Bu yazımda belki de bir çok insanın henüz duymadığı karbon mühendisliği hakkında bilgi vermek istiyorum. Karbon mühendisliği yeni gelişen bir mühendislik dalı olmakla birlikte, atmosferdeki karbondioksit gazını azaltmayı hedefleyen, karbon salınımını kontrol altına almaya çalışan, düşük karbonlu yakıt araştırması yapan, doğrudan karbon yakalama ve karbonun yakıta dönüştürülerek ticarileşmesini amaçlayan bir mühendislik dalıdır. Bildiğiniz üzere atmosferdeki karbondioksit ve metan oranlarındaki artış dünya yüzeyinin sıcaklığını yükseltmektedir ve kutuplara yakın buzların erimesine yol açmaktadır. Buzlar eridikçe yerlerini kara veya sular almaktadır. Kara ve suların buza oranla daha az yansıtıcı olması güneş ışınımı emilimini arttırmakta ve dolayısıyla buzullarda daha fazla erimeye yol açmaktadır. Tam bu noktada önlemlerin, uygulamaların, reklamların yerini karbon mühendisliği almaktadır. Nedeni ise mühendisler karbonu atmosferden çekebilmeyi, enerji kaynağı olarak kullanabilmeyi amaçlıyor.
Karbon Mühendisliği
Karbon Mühendisliğine yatırımlar son yıllarda artmıştır ve Kanada’da bağımsız bir şirkette (Carbon Engineering) kurulmuştur. 2009 yılında kurulan bağımsız Karbon Mühendislik şirketi milyoner Bill Gates ve Murray Edwards dahil olmak üzere bir çok özel yatırımcı tarafından finanse edilmektedir. Bu şirket Karbon salınımını azaltmak ve dönüşümünü sağlamak amacıyla bir çok araç geliştirmiştir. Aşağıdaki resimde karbon miktarını azaltmak amacıyla kullanılan etkin bir filtre sistemi görülmektedir. Atmosferdeki konsantrasyon çok yüksek olduğu için kolay karbondioksit yayan binalardan doğrudan karbon emilimi yapmak ayrıca gereklidir. Araçlar durağan olmadıkları için bu sistemler ulaşım araçlarından ziyade statik sistemler için uygundur.
Karbondioksit ayrım membranı sayesinde, karbondioksit ayrılır ve ardından bir sıvı karışımı ile hapsedilir. Karbon Mühendislerinin çalışmalarına göre karbondioksit saf karbona dönüştürülecek, karbon ayrıştırmak için gerekli enerji güneş enerjisinden, rüzgar enerjisinden, nükleer enerjiden, doğal gazlardan ya da karbonu kullanabilen yenilenebilir bir enerji ile sağlanacak. Yani Karbondioksiti atmosfere salmadan hem ayrıştıracağız hem de yenilenebilir enerji girdisi olarak kullanacağız. Gayet mantıklı değil mi?
İzole edilmiş karbondioksit, suyun elektrolizi ile elde edilen hidrojenle tepkime vermesi içindir. Karbondioksit ve hidrojen kullanılarak hidrokarbon üretilebilen yeni teknolojiler kullanılabilmesi amaçlanmaktadır. Atmosfere salınan Karbondioksit bu sistem sayesinde emilir, karbona dönüştürülür, karbon hidrojen ile beraber Hidrokarbon hatta jet yakıtı elde edilmek amacıyla kullanılır, Hidrokarbonlar da bildiğiniz gibi Doğal gaz dediğimiz yakıt türüdür. Temel amaç budur.
Ağaçlar daha “yeşil” bir çözüm gibi görünebilir ama bu süreç 1000 kat daha az alan gerektirir ve sistemin güzelliği ağaçların nerede, nasıl, ne sürede büyümesi gerektiğini düşünmek yerine, sistemin basitçe nereye yerleştirilebileceğini düşünmektir. Bu sistemin yerleştirebileceğimiz alanlar bitkilerin az olduğu(çünkü karbondioksit’i fotosentez yapmak için kullanırlar), etrafta hidrojen sağlamak amacıyla suyun bulunduğu yerler olmalıdır. Eğer bu sistemi çölde kuracaksak havadan ve topraktan su çekmek için ekstra sistemler gerekmektedir.
Karbon Mühendisliği İlgili Video