19. yüzyılın başları… Robin Hood dendiğinde aklımıza gelen Sherwood Ormanını da içinde bulunaduran İngiltere”nin Nottinghamshire bölgesi. Sherwood Ormanından bahsetmişken bu yazımızın baş kahramanı tabiki Robin Hood değil. Hatta bahsedeceğimiz bu kişi bir kahraman mıdır? O kısmı siz değerli okuyuculara bırakmak daha uygun. Peki kim bu bazı yönleri ile Robin Hood”a benzetilen ve “Ludizm” hareketine ismini vermiş kişi? Kendisi gerçekten var oldu mu? Bunu bile kesin olarak bilemesek de kimileri ondan “General Ludd”, kimileri “Kral Ludd”, kimileri ise sıradan bir tekstil işçisi olan “Ned Ludd” olarak bahsetmekte.
Hikaye 18. Yüzyılın sonlarında Leicestershire bölgesinde yaşadığı rivayet edilen genç ve becerikli tekstil işçisi Ned Ludd’un, yaşadığı bölgeye getirilen iki otomatik dokuma tezgahını parçalara ayırması ile başlıyor. Dönemin İngiltere’sinde yaşayan tekstil işçileri o zamanki teknoloji ile üretilen otomatik dokuma tezgahlarının işlerini ellerinden alacak olmasından büyük endişe duymaktaydılar. Tekstil sektörünün yoğun olduğu bölgelerde hızla artan otomatik sisteme geçiş sürecinin, işçiler ve aileleri üzerinde yarattığı tedirginlik ilerleyen süreçte yüzlerce insanın organize olarak hayatları pahasına bir isyana ortak olmalarına kadar ilerleyecekti.
Ned Ludd diye biri gerçekten var mıydı? Leicestershire bölgesindeki o iki otomatik dokuma tezgahının sabote edilmesinden gerçekten kim sorumluydu? Bu soruların yanıtlarını bugün bilemesek de günümüzde sosyal medya ile haberlerin kolayca yayılıyor olması gibi o dönem de Ned Ludd’un gerçekleştirdiğine inanılan bu eylem tekstil işleri arasında hızla yayıldı. Ve 1811 yılında, İngiltere sanayii devriminin ortalarında, bir grup tekstil işçisi kendi yerlerini alacaklarını düşündükleri, Nottinghamshire bölgesinde bulunan otomatik dokuma tezgahlarına saldırı düzenleyerek, ülkenin çeşitli bölgelerine yayılacak olan isyanın fitilini ateşlediler. Kendilerini Ludditeler olarak adlandıran bu kişiler ve gerçekleştirdikleri eylemler farklı bölgelere de yayılmaya başladı.
Nottinghamshire’ın ardından West Yorkshire’daki yün işçileri ve Lancashire”daki pamuk dokuma işçileri benzer eylemler ile otomatik yani insansız çalışabilen makinelere saldırılar düzenlediler. Bazı bölgelerde eylemlerin şiddeti Ludditelerin kolluk kuvvetleri ile çatışmasına sebep olacak seviyeye kadar yükseldi. Yaşanan bu hadiselerin ardından İngiltere Krallığı çok sert bir tepkiyle eylemlerin önüne geçmek için çeşitli kararlar aldı. “Makine Tahribatı” ile suçlanan kişiler bundan böyle idam cezasına çarptırılacaktı. West Yorkshire’da görülen mahkemede 17 Luddite’in asılarak idam edilmesine karar verildi. Suçlu bulunan 25 diğer Luddite ise Avustralya’ya sürüldü.
Eş zamanlı olarak 8 Luddite Lancashire bölgesinde idam edildi. Ve 38 Luddite alınan kararla Avustralya”ya göç etmek zorunda bırakıldı. Günümüze kadar gerçekleşmiş en kalabalık Luddite eylemi ise 1812 yılının Nisan ayında gerçekleşti. Huddersfield yakınlarındaki Rawfolds bölgesinde akşam saatlerinde toplanan yaklaşık 150 Luddite ellerindeki balta ve çekiçlerle William Cartwright’a ait olan değirmene saldırmak için harekete geçti. Durumdan haberdar olan kolluk kuvvetlerinin bölgede bulunması ve eylem başlamak üzereyken 2 Luddite’nin kolluk kuvvetleri tarafından öldürülmesiyle eylem büyümeden engellenmiş oldu.
Ludditeler makinelere saldırıp onları yok eden ilk işçiler olarak düşünülse de bu tarz eylemler yıllardır vardı ve devam ediyordu. Bazı İngiliz tarihçilerine göre Ludditelerin bu eylemlerinin öne çıkmasının sebebi onların organize olarak bu eylemleri gerçekleştirme çabalarıydı. “1800 yılında işçi sendikalarının yasaklanması ve işçilerin kendilerini ve haklarını savunmaları için gerekli destekleri bulamamaları bu eylemlerin bir diğer önemli sebebi olarak gösterilebilir.” diyor Tarihçi Dr. Emma Griffin.
1811 yılında ilk kez sözlüklere giren “Luddite” terimi günümüzde özellikle İngiltere”de hala kullanılmakta ancak birçok tarihçi bu terimin yanlış kullanıldığını düşünüyor. Teknolojiye karşı gerçekleştirilen bu eylemler, Ludditeleri ve Luddite terimini “Teknoloji karşıtı, teknoloji düşmanı ya da teknolojiyi istemeyen kişi.” olarak tanımlıyor gibi gözükse de Luddite terimi biraz daha spesifik bir anlama sahip. Ludditelerin teknolojiye karşı gerçekleştirdikleri bu eylemin en önemli ve dikkat edilmesi gereken özelliği, bu eylemleri işlerinin ellerinden alınacak ve gelirlerini büyük oranda kaybedecekleri gerçeği sebebiyle gerçekleştirmiş olmaları.
Yeni makinelerin istihdamı ortadan kaldırması işçi sınıfı üzerinde büyük bir olumsuzluğa sebep olarak birçok insanın ölümüne ve birçoğunun da sürgün edilmesine neden oldu. Luddite terimini doğrudan “Teknoloji karşıtı olan kimse.” Şeklinde düşünülmesinden ziyade, “Teknolojinin dolaylı ya da doğrudan, kişinin işini kaybetmesine sebep olup, gelirinin kayba uğramasına neden olmasından ötürü, kişinin teknolojiye düşmanca yaklaşması.” Şeklinde tanımlanabilir. Ludizm ideolojisinin temelinde, teknolojinin insanları maddi ve manevi kayıplara uğratacağı endişesi vardır.
“Tarih tekerrürden ibarettir.” Ludditeler ve 19. Yüzyıl İngiltere’nin Kuzeyinde yaşanan bu olaylar benim aklıma ilk olarak bu cümleyi getiriyor. Yaklaşık 220 yıl önce tekstil işçilerinin yaşadıklarını belki de yakın gelecekte çeşitli meslek gruplarında çalışan kişiler yaşayacaklar. Birçok yazımda da bahsettiğim yapay zeka ve insansız sistemlerin hızla geliştiği günümüzde şimdiden bu konuyla ilgili endişelenenlerin sayısı bir hayli fazla. Ludizm ideolojisinin haklı ya da haksız yönleri tartışmaya açık bir konu ancak hiçbir fikrin, düşüncenin ya da inanışın dışarıya şiddet ile yansıtılmasının doğru olmadığı da bir gerçek.
Biraz geçmişe gittiğimizde bunun en belirgin örneklerinden biri 1978-1995 yılları arasında ünlü üniversitelerin çeşitli dallarında görev alan profesörleri hedef alan ve 16 bombalı eylem gerçekleştirip 3 kişinin ölümüne sebep olan Theodore Kaczynski olarak gösterilebilir. Namı-diğer Unabomber’ın hikayesi bir hayli ilginç olmasıyla birlikte, teknoloji karşıtlığının ve gelişen teknolojinin, insanlığı büyük bir yok oluşa sürükleyeceğini ifade etse de gerçekleştirdiği kanlı eylemler kendisini Berkeley’in en genç öğretim üyesi statüsünden, ömür boyu hapis cezasına çaptırılmış bir mahkum statüsüne getirdi.
Neo-ludist olarak nitelendirilen Kaczynski’nin manifestosu birçok insanın teknolojik gelişmelere olan bakış açısını etkiledi. Ludizm ve Ludditelerin tarihini incelediğimizde şiddet eylemleri gözümüze çarpsa da aslında bu ideolojinin içinde şiddet barındırmadığını görebiliriz. Teknolojinin faydalı olduğu, hayatımızı kolaylaştırdığı, zamandan ve paradan bizi kar ettirdiği, geçmişte yapılması imkansız olarak görülen birçok işi yapabilmemizi sağladığı bir gerçek. Ancak madalyonun diğer yüzünde gelişen teknoloji ile birlikte savaş, istihdam problemleri, silah teknolojisi ve özel hayatın gizliliği gibi birçok negatif etmende bulunuyor.
Gelecekte bizi teknolojinin nimetleri mi yoksa kontrolden çıkıp yaratacağı bir kaos ortamı mı bekliyor bilinmez, belki siz ya da torunlarınız gelecekte kendinizi bir Luddite olarak tanımlayacaksınız. Gelecekte bu Luddite terimini belki de çok daha fazla duyacağız. Sizlere tavsiyem gelecekte robotların ya da yapay zekanın işinizi elinizden alamayacağı bir meslek dalı belirlemeye çalışın. Şimdi size bu komik ya da imkansız geliyor olabilir. Belki de Leicestershire’lı genç Ned Ludd’da öyle düşünüyordu. Hikayenin devamını artık biliyorsunuz… Kendinizi bir Luddite olarak tanımlayabilir misiniz? Teknolojinin gelişimi ileride istihdam sorunlarına mı yol açacak yoksa daha fazla yeni iş kolları mı yaratacak? Hangi meslek grupları ilk yok olanlardan olacak? Düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz. Bir diğer yazıda buluşmak dileğiyle.