Samipaşazade Sezai’nin sergüzeşt kitabının özetini ele alacağım. Kitabın konusu küçük bir kızın vatanından ayrılıp köle olarak satıldığı evde çektiği eziyetleri ve satıldığı diğer evde büyüyerek düştüğü aşk anlatılıyor. Betimlemeler çok güzeldi. Sanki dilberi sizde tanıyorsunuz. Köle oluşunuzu hayal edip acılar çekiyorsunuz sonra imkansız bir aşka düşüyorsunuz.
Kitap, küçük bir kızın ülkesinden ayrılarak köle olarak satıldığı evde yaşadığı acı dolu zamanları ve satıldığı bir başka evde büyümesiyle birlikte aşık oluşunu anlatıyor.
Türk edebiyatında romantizmden realizme geçişin örneklerinden olan eser, bu yüzden betimlemlemelerde adeta döneminin fotoğrafını çekerek okuyucuya yaşanılabilir bir geçmiş bırakıyor. Kitabın dili farklı olmasına rağmen akıcılığından kaybettirmemiştir. Ayrıca kitabın kapağını kapatırken Samipaşazade Sezai’nin bir şeyler öğrettiği anlaşılabiliyor. Kitap, her şeyi olduğu gibi aktararak okuyucuya romanın bir kurgudan çok hayatın kendisi olduğu fikrini okuyucuya sunuyor.
Karakter analizi ve sunuluşu noktasında çok büyük bir iş başarıldığının altını çizmek istiyorum. Romanda yer alan ana karakter Dilber, o kadar iyi anlatılıyor ki empati yapılması durumunda insan garip ve kötü hissedebiliyor. Fakat Dilber gibi istisnaların içlerinde yaşattıkları bu umut gerçekten her şeye rağmen yaşamanın önemini tekrar tekrar hatırlatmaktadır.
Sergüzeşt bir esaret kitabı olsa dahi aşkın esarette büyümesine engel olamayacağını anlatan en iyi kitaplardan biri olmayı başarmış. Ömrünün neredeyse tamamında duygu istismarına uğrayan bu genç kızın yüreğindeki aşkın büyüklüğünü yazar çok iyi açıklamıştır. Bu yönüyle hiç kimsenin alınıp satılamayacağını ve her insanın kalbi olduğu gerçeğini okuyucuyla paylaşıyor.
Ayrıca kitapta hiyerarşinin toplumsal sorunlara bakış açısını irdeleyerek sert bir şekilde eleştiriyor. Sebep olarak sırf toplumsal statü yüzünden yok sayılan insanların varlığı gösteriliyor. Yazar, köleliğe ve özgürlüğe karşı duruşu yüzünden de dönemin padişahı tarafında göz hapsine alınması emrolunmuştur.
“Çekinme!
Kimseler işitmez.
Korkma!
Bu ağaçlar, çiçekler sır taşırlar.
İnsan değil ki, ihanet etsinler.”