Bu yazımda size, aslında birbirine çok yakın özellikleri olmasına rağmen uçaklardan farklı olan bir araç olan helikopterleri anlatmaya çalışacağım. Bilindiği üzere ortalama bir helikopter görünüşte, gövde üstünde yer alan ana pervane ve arka kuyruk bölümünde yer alan küçük bir pervaneden meydana gelmektedir.
Helikopterler dikey olarak kalkış ve iniş yapabilen, ayrıca havada sabit olarak durabilen pervaneli bir mekanizmadır. İlk olarak 1907 yılında Fransız Paul Cornu tarafından uçurulmuştur. Helikopter ve uçakların uçma prensipleri aslında aynıdır. Uçaklarda tutunma kuvveti elde edebilmek için uçak, hava içinde hareket ettirilir. Ancak kanat, uçağa sabit bir şekilde dizayn edilmişken, helikopterlerde kanat sabit değil, döner vaziyettedir. Yani helikopterlerde taşıma kuvvetini elde edebilmek için döner kanat yani pervane kullanılır.
Helikopterler uçaklardan farklı olarak herhangi bir piste gereksinim duymazlar. Oldukları yerden rahatlıkla belli bir kanat hızına eriştiğinde kalkışa geçebilir. Helikopterin motoru, pervaneleri döndürülmesi için gereken gücü sağlar. Pervaneler hava içinde hareket ettikçe üst yüzeylerinde alçak basınç, alt yüzeylerinde ise yüksek basınç meydana gelir. Bu basınç farkı taşıma kuvvetini meydana getirir.
Helikopterlerin kanat yapısı, oldukça uçakların kanat yapısına benzemektedir. Ama arada küçük bir mühendislik farkı vardır. Helikopter kanatları yüksek hızlara çıkmak zorunda olduklarından, daha az sürtünmeye maruz kalması gerektiği için kanat yapıları daha ince şekilde dizayn edilmektedir.
Resimde gördüğümüz bu yüksek basınç-alçak basınç olayının temelinde, aslında Bernoulli Prensibi yatmaktadır. Bernoulli’ye göre akışkanlar bir cismi aşarken, cismin her bölümünün başından sonuna aynı sürede ulaşırlar. Yani kanat profilimize bakacak olursak üst bölümde gidilen yol, alt bölümdeki yola göre daha uzundur. Bu nedenle üst kısımda hız daha yüksek olacaktır. Bu bilgiler ışığında Bernoulli Prensibi’ne göre üst bölümde hız yüksek olacağından basınç düşük, alt bölümde ise hız düşük olacağından basınç yüksek bir hal alacak ve helikopterimiz yükselme işlemine başlayabilecektir. Ama helikopter ağırlığı pervanede oluşan taşıma kuvvetine dolayısıyla aerodinamik kuvvete eşit olduğu zaman helikopter havada asılı kalabilecektir.
Mekanizmada derine ineceksek pervane kollarına pal denir. Paller açılı olarak konumlandırılmıştır ve uçak kanadının bir benzeri şeklindedir. Helikopter kanadı iki palden oluşur. Bunlar birbirine zıt yönde eğimli olarak konumlandırılmıştır. Kalkışta pilot, palleri zıt yönde ve maksimum açıyla eğer. Bu sayede yere en yüksek hava basıncı uygulanmış olur. Motor devri arttıkça helikopter de havalanmaya başlar.
Helikopterlerde yer alan rotor sayesinde pervaneler döner ve buna karşı olarak gövde bu yöne ters bir şekilde dönmeyi ister. Ancak bunu engellemek için arka bölüme, ana motorun 6’da 1’i büyüklüğünde pervane eklenmiştir ve bu pervane, ana motordan 6 kat daha hızlı dönerek helikopterin dengesini sağlamaktadır.
Helikopter ilk olarak bu denge aşamasını geçtikten sonra kokpit bölümünde pilotun kontrol edebileceği şekilde yerleştirilmiş kontrol mekanizmalarına sıra gelmiştir. Pilot ilk olarak pedallara basarak helikopterin sağa veya sola dönmesini sağlar. Kolektif ile de ana pervanenin açısını ve kalkış miktarı kontrol edilir. Hızı azaltır ve arttırır.Yan düğme olarak bilinen ve diğer adı çubuk olan ise ana rotorun açısını farklı biçimlerde ayarlayarak helikopterin havada ileri, geri, sağa veya sola gidebilmesine olanak tanır. Kontrolü en zor olan da aslında bu yan düğme denilen şeydir.
Günümüzde birçok amaç için kullanılan helikopterler bulunmaktadır. Yük taşımalarda, askeri birliklerde, yangın söndürme gibi görevde yer almaktadırlar.