İlk kadın matematik doktoru: Sofya Kovalevskaya. Tarihte kadın toplumsal cinsiyet ayrımını bilimsel çalışmalarda da görebilmekteyiz. Öyle ki tarihin geçmişine baktığımızda kadınların ne kadar zor şartlarda bilim yaptığını anlayabiliriz. Her zaman şöyle düşüncelere kapılmışızdır. “Neden bilim adamı deniliyor? İnsanlar bilim insanı demeye neden alışamıyor?” Bunun sizin kafanızda birçok cevabı olabilir. Hatta bir kısım kadın beyninin erkek beynine göre bilmem yüzde kaç küçük olmasından dolayı bilim yapacak kapasitesi olamamasıymış. Bunlar külliyen yalan laflar.
İnsanları toplumsal olarak ayırmanın sözde dizimidir. Matematiğin nobeli olarak görülen Fields madalyasını daha yeni 2017 yılında İranlı kadın matematikçi Meryem Mirzakhani almıştır. Bu kadınların matematikteki başarısızlığının bir ürünü mü? Kadınlar matematikte başarısız mı ki ürün olsun? Emin olun kadınlara çalışma ortamı ve özgür düşünce desteği sağlandığı zaman kadınların ne kadar başarılı olduğunu, tuttuğunu koparmayan bir varlık olduğunu net olarak görebilirsiniz. İşte kadınların ne kadar çalışkan ve azimli olduğunu gösteren delillerden bir tanesi de Rus kadın matematikçi, ilk matematik doktoralı kadın matematikçi olma ünvanına sahip Sofya Kovalevskaya’nın hayatından bahsedelim. Tabi ki yaptığı matematiksel çalışmalardan…
Her yüzyılda bir tane matematikçi yeryüzüne gelirmiş. Şüphesiz ki 20. Yy’da en büyük kadın matematikçisi Sofya Kovalevskya’dır. Soylu bir aristokrasinin çocuğu olarak dünyaya gelen Sofya, 1850 yılında doğmuştur. İngiliz dadılar tarafından kendisi ile ilgilenilmesi emredildiği için İngilizce ile de ana dili gibi haşir neşir olmuştur. Bu onun için ekstra bir durumdu. Küçük yaşlarda bilgili ve entelektüel dadılardan matematik eğitimi alan Sofya, babası tarafından da sanki ileride çok büyük bir matematikçi olacağı düşüncesine kapılıyordu. Özellikle babasının Sofya’nın odasına matematik formülleri içeren duvar kağıtlarıyla süsleme yapması buna en güzel örnekti. İster istemez 1000’nin üzerinde duvar kağıdında bulunan bütün formülleri de ezberlemişti.
Özellikle oturduğu malikane olarak elit ve burjuva bir tabakanın olduğu bölümde oturan Sofya komşularından ödünç aldığı matematik kitapları sayesinde de matematiğini ilerletme gayreti içerisindeydi. Bakın bu nokta çok önemlidir ki Sofya henüz hiçbir eğitim almamasına rağmen trigonometriyi 2 kez baştan sona bitirmiştir ve kendi çabaları ile birçok kuralı genelleştirmiştir.
17 yaşına geldiğinde ailesi ile birlikte Rusya’nın en büyük kenti olan St. Petersburg’a taşınır. Burada düzenli olarak matematik dersleri almaya başlar. İşte bir şanssızlık karşısına çıkar. O dönemin Rusya’sında kadınlara verilen değersizlik yüzünden üniversiteye gidemez. Ama tahmin edeceğiniz üzere pes etmeye de niyeti yoktu. O dönemin bilim ülkesi ve özgürlükler diyarı olan Almanya’ya gitmek istiyordu. Almanya’dan kabul alabilmesi için ise bir arkadaşa ihtiyacı vardı. Vladimir Kovalevski ile tanışır ve Almanya’ya taşınır. Dönemin en iyi üniversitelerinden biri olan Heidelberg Üniversitesine yerleşir. Sofya matematik alanında üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Göttingen Üniversitesinde matematik doktorasını almak üzere eğitimine başlar. Bölümdeki tek kadın olan Sofya bu dönem zarflarında cinsiyet ayrımcılığına maruz kalmış doktora konusunda dersler vermekte zorlanmıştır. Dünya tarihinde ilk kez matematik doktorasını almayı başaran Sofya aynı zamanda kadın haklarının da önemli bir savunucusudur.
Matematik dergilerinde önemli çalışmaları yayımlanan Sofya, aynı zamanda edebiyata da tutkuluydu. Dostoyevski, Çehov, Elliot gibi yazarlara da mektup gönderip onlarla fikir alışverişinde de bulunuyordu.
Hatırlarsınız yazının başında Rusya’dan çıkabilmek için formalite icabı bir evlilik yapan Sofya eşine aşık olmuştur. Bir de kız çocukları olan Sofya ve Vladimir çifti büyük bir olayla sarsılacaktı. Henüz kızları 5 yaşındayken eşi Vladimir başından geçen ve onu derinden etkileyen bazı olaylardan dolayı intihar eder. Bu Sofya ve kızını çok ağır etkilemişti. Artık Sofya yalnızdı. Matematikteki başarıları bundan çok az da olumsuzluğa uğrasa da ünü iyice yayılmıştı. Sofya Kovalevskaya, Stockholm Üniversitesinden matematik dersleri vermesi için davet alır. Bu üniversitede hayat boyu profesör olarak çalışır. Burada çalışırken bir matematik dergisinin editörü olur. Bu dünya tarihinde başka bir ilkti. Çünkü o zamana kadar hiçbir kadın matematikçi bir matematik dergisinin başına gelemiyordu. Bırakın başına gelmeyi yazıları bile yayınlanmıyordu. İşte bu Sofya’nın ne kadar azimli bir kadın olduğunu gösteriyordu.
Birçok önemli matematikçi ile çalışan Sofya Kovalevskaya matematik tarihine Sabit Nokta Teoremi olarak bilinen teoremi bizlere kazandırmıştır. Rus matematik dünyası ile batı matematik dünyası arasında bir köprü görevi gören Sofya Kovalevskaya, önemli birçok Rus matematikçiyi de Almanya’ya davet etmiş, önemli çalışmalara imza atmıştır. Fixed Point Theorem olarak bilinen bu çalışması ile Fransız Bilim Akademisi tarafından ödüllendirilir.
Basit bir soğuk algınlığının ileri dereceye gitmesinden dolayı 41 yaşında hayatını kaybeden Sofya, daha fazla yaşasaydı hem kadın hakları hem de matematiksel çalışmalar ile neler yapmazdı kim bilir?
İnsanlığın ona borcu çok…