Sahip olduğumuz mucize organ, beyin! Her şey beyinde başlar ve hayatımızın tümünü şekillendiren beyindir aslında. Beynimiz sayesinde yeni şeyler öğrenip, bunları sorgulayarak karşılığında bazı kararlar alırız. Karakterimiz, hayata bakışımız ve diğer tüm alışkanlıklarımızın kaynağı elbette beyindir. Başarılı, mutlu, huzurlu bir hayat beyinden gelir. Bunun için de beynimizi nasıl çalıştırmamız gerektiğini öğrenip beyin fonksiyonlarımızı doğru kullanarak daha başarılı bireyler olabiliriz. Biz beynimizi daha doğru kullandığımız taktirde gelişip yeni bir değişim içerisine gireriz. Bununla birlikte kendimizi geliştirdikçe dünya daha iyi, daha güzel bir yer haline gelecektir.
Beynin yapısına daha detaylı değinecek olursak: Beyin tamamıyla kişiye özgüdür ve anne karnındayken oluşan ilk organımızdır. Şekil olarak cevize, büyüklük olarak da greyfurta benzetilen beynin kıvrımlı dış kabuğuna korteks denir. Beyin bilimcilere göre, beynin %75-80’i suyla kaplıdır. Kalan kısmını da yağ ve proteinler oluşturmaktadır. Hep söylenir aslında beyin bedava diye. Evet beyin bedavadır ama vücudumuz için de en masraflı organımızdır aslında. Harcadığımız enerjinin %20’sini beyin tüketmektedir. Bu nedenle çok düşünmek harcadığımız kaloriyi de artırmaktadır. Beynimiz gün içerisinde çalışırken en çok glikoz ve oksijen tüketmektedir. O yüzden glikoz beyin dostudur. Ancak beynimizin ihtiyaç duyduğu bu glikozun kaynağı marketlerde satılan şekerlemeler ve çikolatalar değil, meyvelerden elde edilen glikozdur.
Beyin hakkında en çok merak edilen konulardan biri de: Kafası daha büyük olan daha akıllı mı olur? sorusudur. Çok eski tarihlerden beri beyin hakkında sorulan bu gibi soruların cevapları araştırılmaya çalışılmıştır. Ve çoğumuzun bildiği üzere önemli olan fiziksel büyüklük değil içindekilerdir. Yani aklın kaynağı beyin hücreleri arasındaki bağlantılardır. Bu bağlantıların gelişmişliği bizi daha akıllı ve üretken bir insan haline getirmektedir.
Beynimizin bu sıra dışı ve gizemli sırları birçok bilim insanı için merak konusu olmuştur. Bunlardan biri de İtalya’da bir laboratuarda çalışmalarını sürdüren Camillo Golgi’dir. Golgi’nin en çok merak ettiği şey beyin neyden yapılmıştır? Bir gün kendi küçük laboratuarında yaptığı bir deney sırasında beyin parçasını tesadüfen içinde gümüş nitrat solüsyonu bulunan bir kaba koydu. Ve sonra da onu orada unuttu.
Günler sonra o beyin parçasını alıp tekrar incelemeye başladığında beyin parçasında bazı değişimlerin olduğunu gözlemledi. İlgisini çeken bu değişimleri daha derinden araştırmak için mikroskop altında inceledi ve bazı ağsı yapılara rastladı. Golgi’nin daha önce göremediği bu yapılar beynin temel öğesi olan nöronlardır. O gün tesadüfi olarak keşfettiği nöronların işleyişine bakacak olursak nöronların çalışma prensibi tek başına değil, gruplar halindedir. Beynimizin gerçekleştirdiği tüm aktiviteler bu nöronlar sayesinde ekip halinde yapılır. Kafamızın içindeki bu 100 milyardan fazla nöron küçük bir alanda tüm yaşantımızı kontrol edebiliyor.
Bu kadarını başka ne yapabilir ki! Son olarak işadamı İshak Alaton’un bir sözünü sizinle paylaşmak istiyorum. “Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler insanları konuşur.” Her günümüzün yepyeni fikirleri konuştuğumuz bir gün olması dileğiyle…
Beyin ve öğrenme ile ilgili izleyebileceğiniz kısa bir film: