Mülakat nedir? İster master düzeyinde, ister lisans düzeyinde, isterse de lise veya ortaokul düzeyinde eğitim sahibi olun, hiç değişmeyecek kural varsa eğer; aileden kalma veya girişimciliğiniz sayesinde oluşturduğunuz bir işiniz yoksa mülakat ortamını muhakkak tadacaksınız demektir. İster yaşınız 18 olsun isterse de 50, yine de tadacaksınız.
İnsan, varlığını devam ettirebilmesi için bir şeyler üretmek ve bunun ışığında da bir şeyleri tüketmek zorundadır. Bugün yaşamak için besin, besini alabilmek için ise para gereklidir. Ancak bu ikisi arasındaki en önemli zincir halkası, çalışmaktır. İnsanlar bir şekilde, istediği yada zorunda olduğu sektörle tanışmak durumunda kaldığında, o sektörle alakalı belli başlı kriterleri sağlayıp sağlayamadığı değerlendirilir . O içine girilen durumda da karşısında onu gözlemleyecek, soru soracak ve yetkinlik bazında ne denli doğru kriterleri taşıdığına karar verecek yetkili merci bulunacaktır.
Bir eleme sistemi olmalı ki, şirketin belirlemiş olduğu kişi sayısı dahilinde işe alım gerçekleştirilebilsin. Bu elemeler yalnızca bilgi veya birikim olarak değil, daha ince düşünmek gerekirse kıyafetinizle dahi bir sınavın içerisinde yer alırsınız. Ne demişlerdi? İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, fikirleriyle ağırlanır ve ahlakıyla uğurlanır. İşte ilk izlenim aslında bu kadar önemli. Belki de ”ya ne kadar önemli olabilir ki veya işimiz kıyafete kaldıysa…” gibi söylemlerde bulunabilirsiniz. Ancak işin gerçeği, hiç de bu söylemler gibi olmuyor maalesef.
Kesinlikle iş mülakatınızda günlük olarak tercih ettiğiniz tişörtlerden arınmalısınız. Çünkü amacınız farkınızı ortaya koymak olacak. Size sorulacak ilk soru kendinizi tanıtır mısınız olduğunda, lütfen arkadaşınızla konuşur gibi rahat-ciddiyetsiz kelimeler kullanmayın. Çünkü bir çok insan kaynakları yöneticisi bu duruma çok dikkat etmektedir. Düşünceleri ”daha hiç bir samimiyet olmadan bu denli rahat ve ciddiyetsiz konuşan bir kişi, muhakkak ki içerideki iş disiplinine ayak uyduramaz” olabilmektedir.
Kendinizi sakin ve emin bir şekilde ifade etmeden önce sırtınız dik ve elleriniz birbirini parmaklarla beraber kenetleyecek biçimde olmanızı tavsiye ederim. Çünkü bu duruş, sizin hem karşı tarafı dikkatle dinlediğinizi hem de kendinizden emin ve yalın oluşunuzu simgelemektedir.
Size ilerleyen dakikalarda bilgi-birikiminizle alakalı yani teknik konularda sorular gelecektir. Mutlaka tutarlı şekilde konuşmanız gerekmektedir. Çünkü öyle bir durumun içerisine sokuluyorsunuz ki, siz daha farkında olmadan aynı konu üzerinde birkaç dakika farkla, farklı iki cümle kullanıp ve aslında aynı mana taşıyan soruyu size yönelterek, sizin doğru söyleyip söylemediğinize karar verilmektedir.
Heyecan iyidir fakat gerektiği kadar ve gerektiği konularda olmak şartıyla… İnsan heyecan kelimesini ilk duymuş olduğunda akıllara yüksek oranda endişe, korku ve stres ölçekli heyecan gelmektedir. Fakat burada ki kastetmiş olduğum heyecan, aslında yeni bir iş ve hayallere açılan kapı gözüyle bakılan heyecan ise çok doğru bir hissiyattır.
Eğer ki siz bu iş heyecanınızı karşı tarafa yansıtabilirseniz, rakiplerinizden bir adım daha öne çıkacaksınız. Çünkü her işletme ve içerisinde bulunan çalışanlar, daima enerjik ve verilen iş karşısında her an hazır olan insan isterler.
Ezilmeyin! Ne iş olursa yaparımcılığı şuan okuduğunuz yazı karşısında bırakmanızı öneririm. Elbette ki hayatta daima istediğiniz iş yada departmanda çalışmayabilirsiniz. Ama kalkıp da iş planınız içerisinde yer almayan; kişilerin ”al şunu fotokopi çek” işleri gibi saçmaca işinizden kopuk durumların içerisine girmeyin.
Ya masada kazanacaksın, ya da masa da kazanacaksın. Çok manidar bir cümle değil mi? Evet kesinlikle öyle. Mülakatlarda sona doğru yaklaşıldıkça mevzu bahis paraya döner. Yani ömrünüzden vereceğiniz zaman karşılığında, ne kadar maaş alabileceğiniz konusu. Size bir şey söyleyeyim. Edindiğim tecrübe ve okuduğum yüzlerce makale, bilgi birikim sahibi insanlardan süzülen net kaymağı önünüze koyuyorum. İlk maaşınız neyse sonrasındaki artış da buna paralel olacaktır (İstisnalar kaideyi bozmaz). Yani işe kabul edildiniz diyelim. Maaşınız 2000x olsun. Sizden bir sene sonra işe başlayan iş arkadaşınız 2500x olsun ve o yıl size yüzde 20 zam yapıldığını varsayalım. ”Yüzde 20”. Çok ciddi bir artıştır. Evet yüzde 20’yi maaşınıza artış olarak baz aldığımızda 1 sene sonraki maaşınız 2400x yapmaktadır. Netice olarak 2500x maaş, sizden bir sene sonra başlayan iş arkadaşınız ve 1 sene çalışma neticesinde 2400x maaş alan siz. 2500x – 2400x =100x eksidesiniz demektir. Ama siz bir sene fazla o iş yerine emek verdiniz, tecrübe ettiniz. Sonuç? Masada kaybettiniz demektir. (Örneklendirme yaptığım kriter birer sene arayla mezun olmuş, iş tecrübesi olarak başlangıç seviyesi anlamında denk örneği kriter alarak açıkladım.)
Mülakat finaline gelindiğinde ise karşısında size sorular soran yönetici tarafından; teşekkürler geldiğiniz için, görüşmek dileğiyle gibi kelimeler duymadan kesinlikle yerinizden kalkmayın. Geldiğiniz ağırlıkta olup aynı şekilde o tutum ve davranışınızı koruyarak masadan güçlü şekilde ayrılın. Saygılarımla…