Doğal gaz fiyatlarının artması ile birlikte bir çok ailenin soğuk kış günlerinde evini yeterince ısıtamadığı hepimizin malumu. Özellikle kontrol bende olsun, gerektiğinde çalıştırmayız tasarruf ederiz diye düşünen ailelerin sayısı da azımsanmayacak derecededir. Yeni yapılan evlerinde ne yazık ki çoğunda kombi sistemi yer alıyor. Tabi müteahhitlere sorduğumuzda talebin bu yönde olduğu belirtiyorlar.
Bina Yalıtımı
Hangi yöntem daha tasarruflu ve ne yapılmalı sorunun cevabını vermeden önce bina ısıtması ve yönetmelikleri hakkında bilgi verelim. İlk olarak yapılan işlemlerin başında binanın ısı yalıtımı gelmektedir. TS825 standardına göre yaşadığınız bölgenin iklim şartları, güneş alma durumu, rüzgar, yağmur miktarı, rakım vb. birçok parametreye bağlı olarak toplam enerji ihtiyacının belirlenmesi gereklidir. Binanın yıllık ısıtma enerjisi ihtiyacı TS 825 standardında belirtilen sınır değerden küçük olması durumunda herhangi bir yalıtım işlemine ihtiyaç duyulmaz. Ancak rutubetin çok fazla olduğu bölgelerde binanın yapı elemanları arasındaki yoğuşmanın bir yıl içinde nasıl seyir ettiğine bakılarak önleyici yalıtımlar yapılmalıdır.
Yeni binaların çoğu artık yalıtımlı olarak satılmaktadır. Ancak binanızı alırken TS825 standartına uygun olarak mı yalıtım yapılmış sormanızda fayda var. Isıtma konusunda en önemli husus bina yalıtımından geçmektedir. Bazı müteahhitler binamız yalıtımlı deseler de hesapta çıkan değere göre uygun kalınlıkta ve kalitede malzemeyi kullanmamış olabiliyorlar. Yeni bina alacakların mutlaka bu belgeyi görmelerini tavsiye ediyorum.
Eski binaların çoğunda ısı yalıtımı yer almasa da binada kalitesiz malzeme kullanımına bağlı olarak rutubet gözleniyor. Bu tür binalar ilaç adıyla bilinen rutubet yalıtımından geçirilmiştir. Farkındalığın artması ile birlikte eski binaların bir çoğu zaman içerisinde bina izolasyonu (mantolama) işlemini yaptırdı. Isı yalıtımı yapıyoruz diyen şirketlerin bir çoğu sadece bina dış ölçüsüne bakarak bütçenize göre teklifler sunması sizi huylandırmış olması gereklidir. Hatta bazıları malzeme kalınlığını sizin seçiminize bırakıp, olması gerekenden daha aza mantolama yapalım yeter ki olmuş olsun anlayışını bile benimsiyor!
Pratik bilgi olması açısından ısı kayıplarının en çok olduğu bölgeler dış ortam ile temasta olan dış betonarme (kiriş ve kolon), dış duvar, havalandırma kaçakları ve pencerelerdir. Evet, bir binada pencere sayısının çok fazla olması da ısının kaybedilmesine neden olmaktadır. PVC pencerelerin odacık sayısı, cam kalınlığı, sızdırmazlık durumu da dikkat etmeniz gereklidir. Yüksek katlı binaları alırken dikkat etmeniz gereken hususlardan birisidir. Müteahhitler yine bu konuda cimri davranabiliyorlar.
Isıtma Sistemlerinin Seçimi
Buraya kadar bir binanın yıllık ısıtma enerjisi ihtiyacından konuştuk. Her ne kadar yalıtım yapmış olsak da evimizin kış şartlarından ısıtılması gerekli olabiliyor. İster İzmir’de yaşayın ister Erzurum’da yalıtım yapmış olmanız sadece evinizdeki sıcaklığın korunması için değil, dışarıdaki sıcaklığında (yaz aylarında) içeri girmesini en aza indirmeyi de sağlar.
TS825 yönetmeliği ile hesaplanmış evinizin ısı kaybını ve yıllık ısıtma enerjisini hesapladık. Sıra ısıtma sistemlerinin tasarıma geldi. Yani radyatör seçimi ve odanın standartta olması gereken sıcaklığa göre radyatör dağılımı, petek sayısı vb. parametreleri ile kazanın seçilmesi. Bunun içinde belirlenmiş TS 2164 yönetmeliği bulunmaktadır.
Bu yönetmeliğe göre kalorifer sisteminizin döşenmiş olduğunu kabul ediyoruz. Yeni aldığınız binada eğer alt kattakiler fazla ısınıyor, çatı katındakiler ısınamıyor ise bilin ki yönetmelik uygulanmamıştır/yanlış uygulanmıştır. Eski binalarda ise döküm kaloriferler bulunuyordu. İlerleyen dönemlerde birçok bina sakini mevcut kaloriferlerini yeniledi. Hatta yenilerken daha çok evim ısınsın diyerek petek sayısını gereğinden fazla arttırdı. Tabi ki en başta yapılan hesapların dışına çıkılmış olduğundan binada dengesiz ısınma meydana geldi. Alt kattakiler fazla ısınırken üst kattakiler yine ısınamıyordu. Bir çoğu merkezi sisteme suç bulsa da problemin çözümü pompada gizliydi.
Buradan anlaşılacağı üzere ısı yalıtımınız çok iyi olmuş olsa bile kalorifer sistemindeki yanlışlar yine sizin daire içi sıcaklık kalitenizi etkiliyor. Normal şartlarda ev içindeki sıcaklığın 250C olması yeterlidir ve konfor açısından uygundur. 180C’nin altındaki sıcaklıkları ise soğuk olarak algılarız ve odanın ısınması gerektiğini düşünürüz. Kış aylarında fazla ısınmış evler camı açarak havalandırmaya yönelseler de sağlık açısından kötüdür.
Merkezi ısıtma mı kombi mi?
Buraya kadar yapılan hesapların hiç birisini bilmek zorunda değilsiniz. Hatta evinizde ısı yalıtımı ve doğru ısıtma tesisatı bile yapılmamış olabilir. Yukarıda bahsettiklerimiz tamamen ideal ısınma yöntemleri olup en fazla verimle (daha ucuza) ısınmanızı sağlar.
Binalarda enerji performansı yönetmeliğine göre;
- Yeni yapılacak binalarda; toplam kullanım alanının 1.000 m2’den büyük olması halinde merkezi ısıtma sistemi mecburdur.
- Merkezi ısıtma sistemi ile ısıtılan binalarda, sıcaklık kontrol ekipmanları ile ısı merkezinde iç ve/veya dış hava sıcaklığına bağlı kontrol ekipmanlarının kullanılması zorunludur. Yani kazanın sıcaklığı 1 kişinin ayarlamasına göre değil de dışarıdaki havanın sıcaklığına göre otomatik ayarlanır.
Özet ile merkezi sistemi kullananlar kombili sisteme göre faturalarında en az %30 azalma görecekler. Kombili sistemin en büyük dezavantajı demin bahsettiğimiz yalıtım konusundur. Binaların dış yalıtımı zorunlu olmasına karşın iç yalıtım ile alakalı herhangi bir zorunluluk yoktur. Bu sebeple siz evinizi ısıtmaya çalıştığınızda alt, üst veya yan komşularınızdan birisi kombisini çalıştırmıyor ise sizin ısınız bu dairelere doğru kayacaktır. Temel ısı kanunları gereği yüksek sıcaklık az olan ortama doğru yer değiştirir ve eşitlemeye çalışır. Buradan şunu anlamalısınız, evinizi ısıtırken aynı zamanda komşunuzu da bedavaya ısıtmış oluyorsunuz.
Merkezi ısıtmanın ise böyle bir problemi olmamakla birlikte ısı pay ölçer yöntemini kullanarak kombi ve merkezi ısıtmanın tüm iyi yönlerini birleştirmiş olabiliyorsunuz. Sistemin mantığı gayet basit: merkezi ısıtmadaki gibi herkese tek bir kazandan ısı sağlanıyor, belirli saatlerde dolaşım yapıyor ve minimum ölçüde sizin sayacınızdan geçiyor. Isı ihtiyacınız fazla olduğunda vanayı ona göre açıyorsunuz. Eğer uzun süreli evde bulunmayacaksanız vanayı kapayabilirsiniz ancak vana en az geçişin olacağı şekilde (örneğin %10) açık kalmaya devam edecektir. Böylece tüm daireler bir şekilde ısınacak, birbirlerine ısı geçişi olmayacak. Üstelik bu yöntemin bir güzel yanı da demin bahsettiğimiz bir katın donarken diğer katın aşırı ısınması problemine de güzel çözüm sağlıyor olmasıdır.
Çok katlı apartmanlarda kalıyorsanız mutlaka merkezi sistemde olmayı tercih edin!