Yapı sektörü son dönemlerin en çok gelişme gösteren iş kolu olmayı başarmıştır. Yıllar geçtikçe insan nüfusunun artması ve yabancı yatırımcıların ülkemize rağbet göstermesiyle beraber bu iş kolu dahada önem kazanmış durumdadır.
Gelişen bu sektörün peki ne tür avantajları ve dezavantajları vardır? Evet bu soruya verilebilecek en olumlu cevap insanların ev sahibi olması için çok fazla yapı yapılmakta ve ev sahibi olmak için çok fazla politika geliştirilmektedir. Dezavantajları olarak da yeşil alanların tahrip edilmesi ve çok geniş alanlara yayılan bu sektörünün insanların yaşam alanlarını kısıtlayıp beton yığınlarıyla karşılaşmalarını da neden olmaktadır.
Son dönemlerde gelişen birçok yapı politikası ve imar kanunları aslında bunun önüne geçebilecek caydırıcı ve insanların daha yeşil daha sosyal ortamlarda ev sahibi olmasına yardımcı olabilecek yasalar çıkarmakta ve zorunluluğu önemli kılmaktadır. Peki, bu yasalar ve yapı işlemleri ne tür araştırma ve yasalar doğrultunda hayata geçirilmektedir.
İnşaat Yapmadan Önce Alınacak İzinler Nelerdir
Yapıya başlamadan önce o yapının nerede yapılacağı incelenmekte ve bu incelemeler doğrultusunda yapılacak yerin imar kanununa uygun mimari projeler çizildikten sonra belediye, bayındırlık veya ilgili kurumlara sunulmaktadır. Yapının büyüklüğüne göre izin çeşitleri ve inceleme kurumları değişmektedir ve bu farklı kurumların hepsinden izin alındıktan sonra ruhsat alınmaktadır ve resmi kurumlar tarafından gerekli izin ruhsatın doldurulması ile yapının kazısına ve yapımına başlanılmaktadır ve yapı denetimi sürekli inceleme altında tutulmaktadır.
Yapılan yapıların insanların yaşam standartlarına uygun yapılması bu devlet ve özel kurumların asli görevidir ve bu görevlerini başarı ile yerine getirmeleri gerekmektedir verilen bütün izinler kanunlara uygun ve nizami bir halde ilerlemesi gerekmektedir. Olası bir yasa ihlali insanların hayatlarına ve doğanın katledilmesine mal olabilecek derecede önemli bir hal almaktadır.