Merhaba arkadaşlar bu yazımızda sizlere solucanlar ve solucan türleri hakkında bilgiler vereceğiz. Birçoğumuz solucanları gördüğü zaman iğrenir. Ele almak bile kimilerinin en büyük kâbusudur. Oysaki onlar dünyanın bağırsakları olarak nitelendirilen, hiçbir şekilde zararı olmayan, içine girildiğinde de sevimli olarak nitelendirilebilen canlılardır.
Solucan Türleri
Solucanların dünya üzerinde yaklaşık 9000 türü olduğu tahmin ediliyor. Bunun sadece 3’te 1’i toprakta yaşarken diğer kısmı suda yaşıyor. En uzun solucan resmi kayıtlarda 6,7 m olarak G. Afrika’da kayda geçmiştir. Genel olarak 90-300 mm arasında boyları değişir ve 10 yıla kadar yaşayabilirler. Kırmızı, yeşil, gri ve mavi renklere sahip solucan türleri de mevcuttur.
Solucanlar eksilen parçalarını tamamlama veya yenileme yeteneğine sahiptirler. Bu elbette büyük oranda solucanın türüne, gördüğü zararın büyüklüğüne ve nereden kesildiğine göre değişmektedir. Bir solucan için kopan kuyruk kısmını yeniden tamamlamak kolaydır, eğer ancak kafa bölgesini zorlukla yenileyebilirler veya bu imkânsızdır.
Avustralya Gippsland solucanı 3.66 metre uzunluğa ve 250 gr ile yarım kilo arası ağırlığa sahiptir. Avrupa’da köstebekler solucanları bir ucundan 4 ya da 5 segmentinden ısırarak rehin alırlar. Bu durum solucanı etrafını göremeyeceği için veya yolunu bulamayacağı için kaçmaktan alıkoyar. Köstebekler solucanları rehin almaları sayesinde sürekli bir yiyecek stokunu garantilerler.
Faydaları saymakla bitmez. Örneğin salgıladıkları salgı mukustur. Buda topraktaki yararlı bakterilerin çoğalmasını sağlar. Sovyet Rusya parçalanmasıyla bağımsızlığına kavuşan Tacikistan’da kapatılan bir silah fabrikası yapılan analizlerle ağır metaller içerdiği için binlerce dönümlük arazi, tabiri caizse, çöpe atılmakla karşı karşıya gelmiştir. Bunun çaresi olarak araziye solucanlar yığılmış ve 2 yılda araziyi tarıma elverişli hale getirmeyi başarmışlardır.
Solucanlar bazı ülkelerde yemek olarak ta görülüyor. Avusturalya’daki Aborjinler, Yeni Zelanda yerlileri (Maoris of new Zealand) ve Çin’deki bazı insanlar gibi dünya çapında birçok kişi solucanlarla beslenirler. Araştırmalar solucanlarla beslenmesinin kolesterolü düşürdüğünü göstermiştir. Belki bunu sebebi solucanların yapısının %82 sini protein olması ve yağ olarak yapısında omega 3 bulundurmasıdır.
Eski dönemlerde solucanlar kavrulmuş, toz haline getirilmiş, Hindistan cevizi suyu ve alkolle karıştırılarak kullanılmıştır. Bu reçeteler iddialara göre ölüm oranlarını 25% ile 100% arasında azaltmıştır.
Binlerce yıl önce, Orta Doğulular, kellik ilacı olarak solucan külleri ile gül yağını karıştırıp kullanmışlar ve rivayete göre bu tedavi yönteminde başarı elde etmişlerdir. Binlerce yıl önce, Orta Doğulular, kellik ilacı olarak solucan külleri ile gül yağını karıştırıp kullanmışlar ve rivayete göre bu tedavi yönteminde başarı elde etmişlerdir.
Solucanlar uyku halinde bulunarak kuraklık veya donmalara karşı hayatta kalabilen canlılardır. 1 hektarlık toprakta yaklaşık yarım milyon solucan yaşayabilir. Bununla birlikte 9 ton yaprak, çürük kök vs. tüketebilirler ve 36 ton toprağı dönüştürebilirler.
Solucan Gübresi
1960’ta tarımda “yeşil devrim” olarak başlayan ve halen devam eden, toprak ve su kirliliği dendiğinde birinci sıraya alan kimyasal ürünle tarım, verdiği hasar nedeniyle dünya devletlerini organik ve iyi tarım uygulamasına itmiştir. Ülkemizde de giderek yayılan bu iki uygulama mecburi olarak daha iyi ve faydalı ürün kullanmayı mecbur kılmıştır.
1980’ler de başlayan solucan gübresi dünyada büyük bir hızla yayılmaya başlamıştır. Ülkemize 2002 yılında giren solucan gübresi ve solucan humusu barındırdığı içerikle birçok bitkisel hastalık ve mineral bakımından diğer gübreleri geride bıraktığını söylemek pekte yanlış olmaz. Solucanlar günde ortalama ağırlıklarının 3 katı kadar besin tüketir ve bunun yarısını dışkı olarak bırakırlar. Solucanların sindirdikleri besinlerde başlangıçtakinden, 5 kat daha fazla azot (nitrojen), 7 kat daha fazla fosfor, 11 kat daha fazla potasyum ve 1000 kat daha fazla yararlı bakteri bulundurur.
Kimyasal gübreler, solucan gübresin NPK dışında içerdiği diğer iz elementler ve bakterileri içermediğinden dolayı kıyaslanmayacak kadar gerisinde kalır. Diğer organik gübreler ise, solucan gübresinin ekstradan (solucan gübresi yapımında %50 den fazla ahır gübresi bulunur) içerdiği enzimler ve diğer elementlerin fazlalığından dolayı onlarda bu yarışın gerisinde kalır.
Yapılan araştırmalarda solucan gübresiyle yapılan üretimde diğer gübrelerle yapılan üretimden gözle görülür derecede bir farklılık görülmektedir. Ülkemizde yine yapılan bir araştırmada her köyde 2 kişi bu ürünü üretse ancak ülke çapında yeterliliğe kavuşur. Bu gün Türkiye’de piyasa değeri 1,5-2,5 TL arasında değişen solucan gübresi bu işe yönelenlere büyük kazançlar sağlıyor. Gübreyi bekleterek satılması ise fiyatı paketsiz olarak 12-15 TL’ye çıkartabiliyor.
İster ticari olarak ister hobi olarak herkesin kolaylıkla yapabileceği bir uğraş. Hobi olarak yapmak isteyenlerin yapacakları tek şey mutfak artıklarını(turunçgiller, yağlı, işlenmiş ve acı ürünler hariç) bir kabın içerisine koyup üzerine biraz toprakla kendi saksıları için gübre üretmeleri mümkün. Böylelikle hem doğal hem de eğlenceli bir hobi edinmiş olursunuz. Ticari olarak düşünenler ise biraz araştırmayla bu işin ne kadar karlı bir iş olduğunu görürler.
Bu yazımızda sizlere solucanlar ve solucan türleri hakkında bilgi verdim. Genel itibariyle iğrenç, çok korkunç olarak gördüğümüz solucanların pekte o kadar korkunç olmadığını hatta bize çok büyük faydalar sağladığını anlatmak istedim. Lütfen onlara zarar vermeyin. Çünkü onların yokluğu dünyayı çöp haline getirir. Düşünsenize solucanların bize kızıp greve gittiğini…