Bu yazımızda sizlere pozitron nedir ve diğer anti parçacıkları anlatacağım. 1920 li yıllarda Paul Dirac, elektron spininin kaynağını ve manyetik momentini başarıyla açıklayan, elektronun göreli kuantum mekaniksel bir tarifini geliştirdi. Bununla beraber, Dirac kuramının önemli bir problemi vardı; kuramın dalga eşitliği negatif enerji durumuna karşı gelen çözümler gerektiriyordu ve negatif enerji durumları varsa, pozitif enerji durumundaki bir elektronun bir foton yayınlayarak bu durumlardan birine hızlı bir geçiş yapması beklenmeliydi.
Dirac bu zorluğu tüm negatif enerji durumları doludur varsayımıyla aştı. Bu negatif enerji durumlarında bulunan elektronlara Dirac denizindedir denir ve Pauli dışarılama ilkesi dış kuvvetlerle etkileşmelerine izin vermediğinden, doğrudan gözlenemezler. Buna karşın, negatif enerji durumlarından biri boşsa, dolu durumlar denizinde bir boşluk kalır, boşluk dış kuvvetle etkileşebilir ve bu nedenle gözlenebilir. Boşluğun dış kuvvetle etkileşmesi, boşluğun pozitif yüklü olması dışında, bir elektronun aynı dış kuvvetle etkileşmesine benzer boşluk elektronun anti parçacığıdır.
Pozitron Nedir
Bu kuramın ifade ettiği temel şey her parçacık için bir anti parçacığın var olduğudur. Yüklü bir parçacığın anti parçacığının kütlesi, parçacıkla aynı ama yükü zıt işaretlidir. Örneğin elektronun anti parçacığının (pozitron) durgun enerjisi 0,511 MeV ve pozitif yükü 1,6 xl0-19 C dur.
Carl Anderson (1905-1991) ,1932 de pozitronu deneysel olarak gözledi ve bu başarısı ile 1936 da Nobel ödülü kazandı. Anderson pozitronu, pozitif yüklü elektron benzeri parçacıkların sis odasında meydana getirdiği izleri incelerken keşfetti (Şekil 1). (Bu ilk deneylerde birkaç GeV seviyesindeki yüksek enerji tepkimelerini başlatmak için çoğu yıldızlar arası uzaydan gelen yüksek enerjili protonlar olan kozmik ışınlar kullandı.) Anderson pozitif ve negatif yükleri birbirinden ayırt etmek için, sis odasını, yüklerin eğri yollar izlemesine neden olan, bir manyetik alan içine yerleştirdi. Anderson, elektron benzeri izlerin pozitif yüklü parçacığa karşılık gelen yönde saptırıldığını belirtti.
Anderson’un keşfinden beri, pozitron çok sayıda deneyde gözlenmiştir. Yaygın bir pozitron kaynağı çift oluşumudur. Bu işlemde, yeterince yüksek enerjili bir gamma ışını fotonu bir çekirdekle etkileşir ve fotondan bir elektron pozitron çifti yaratılır. (Çekirdek momentumun korunumu ilkesini sağlaması gerekir.) Elektron-pozitron çiftinin toplam durgun enerjisi 2mec2= 1,02 MeV (burada me elektronun kütlesidir) olduğundan, fotonun elektron pozitron çifti yaratması için en az bu kadar enerjiye sahip olması gerekir. Yani gammasını şeklindeki elektromanyetik enerji, Einstein’ın meşhur ER= mc2 bağıntısına uygun olarak durgun enerjiye dönüşür. Gamma ışını fotonunun enerjisi elektron ve pozitronun durgun enerjisinden fazla ise, bu fazlalık iki parçacığın kinetik enerjisi olarak ortaya çıkar. Şekil 2 kurşun levhaya çarpan 300 MeV enerjili gamma ışınlarının meydana getirdiği elektron-pozitron çifti izlerini gösterir.
Başka enerji şekillerinden durgun enerji yaratılması genel bir işlemdir ve çift yaratılması dışındaki diğer durumlarda da meydana gelir.
Tersi durumlar da meydana gelebilir. Uygun koşullar altında, bir elektron ve bir pozitron, en az 1,02 MeV toplam enerjiye sahip iki gamma ışını fotonu meydana getirmek için birbirini yok edebilir:
e– + e+ —–> 2γ
Elektron-pozitron sisteminin başlangıç momentumu yaklaşık sıfır olduğundan, bu işlemde momentumun korunması için iki gamma ışının zıt yönlerde hareket etmesi gereklidir. Sitemin tüm enerjisi bir fotona aktarılmış olsaydı sistemin momentumu yüksek olacaktı, momentum korunmayacaktı. İki foton, elektron—pozitron sisteminin momentumunun yok edilmeden önceki momentumdan küçük veya ona eşit olmasının sonucu zıt yönlerde hareket edebilirler. Çok seyrek olarak bir proton ve bir anti proton birbirini yok ederek iki gamma ışını fotonu meydana getirir.
Hemen hemen, bilinen her temel parçacığın ayrı bir anti parçacığı vardır. Foton ve yüksüz piyon (π°) bunların dışındadır. 1950’lerde yüksek enerji hızlandırıcılarının inşasından sonra birçok başka parçacık keşfedildi. Emilio Serge (1905-1989) ve Owen Chamberlain (d. 1920) tarafından 1955 de keşfedilen anti proton ve bundan kısa bir süre sonra keşfedilen anti nötron bunlara dahildir.
Elektron-pozitron yok edilmesi, pozitron yayınlama tomografisi (PET) denilen tıbbi teşhis tekniğinde kullanılır. Hastaya pozitron yayınlayarak bozunan radyoaktif bir madde içeren glikoz çözeltisi enjekte edilir ve madde kan ile vücudun her tarafına taşınır. Glikoz çözeltisindeki çekirdeklerden birindeki bozunma olayı sürecinde yayınlanan bir pozitron ile çevrede bulunan dokudaki bir elektronun birbirini yok etmesi sonucunda zıt yönlerde giden iki gamma ışını fotonu yayınlanır. Foton kaynağı olan tedavi altındaki bölgede bulunan bir gamma detektörü, bir bilgisayar yardımıyla, glikoz biriken bölgelerin görüntüsünü verir. (Kanser tümörlerinde hızla özümsenen ve bu bölerde biriken glikoz, PET detektör sistemi için güçlü bir sinyal sağlar.) PET ekranındaki görüntüler beyinde Alzheimer hastalığından kaynaklanan büyük düzensizliği gösterebilir. Buna ek olarak, glikoz beynin aktif bölgelerinden daha hızlı özümsendiğinden, PET ekranı, o anda hastanın beyninin konuşma yetisi, müzik ve görme aktivitelerinin olduğu bölgeleri de gösterebilir.