Özet: Türkiye’nin ekonomik durumuna etki eden global finansal kriz, bulundurdukları idari ve kurumsal problemleri sebebiyle Türk ekonomik düzeninde ciddi bir yere sahip olan küçük ve orta büyüklükteki işletmelere de büyük oranda etki etmektedir.
Bu çalışmanın yapılma nedeni Türkiye’nin çeşitli illerinde bulunan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin pazarlama çabalarının global finansal krizden değişik biçimde etki alıp almadığına yönelik idarecilerin fikirlerini paylaşmaktır.
Çalışma sonuçları küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin pazarlama çalışmalarının çıktılarının global finansal krizle aynı oranda etkilendiğini kanıtlamaktır. Bununla beraber global finansal krize karşı küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin uygulamakta oldukları pazarlama çalışmaları da genellikle birbirlerinden fark gösterir. Ayrıca bu çalışmanın çıktıları orta ölçekli firmalara göre küçük çaplı firmaların küresel ekonomik krize karşı pazarlama çalışmalarını farklılaştırma konusunda daha toleranslı olduklarını ve daha çabuk karara vardıklarını anlatmaktadır. Orta büyüklükteki firmaların ise bu konuda “bekle ve gör politikası” nı takip ettikleri gözlemlenmektedir.
Abstract: Global financial crisis affecting Turkish economic condition, also affects small and medium sized enterprises those having an important place in Turkish economic order because of their management and organisational problems.
The purpose of this study is to share the ideas of managers who are managing those enterprises, focusing on the effects of global economic crisis over marketing studies.
The result of this study is to prove that affecting rate of marketing studies have a direct proportion with the global financial crisis. Besides that marketing studies differ from each other amongst those small and medium sized enterprises. Also this study shows that marketing strategy changes and decisions to be taken can be managed by small sized enterprises more easily than MSEs do. However middle sized enterprises follow the strategy “wait and see”.
Giriş
Memleketler arasında ürün, hizmet, enternasyonal anapara akımları ve teknolojik ilerlemenin hızlı bir biçimde çoğalmasını, serbest hale gelmesini ve bunların akabinde oluşan finansal ilerlemeyi anlatan globalleşme, dünyada ekonomik, finansal, siyasi, milli emniyet, çevre ile ilgili, içtimai, ekinsel birçok konuda dünya ülkelerinin ilişkide bulunduğu bir ağ biçiminde ifade edilir. Fakat birtakım açılardan pozitif etkilere sahip globalleşme birçok bakımdan da negatif yönler içermektedir. Negatif yanlarından en mühimi 2008 yılında meydana gelen ve 2018 yılına başlanmasına karşın güncel olarak etkileri süregelen ABD menşeili global ekonomik krizdir.
Kurumsal yönetim bakımından krizler, firmaların varlıklarını devam ettirmesini tehlikeye atan ve firmayı ilgilendiren menfaat topluluklarına büyük ölçüde etki eden bir haldir. Ekonomik krizler, ekonomide hammalzeme, mal ve hizmetlerin talebinde düşmenin oluşması olan bir daralma şeklinde kendini göstermektedir. Güncelliğini koruyan global finansal kriz de konut piyasası ve bununla ilgili finans piyasalarında meydana gelmesine karşılık, dünyanın her alanında ve özellikle reel piyasalarda daralma biçiminde meydana gelmiştir. Birçok ekonomiste göre 2008-2018 global ekonomik krizi, 1929 yılında yaşanılan kriz ile kıyasa tutulacak kadar büyük bir küçülmedir. Bu global ekonomik kriz, 1929 finansal krizinden sonra en uzun süren ve en etkili kriz olarak anılmaktadır. Bu krizin diğer krizlerden mühim bir farkı ise gelişmiş bir ekonomide meydana gelmesi ve öncelikle gelişmiş ekonomileri etkilemesidir. Fakat takip eden zamanda krizin küresel boyuta varmasıyla birçok gelişmekte olan ülke de bu krizden payını almıştır.
Çalışmanın amacı, global finansal kriz zamanlarında küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin pazarlama çabalarındaki farklılaşmalarının hangi biçimlerde olduğunu ispatlamaktır. Çalışmada öncelikle 2008 yılında başlayan küresel ekonomik krizinin meydana gelişi ve bu çalışmanın oluşturulduğu tarih itibarıyla global krizin Türkiye ekonomisine etkilerinden söz edilmekte, çalışmanın devamında ise ekonomik krizler ve küçük – orta büyüklükteki işletmelere ilişkin Türkiye’de yapılan çalışmalar incelenmektedir. Çalışmanın pratik bölümünde ise Türkiye bulunan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin pazarlama çalışmalarının global finansal krizden ne ölçüde etkilendiklerini ve küçük – orta büyüklükteki işletmelerin pazarlama çalışmalarında vardıkları farklılaşmalar hakkında katılımcıların fikirleri alınmaktadır. Sonuç bölümünde ise elde edilen veriler üzerinden tartışma yapılmakta ve küçük – orta büyüklükteki işletmelerin pazarlama amirleri için kriz zamanlarında tatbik edebilecekleri uygulamalara yönelik fikirler aktarılmaktadır.
Literatür özeti
Edip Doğan ve Yusuf Güngör 2017 yılında, güncel zamanda firmaların idari ve yapısal alanlarda yüz yüze gelebileceği bazı sorunları genel hatlarıyla ifade etmeye çalışmıştır. Sonuç olarak yazarlar, etkili ve işlevli bir idari ve kurumsal yapı meydana getirilirse eğer, firmaların diğer işlevlerinde de başarılı olmayı sağlayacağını ifade eder. Bunların oluşturulması ve firmaların global rekabet piyasasında yaşamlarını sürdürmeleri için ilk olarak orta seviye ve muhakkak üst seviye idarecilerin idari ve kurumsal alanda oluşma ihtimali olan problemlerin bilincinde olmaları ve bu konuların üstesinden gelinmesi ile ilgili bilgi ve birikim sahibi olma-ları gerekliliğini vurgulamışlardır. Bu sorunlar dile getirilirken idarecilerin izlemeleri gereken stratejilere detaylı bir şekilde değinilmemiş, reel örneklemeler üzerinden somut verilerle analiz yapılmamış ve pazarlama ya da diğer kısımların izlemesi gereken politikalar üzerinde durulmamıştır.
Osman Atay’ın 2013 yılında gerçekleştirdiği çalışmada, doğru illerinde Malatya ilindeki küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde idari ve yapısal problemler analiz edilmiştir. küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin eğitimi kalite üzerinde etkili olduğu için bu konuları açıklayan sorulara cevap aranmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak, KOBİ’ler sermayeleri kısıtlı, rekabette zayıf, ürün kaliteleri düşük, uzmanlaşmış yöneticilerden oluşan ve yönetimi babadan oğula geçen firmalar olarak tanımlanmıştır. KOBİ’lerin pazarlamada zayıf olmaları, bu fonksiyonun yüz yüze ilişkilerle yürütüldüğü vurgulanmakta olup, hammadde sorunları ve finansal sorunlar yüzünden krizlere ve istikrarsızlığa açık oldukları belirtilmiştir. Küçük ve orta ölçekli firmaların büyümesinin firmalar arasında evlilikler yapılmasıyla olabileceği savunulmuştur. Yöneticilerin ve personelin eğitim düzeyinin yükseltilmesi gerektiği, uzman ve rasyonel yöneticilerle çalışılmasının önemli olduğu ve performans sisteminin uygulanmasının verimliliği artırmanın tek yolu olacağı öngörülmüştür. Bu çalışmada da, çalışma alanı ve örnekleme çok sınırlı tutulmuş, KOBİ’lerin pazarlama stratejileri üzerinde detaylı beyin fırtınası yapılmamıştır.
Sinem Yıldırımalp’in 2014 tarihli çalışmasında, Gebze bölgesindeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin idari ve yapısal sorunları incelenmiş, bu işletmelerin sahiplerinin bu sorunlara yönelik sundukları çözüm önerileri mülakat yöntemiyle incelenmiştir. Sonuç olarak, sorunların öncelikle finansal, lojistik ve pazarlamadan kaynaklandığı vurgulanarak, bunların ötesinde iletişim ve eğitim eksikliğine de dikkat çekilmiş, sosyal ve kültürel alandaki eksiklikler göz önüne serilmiştir. Finansal sorunlar, bilgi eksikliği, kaynak sıkıntısı, bürokratik yoğunluk ve hukuk bilgisi yetersizliğine bağlanmıştır. KOBİ’lerin sorunlarının hepsinin birbiriyle bağlantılı olduğu bu çalışma ile ortaya çıkmış ve sorunların temelinde iletişim eksikliği olduğu kanısına varılmıştır. Çalışmanın dezavantajı örnekleme söz konusu alan için yeterli olsa da çalışma alanının Gebze ile kısıtlı kalmasıdır.
Hicran Özgüner Kılıç, Ali Çağlar Çakmak ve Yahya Fidan’ın 2016 tarihli araştırmasında, Karabük kentindeki küçük ve orta ölçekli firmaların yönetsel ve pazarlama problemleri firma sahipleri/idarecileri gözüyle incelenmiş ve birtakım sonuçlara varılmıştır. Sonuç olarak Karabük’teki firmaların da KOBİ’lerin genel sıkıntılarını taşıdıkları gözlemlenmiş olup, en büyük problemin pazarlama ve finansman bölümünde yaşandığı vurgulanmıştır. Pazarlama fonksiyonu incelenirken, bu fonksiyona ilişkin sorunların sadece Karabük’e has bir özellik olmadığının altı çizilmiş, eğitime ve araştırmaya önem verilerek firmaların bu problemleri aşabileceği kanısına varılmıştır. Bunların yanında firmaların %10 oranında ihracat faaliyetlerinde bulundukları tespit edilmiş, ihracat konusunda bilgi, bilinç ve desteklenme eksikliği gözlemlenmiştir. Çalışmanın eksik yönü KOBİ’lerde yaşanan sorunların global ekonomik krizle bağıntısının kurulmamış olmasıdır.
Özge Demiral’ın 2017 tarihli çalışmasında ise, disiplinler arası bir yaklaşımda, içtimai, politik ve finansal globalizm süreçleriyle yapılanan global temin zincirleriyle birlikte gelen yönetim ve organizasyon sorunları üzerine yapılan çalışmalar incelenmiştir. Sonuç olarak, globalleşme ve global temin zincirleriyle (GTZ) birlikte gelen, idari ve yapısal problemlere çareler arayan firmaların, ‘sınırsız’ ve yönetimlerinin ‘esnek’ olması gerektiği kanısına varılmıştır. Bunların yanında firmaların nasıl sınırsız olacakları ve esnek yönetim anlayışının nasıl şekilleneceğini, global tedarik zincirlerinin faaliyet gösterdiği başarılı ülke özelliklerini ve en iyi işletmecilik pratiklerini içeren bu çalışmada ulaşılan teorik çıkarımlar ve diğer çalışmaların sonuçlarının sentezi olan siyasal tahavvül tavsiyeleri özetlenmiştir. Çalışmada eksik kalan yön ise, yapılan bütün bu incelemelerin küresel ekonomik kriz açısından artılarının ve eksilerinin değerlendirilmesinin yapılmaması olmuştur.
Erkan Emecen ve Hüseyin Çiçek’in 2016 tarihli makalesinde, Burdur kentindeki işletmelerin idari ve yapısal problemleriyle ilgili; yönetim, organizasyon, planlama, karar alma, insan kaynakları, eğitim ve yetki devri vb. 7 ana problem işlenmiştir. Çalışmanın sonucunda, KOBİ’lerde aile içi ilişkiler ile firmaya ait işlerin birbirine karıştırıldığı, yöneticilerin genellikle uzmanlık seviyesine ulaşmamış aile için bireylerden oluştuğu, deneyimlere ve firma sahibinin düşüncelerine göre kararların alındığı, kısa ve orta vadeli planlamaların yapıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca, yönetim sorununun, profesyonel yöneticilerle çalışmakla çözülebileceği, eğitim probleminin dışardan alınacak uzmanlık hizmeti ile eğitim planlarının oluşturulup, bu eğitimlerin kurum içi ya da dışından uzman ve yetkin kişiler tarafından verilmesi ile sona erebileceği, insan kaynakları sorununun çözümü için de IK birimi oluşturup, bu birime uzman kişiler istihdam edilerek, istihdam ve personel gelişiminin bu kişiler tarafından gerçekleştirilmesi sağlanması, yetki devri ve karar alma probleminin ise yetkilerin alt çalışanlara paylaştırılarak ve iş sahibine vekil ya da vekiller atanarak karar alma sürecinde bütün yöneticilerin fikirleri alınmaya başlanması ile çözülebileceği belirtilerek, bütün bu sorunlara karşı tavsiyelerde bulunulmuştur. Çalışmada pazarlama birimine yönelik sorunlara değinilseydi, KOBİ’ler finansal açıdan değerlendirilseydi ve Türkiye’yi kapsayan bir araştırmanın sonuçları paylaşılsaydı daha kapsamlı bir çalışma olabilirdi.
Abdülkadir Bilen ve Hasan Solmaz’ın 2014 tarihli çalışmasında, Diyarbakır ilinde çalışmalar yapan küçük ve orta ölçekli firmaların yaşadıkları problemler incelenmiş ve bu problemlere yönelik çözüm tavsiyelerinde bulunulmuştur. Sonuç olarak mülakat yapılan bu işletmelerin, mikro ve/veya küçük boyutlu aile firmaları olduğu, yeterince kurumsallaşamadıkları, özellikle finansal ve nitelikli insan kaynağı sorunu yaşadıkları tespit edilmiştir. Finansal sorunlar için modern tekniklerin kullanılması tavsiyesi, nitelikli insan kaynağı tedariği için üniversitelerde sanayiinin ihtiyacına yönelik programlar açılması gerektiği ve kurumsallaşamama problemi için sivil toplum kuruluşlarının desteğinde danışmanlık ve liderlik faaliyetlerinin yürütülmesinin önem arz ettiği vurgulanmıştır. Çalışma, Türkiye’nin genelini kapsayıcı bir araştırma olmaması sebebiyle KOBİ’lerin farklı yönetim anlayışlarına hakim olamamıştır. Finansman problemi önemlidir ancak güçlü bir pazarlama kadrosunun KOBİ’lerin hızlıca yükselmesine ve gelişmesine katkısı çok büyüktür, çalışmada bunun da vurgulanması gerekirdi.
Teori
Tablo A’de görülebileceği üzere KOBİ’lerin yaklaşık yarısı pazarlama bütçesinde azaltma yapmış veya yapmayı planlamaktadır. Ancak pazarlama bütçesinde artırma yapılmış olması ve artırma yapılmasının beklenmesi hususunda firma boyutuna göre farklılık bulunmaktadır. Bu sonuç, küçük firmaların diğer firmalara göre daha esnek oldukları ve belirsizlik durumunda daha hızlı karar verebildiklerini kanıtlar.
Tablo B’de mal fiyatlarının düşürülmesi değişkenin küçük ve orta boyutlu firmalar arasında anlamlı bir değişime rastlanmamıştır. Bu sonuç, mal bedellerinin düşürülmesi hususunda hem küçük hem de orta büyüklükteki firmaların aynı yönde davrandıklarını göstermektedir.
Tablo C’de çıktılara göre, küçük ve orta ölçekli işletmelerin pazarlama performansı olarak tanımlanan değişkenlerin global finansal krizden müteessir olma seviyesinin firma boyutuna göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir. Sonuç olarak, küresel ekonomik kriz KOBİ’leri aynı şekilde negatif etkilemiştir.
Metod
Çalışmanın amacı, global finansal krizin Türkiye ekonomisinin temeli olan küçük ve orta ölçekteki firmalarda pazarlama idarecilerinin verdikleri kararlara ve bu kararların pazarlama pratiklerine ne ölçüde aktarıldığını tespit etmek ve bu karar ve pratiklerdeki varyasyonların ne olduğunu Türkiye kapsamında ortaya koymaktır.
Araştırma örneklemesinde Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli firmaların Kobinet sitesinden ulaşılmış, internet tabanlı anketlerden faydalanılmış ve 650 adet firma üzerinden gerçekleştirilmiştir. Global kriz zamanlarında küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin pazarlama faaliyetleri ve bu pazarlama faaliyetlerinin sonuçları işletmelerin boyutlarına göre değişkenlik gösterip göstermediği sorgulanmıştır. Ayrıca ulaşılabilirliği kolay olan işletmelerden global kriz esnasında ne tür önlemler aldıklarına ilişkin veriler toplanmış, genellikle bu firmaların el işçiliğini azaltma ve ihracatı arttırmaya yönelik tedbirler aldıklarına rastlanmıştır.
Sonuç
Sonuç olarak 2008-2018 krizinden küçük ve orta ölçekli firmalar aynı ölçüde ve negatif bir şekilde etkilenmiştir. Bu etkilenme en şiddetli pazarlama faaliyetleri üzerinde oluşmuştur. Araştırma’da eksik kalan yön, idari ve yapısal sorunları öncelikli olarak taşıyan lojistik, insan kaynakları ve finans departmanlarını incelemeye dahil etmemek olmuştur. KOBİ’lerin kriz dönemlerindeki durumları bu açılardan da incelenirse daha kapsamlı bir sonuç elde edilecek ve sonuçlara yönelik çözümler daha verimli olacaktır.
Bibliyografya
- Edip Doğan, “ GÜNÜMÜZ YÖNETİM VE ORGANİZASYON SORUNLARINA GENEL BİR BAKIŞ”, Adıyaman Üniversitesi, Kâhta MYO , (Aralık/2017)
- Osman Atay, “ GÜNÜMÜZ TÜRKİYESİNDE “KOBİLERİN YÖNETİM VE ORGANİZASYONU, SORUNLARI VE MALATYA KOBİLERİNDE” BİR UYGULAMA”, İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, (Haziran/2013)
- Sinem Yıldırımalp, 2014, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Y.2014, C.19, S.3, s.229-251.
- Hicran Özgüner Kılıç, Yrd. Doç. Dr, Ali Çağlar Irmak, Doç. Dr., Yahya Fidan, Prof. Dr.“ KOBİ’LERDE YÖNETİM VE PAZARLAMA SORUNLARI: KARABÜK ÖRNEĞİ”, (Ocak/2016)
- Özge Demiral, 2017, Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 26, Sayı 1, 2017, Sayfa 313-326
- Erkan Emecen, Hüseyin Çiçek (Yrd.Doç.Dr.), “Kobi’lerin Yönetim ve Organizasyon Sorunları: Burdur İli İmalat Sektöründeki İşletmeler Üzerinde Bir Araştırma”, Uluslararası Alanya İşletme Fakültesi Dergisi, Yıl:2016, C:8, S:1, s.141-158.
- Abdülkadir Bilen (Doç.Dr), Hasan Solmaz (Kosgeb Uzm.), “Kobi’lerin Karşılaştıkları Yapısal Sorunlar ve Çözüm Önerileri (Diyarbakır Örneği)”, Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi C:4 S:7 Güz 2014 (60-79).