunu çok az kişi bilir.
Bundan bin yıl önceki silahlara kılık kıyafetlere baktığımızda çok büyük farklar görürüz. 100 yıl öncesinde kiyle bile bu gün çok büyük farklar olduğunu görürüz. Ne var ki bin yıl öncesinde insanların yediği ekmekle bin yıl sonrasında yiyeceği ekmek arasında çokta fark olacağını söyleyemeyiz (belki biraz GDO J). Kısacası tarih boyunca bitmeyecek bir meslek.
Bu yazımda size tarımın nasıl yapıldığından ziyade kirlenen ve biten toprak sorununa karşı bu gün en büyük para kaynağı olan bir işten bahsetmek istiyorum. Topraksız tarım…
Topraksız tarım nasıl yapılır?
Her canlının büyümesi için gerekli minerallere ihtiyacı vardır. Bu minerallerin çeşidi ve miktarı her canlıya göre değişir. Bunun yanı sıra var olan çevre koşulları da bu gelişime etki eder. Bu kural haliyle bitkilerde de geçerlidir. Bu yüzden insanlar olumsuz çevre koşullarını kontrol etmek ve yılın her döneminde ürün elde etmek için sera yöntemini geliştirmişlerdir.
Tarlada yapılan tarım da bitkinin isteklerini ona toprak veya sulama vasıtasıyla verebiliriz. Fakat onun çevre koşullarını kontrol edemeyiz. Bununla birlikte toprağın dinlenme sorunu da bizim istediğimiz zaman istediğimiz ürünü elde etmemizi kısıtlar. İklim koşullarını kontrol etmek için ise sera yöntemi ortaya çıkmıştır. Fakat bunun neticesinde ise iklim normalden farklı olduğu için bitkiler topraktan aldıkları mineral ve diğer maddeleri zamanında alamadıkları için oluşum normal gidişatının dışında olmaya başlamıştır. Buna aldığımız domateslerin dışı kıpkırmızıyken içinin daha olgunlaşmamış olmasını örnek olarak verebiliriz.
Sulu Tarım
Japon bilim adamı Shigeo Nozawanın yaptığı domates ağacı deneyini duymuşsunuzdur (duymayanların izlemesini tavsiye ederim). Deneyin özü kısaca şudur. Her canlının doğada bir frenleme sistemi vardır. Bu sistem canlıların belirli bir sayıya ulaştığı zaman onların büyüme ve çoğalmasını durdurur. Buda yaşadığımız dünyayı yaşanabilir hale getirir. Eğer ki böyle bir sistem olmazsa 3-4 gün gibi bir zamanda bakteriler bütün dünyayı kaplar ve yok eder. Sistemde domates tohumuna istediği şartları istediği şekilde vermek kısacası bu frenleme sistemini ortadan kaldırmaktır. Bu çalışma toprağın yapısından dolayı mümkün olmadığı için, frenleme sistemi toprakta da var olduğu için, suda yapmıştır. Sonuç olarak dev bir domates ağacı elde etmiştir.
Topraksız tarım yani diğer adıyla suda tarımın avantajı topraktaki sera sistemine göre, bitkinin büyümesi de kontrol altında olmasıdır. Yani bitkinin frenleme sistemini ortadan kaldırmaktır. Bunu topraklı serada yapamadığımız için anormal büyümeler gerçekleşir. Çünkü toprak bitkinin büyümesi için var olan bir doğa koşuludur. Biz ziraatçılar olarak bunu suya aktarır ve bitkinin bu doğal koşulunu da ortadan kaldırırız. Bu şekilde istediğimiz zaman istediğimiz şekilde bitkiyi büyütebiliriz. Tarladaki üretimden farkı ise bitkilerin diğer koşullardan da arındırmaktır. Fakat toprakta bilmediğimiz ve bitkinin aldığı elementleri suda veremediğimiz için elbette ki tarla ürünü kadar kaliteli değil.
Topraksız Tarım Seraları
Bunun yanı sıra topraklı sera ürünlerini zaman nedeni ile bitki büyüyene kadar istediği şeyleri alamadığı ve gelişimini tam sağlayamadığı için bu işlemden daha kaliteli ürün çıkar. Değişik şekillerde topraksız tarım yapılabiliyor (havuzlama, püskürtme gibi) ve yılın her döneminde size verimli ürün elde etmenizi sağlıyor. Biraz araştırdığımız zaman büyük firmaların neden bu sektöre yöneldiği rakamlar çok iyi açıklayabilir diye düşünüyorum.
İşlemin mantığı çok basittir. Bitkinin istediği mineralleri su yoluyla bitkiye vermektir. Tek önemli nokta bitkiyi ayakta tutacak ve köklerinin suya değmesini sağlayacak materyal içerisinde yapmaktır. Bu materyal her şey olabilir. Perlit, kaya yünü hatta mutfak süngeri bile. Bu işlem büyük ticari işletmeler olarak çok büyük para kazandırırken kuruluş maliyeti de ona göre büyük paralar gerektirir. Fakat herkesin evde de yapabileceği bir sistemdir.
Buna üniversitede yaptığımız denemeden örnek verelim. Pimaş borularına plastik bardak çapında sırayla delikler açtık ve içerisine içinde perlit olan altı delik bardakları yerleştirdik. Bardaklara çilek biber ve marul bitkilerini koyduk. Bir karışım hazırladık (bu karışım bitki besin içeriklidir. Çiçekçilerde gübre satan v.b yerlerde bulunabilir) ve bir kovanın içersine döktük. Sistemi biraz yerden yüksekte ve U şeklinde yaptık. Kovanın içerisine ucuna hortum bağladığımız akvaryum havalandırma aleti koyduk. Böylelikle bu havalandırma sistemi kovanın içerisinde suyu alıp borulara taşırken diğer borudan su yine kovanın içerisine dökülmeye başladı. Böylelikle kökler sürekli ıslak kalmış ve büyümeye başlamıştır.
Kısacası çok büyük para kazanmak isteyen veya hobi olarak ta herkesin evinde yapabileceği basit ve eğlenceli bir çalışma topraksız tarım. Böylelikle istediğiniz ürün elde edip mutfak maliyetini düşürebilirsiniz. Önemli bir not olarak topraksız tarımda her türlü ürün yetişmez bunun nedeni bitkiyi dik tutmaktır. Hadi kolay gelsin…