Telefonlarımızda çektiğimiz fotoğraflarımızdan güzel olanları genellikle kaydetmek isteriz. Bilgisayar ortamında kayıt ettiğimiz bu fotoğraflar, harici bellek adını verdiğimiz elektronik depolama birimlerinde, birler ve sıfırlar olarak kayıt edilirler. Peki bundan yaklaşık 100 yıl önce veri depolaması nasıl yapılıyordu? 20. yüzyılın başlarında bilgisayarların yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı zamanlar veri depolaması, IBM’in geliştirdiği, üzerine delikler açılan karton kartlar tarafından yapılmaktaydı.
Genellikle seksen sütun ve on adet satırdan oluşan bu delikli kartlar sadece 70 bytelık bir veri depolayabilmekteydiler. Çektiğimiz o fotoğraflardan birini delikli kartlar aracılığı ile depolamak mümkün olsaydı, ortalama 731 adet delikli karta ihtiyacımız açığa çıkardı.
Delikli Kartlar Nasıl Çalışır
Günümüzde bilgisayarlarımızda saklamak istediğimiz verilerimizi, klavye veya flash bellek gibi donanımlar aracılığı ile input etmemiz gerekir. 20. yüzyılda bilgisayara, yazılan program veya aktarılmak istenen veriler ise ilk önce delikli kartlara daha sonra da bilgisayarlara input edilirdi. Aktarılmak istenen veri daktiloya benzer bir klavye yapısına sahip kart deliciler ile delikli kartlara aktarılırdı. 500 e yakın kart yuvası bulunan bu kart deliciler, klavyede basılan tuşa karşılık gelen, kartın üzerindeki nümerik verileri deliyordu.
Makinelerde yapılan işlemlerin geri alınamamasından ötürü kartları delerken yazılan yanlış bir bilgi, yani açılan yanlış bir delik, o kartın tekrardan yazılmasını gerektiriyordu. Şuan için aklımızda, elektronik bir devreye sahip olmayan ve sadece delinerek oluşturulan bu kartlardan bilgisayar, nasıl içindeki veriyi alabiliyordu diye bir soru oluşmuş olabilir. Bu sırada devreye kart okuyucular giriyordu tabi, bu kart okuyucular günümüzde kullandığımız optik okuyucular gibi teknolojik ve elektronik değildi.
Tamamen elektromekanik bir sisteme sahip olan kart okuyucuları, kendilerine yerleştirilen kartların üzerindeki delikleri algılayarak, deliklere karşılık gelen verileri birleştirip bilgisayara aktarırlardı.
Bütün bu işlemler yapıldıktan sonra delikli kartlar daha sonra da kullanılmak üzere depolarda istiflenir ve lazım olduğunda tekrar kullanıma çıkartılıp, kart okuyucuları tarafından bilgisayarlara verileri aktarırlardı. Delikli kartlar yalnızca 70 bytelık bir veri depolayabildikleri için, o zamanlar odalar dolusu delikli kartlar istenilirdi. Günümüzde bizlere ne mutlu ki binlerce gigabayt lık verileri çok küçük boyutlarda taşımaktayız ve hatta ilerleyen zamanlarda bu boyut binlerce terabayt ulaşacaktır.