Otomobillerde standart olan disk frenler ve kampana frenler kullanılır. Fakat ağır vasıtalar için tek başlarına yeterli olmamaktadır. Bunun nedeni ise ısınma ve aşınma problemlerinin oluşmasıdır. Öyle ki ısıdan dolayı frenler ağır vasıtalar üzerinde hiçbir etki gösteremeyebilir. Bu herhangi bir tehlike anında çok büyük bir risk oluşturur. Yüklü ve yüksek hızdaki bir aracın frensiz kalması demek, çok büyük ölçekli kazalara ve ölümlere sebep olur.
İşte tam burada devreye “Retarder” adı verilen ekonomik, çok etkili, güvenli fren sistemi giriyor. Bu fren sistemi tekerleklerdeki fren sistemlerinden bağımsız olarak genellikle diferansiyel veya vites kutusuna bağlantılı olarak çalışır. Halk dilinde “Motor Freni” olarak bilinir.
Retarder ilk olarak 1950’li yıllarda Amerika’da kilometrelerce uzunluğundaki yük trenlerini durdurmak için Voith firması tarafından üretildi. Daha sonra Otto Kassbohrer tarafından yine Voith firmasına otobüsler üzerinde uygulanması için görev verildi. Böylece ağır vasıtalar retarder ile tanışmış oldu.
Retarder, temel olarak şaftın ucuna yerleştirilen rotor ve stator denilen iki çark ile çalışan hidrodinamik basınçlı bir sistemdir. Araçta direksiyon altında bir retarder için kademeli bir kol ya da fren pedalına bağlı bir sistemle harekete geçirilir. Rotor aracın şaftına bağlıdır. Stator ise rotorun karşısında retarder gövdesine sabitlenmiştir. Şanzımandan gelen şaft hareketiyle rotor döner. Retarder devre girdiğinde rotor ve stator arasına yağ pompalanır rotorun dönüşüyle hareketlenen yağ statorun kanaçtıkçlarına çarpar ve yavaşlar. Buda rotoru yavaşlatır ve frenleme gerçekleşir.”