Merhaba arkadaşlar, belirli bir süreden sonra tekrar birlikteyiz. Bugün sizlere formül, denklem veyahut bir konu anlatmayacağım. Bugün sizlere Matematiğin ne ile beslendiğini anlatacağım. Bu ilimin, bu bilimin soyutsallığından ve “Matematik Ne işe Yarar” bahsedeceğim. Matematik bilimi o kadar ilginç bir bilimdir ki, bir mühendis gibi analitik düşünmeye ihtiyacınız vardır, bir mimar gibi hayal gücünüzün kuvvetli olması gerekir, bir doktor gibi bilgili ve bir hasta kadarda sabırlı olunması gerekir. Çünkü matematik tamamiyle soyut bir kavramdır.
Soyutsallığı ne kadar somutik bir kavrama indirgeyebilirsiniz ki? Bizler 2 doğal sayısının 1 doğal sayısından büyük olduğunu söyleriz , peki sizlere soru: Sayı diye birşey varmıdır? Varsa nedir? Hadi sayı var doğal sayı nedir? Tam sayı nedir? Kime göre tamdır? İnsanoğlu hem sayı diye birşey üretiyor birde bunun negatifi olduğunu söylüyor. Bu insanoğlu çok hayalperest …
Bu kavramlar Matematik literatüründe evrensel kabullerdir. Somutlaştırmaya atılan ve işe yararsızlığını düşündüren kavramlardır. Aslında her insanın matematiğinin farklı olması lazım, eğer böyle olsaydı bugüne kadar düşünülegelen birçok sorunun cevabı ortaya çıkardı. Hayal gücünde kısıtlamaya gidilen bu dünyada birçok şey soru olarak kalmaya devam etmektedir. 2 nin 1 den küçük olduğunu söyleyebilen bir matematikçi, 2 nin asallığından şüphe eden bir matematikçi matematiği anlamaya çalışan ve birazda anlamış olan amatörde olsa gerçek bir matematikçidir.
Matematikte asla ezber olmaz, 2 kere 2 nin 4 ettiği bizlere ilkokuldan itibaren çarpım tablosu denilen defterlerin arka kapak sayfasında bulunan “al sana bilgiyi veriyorum ezberle bunu ölene kadarda unutma” sistemidir. Şu anda cahili, fakiri, zengini, okuyanı 2 kere 2 nin 4 ettiğini bilir. Ama ezberden bilir. Neden olduğunu bilmez. Bunların işe yararcılığı aşikardır. Küçücük bir çarpım tablosu aslında bizlere büyük bir engeldir. Çünkü o tablo oldukça, insan daha ilerisine gitmeye hacet duymayacaktır. Herhangibir insanın karnının ağrıdığını düşünelim. Hap vari bir ilaç atar geçirir karnının ağrısını…
Peki o ilaç nasıl oluşmuştur? Bileşenleri nedir? Bileşenlerini oluşturan maddeler nasıl oluşmuştur? Ufakta olsa bir zararı varmıdır? Hangisini sorar insan? Hiçbirini. Karnını geçirdimi geçirdi, iş bitmiştir onun için.
Matematiği anlamak istiyorsan ilk önce onu hayal gücünle besleyeceksin, besledikçe uysallaşır, sözünü geçirebilirsin ona. Sonra seni sahiplenecektir. Senin Matematiğin olacaktır. Bugüne kadar teorem olarak geçen kavramlara bir bakın.. Ben sizlere birkaç örnek vereyim: “Euler Özdeşliği“, “Nash Dengesi” “Fermat asalları” “Mersenne Asalları” “Colin Maclaurin Serileri” “Poincare Varsayımları” ve daha birçoğu… Hepsinin kendi matematiği vardır hayalleriyle beslediği. Matematikten asla korkmayın, onu sevin ve hayallerinizle besleyin. Bu bilimi sevenlere tavsiyemdir. Bir gün, bu yazıyı sonuna kadar okuyup düşünen insanlarında kendi Matematiği olacağına inanıyorum. Okuduğunuz içi minnettarım. Sağlıcakla kalın…