Hiç düşündünüz mü dinozorları? İster miydiniz onları görmek? Günümüzde dikkat etmediğimiz onca şey var ki… Örneğin tavuk, ne kadar incelediniz onu? Ne kadar dikkatli baktınız ona? Peki aslında dikkatinizi çekmeyen bu canlının aslında bir dinozor olduğunu söylesem, o zaman ne derdiniz?
T-rex ile aynı dönemde yaşayan yeni bir dinozor türü ortaya çıkarıldı. Fosilleri üzerindeki analizler tamamlanan ve görünümüyle dev bir tavuğu andıran Anzu wyliei, ‘cehennemden gelen tavuk’ lakabını aldı. (AL JAZEERA TÜRK 24 MART)
Dinozorlar 150 milyon yıl önce yaşamış, sürüngen grubuna koyulan canlılardır. Döneminin en güçlü hayvanı olduğundan rahatça yaşayabilen canlıydılar. Ölümleri ile ilgili birçok teori ortaya atılsa da hala tam olarak bilemiyoruz. Soyları tükendiğini sanmıştık, 21. yy’ın buluşu olan “tüy”e sahip dinozorları bulana kadar. Yapılan araştırmalarla dinozorların “sürüngenlerden kuşlara” geçiş formu olduğunu gördük.
Dinozorlar Kuşlara Nasıl Evrildi
Dünya’nın var olmasından beri omurgalılar şubesinde ilk evrilen balık olmuştur. Daha sonra iki yaşamlılar (amphibia grubu) (kurbağa, kaplumabağa vs.) evrilmiştir. Bu gruptan sonra ise sürüngenler Dünya’ya gelmişlerdir. Dönemlerinin kralı olmuşlardır hatta.
Dönemlerinin kralı olmasını sağlayan canlılar ise dinozorlardır. Boyları büyük ve döneminin en güçlü canlısıydılar. Elbette ki hayatta kalmalarının tek sebebi bunlar değildi. Sürüngenlerin aksine vücutlarını korumak ve kuru tutmak için tüy oluşmaya başladı. Bu tüy oluşumu bulunduğu ortamda yaşama şansını arttırdı ve gelecek kuşaklara bunu aktarmaya başladı. Dinozorlar diğer canlı türlerine karşı daha hızlı bir şekilde evrildi ve bu hıza ayak uyduramayan diğer dinozorların yavaş yavaş nesli tükenmeye başladı. Tüylü dinozorlar ise ortamda kaldıkları için devamlı küçülmeye devam ettiler. Bu şekide bilinen ilk kuş ortaya çıktı “ARCHAEOPTERYX”.
Kısalmak Dinozorlara Nasıl Fayda Sağladı?
Dinozorların boylarının kısalması onlara nasıl bir fayda verdiğini anlamak için Oxford Üniversitesi’nde Roger Benson tarafından yürütülen bir çalışma başladı. Alınan sonuçlar ise PLOS Biology dergisinde yayımlandı.
Çalışmaya göre adaptasyon gösterme şansı boylar küçüldükçe ve yeni ekolojik görevler edindikçe artıyor. Bu sayede günümüzde gördüğümüz birçok kuş çeşidi bizlerle birlikte.
Araştırmanın yazarları arasında bulunan Matthew Carrano şöyle söylüyor: “Dinozorlarda evrimleşen devasa vücutlar ikoniktir. Buna rağmen anladık ki, vücut boylarının evrim tarihiyle olan ilişkisini çok az anlamış bulunuyoruz. Bu da, değişik vücut büyüklüklerine evrimleşmenin dinozorların başarısındaki önemini bize göstermektedir.”
Dinozorlar Ara Tür mü?
Bunun net yanıtı var:Kesinlikle “evet”. Dinozorların ara tür olması birçok kişiye garip de gelse aslında hiç de garipsenecek bir şey değildir. Peki nedir bu ara tür? Ara tür; evrimleşme süreci içerisinde bir türden,diğer türe geçiş arasındaki canlılardır. Dinozorlar ise “sürüngenlerden kuşlara” geçişte ara türdür.
Homolojik Kanıt
Homoloji, canlıların görevleri farklı ancak biyolojik yapıları (embriyonik gelişimi) aynı olan organlarını inceleyen bilim dalıdır. Bu evrimde çok kullanılan bir sistemdir.
- Ornitholestes (Terapod bir dinozor)
- Archaeopteryx
- Sinornis (Arkeik/İlkin bir kuş cinsi)
- Gallus gallus domesticus (Modern tavuK)
Yukarıda bir Terapod’dan modern tavuğa 4 aşamada geçiş gösterilmektedir. Bilim düşmanları bunları hedef almaktadırlar. (Caroll 1988, sf 340, Caroll 1997, sf 309)
Ancak bu aşamada en belirgin olan fosil ise ilk kuş olan “ARCAHEOPTERYX”tir.
Biyolojik Kanıt
Fosillerde ve yapılan çalışmalarda görüldü ki dinozorların vücutlarında tüyler var. Bu tüyler onların vücut ısısını korumaya yönelik geliştirdikleri bir adaptasyondur.
Yukarıda resmi olan dinozorlar gerçektir ve literatürde vardır. Görüldüğü üzere ön ve arka ayakta tüyler oluşmaya veya direk olarak vücut yüzeyinde tüyler oluşmaya başlanmıştır. Bir fosil olarak ise Carnegie Doğa Tarihi Müzesi (Carnegie Natural Museum of History) ’nde Çağrı Mert Bakırcı’nın kendisinin çektiği örnek bir fosil olan “SİNONİTHOSAURUS” vardır.
İkinci resimde daha yakından baktığımızda fosil üzerinde bulunan fosil tüyleri rahatlıkla görebiliyoruz.
Peki bu tüyler bize ne ifade ediyor? Sürüngenlerde deri keratinleşmiş bir pulla kaplıdır. “Tüy” ise canlılar içinde sadece kuşa özgü olan, örtü görevi gören bir epidermal büyümedir. Memelilerde bu “kıl” olarak adlandırılır. Tüy ve kıl arasındaki fark ise yapısal ve işlevsel farklılıktan kaynaklanır. Anlaşılan odur ki, sürüngen olan dinozorlarda aynı zamanda “tüy” de vardır. Hem sürüngen hem de kuş özelliği barındırmaktadır. İşte bu dinozorların ara tür olduğunun en büyük kanıtlarından biridir.
Dinozorlar; sürüngenler, balıklar, iki yaşamlılar gibi soğukkanlı değillerdi. Ancak kuşlar kadar da sıcakkanlı değillerdi.
New Mexico Üniversitesi’nde John Grady önderliğinde bir grup, soyu tükenmiş canlıların metabolizma hızını ölçme tekniklerini buldular. Hızlı büyüyen hayvanlar daha hızlı metabolizmaya sahip oldukları sonucuna varıldı. Bunun üzerine gözler Dinozorlara çevrildi. Araştırmanın önderliğinde bulunan John Grady 2014 Science dergisinde yayımlanan yazısının sonunda şöyle demiştir: “Ortalama miktarda bir enerjiyle çalışma stratejisi muhtemelen daha yavaş olan sürüngenlere karşı dinozorlara avantaj sağladı. Ancak tabii modern kuş ve memelilerin hızları karşılığında ödedikleri enerji bedellerini ödemek zorunda kalmadılar.”
Sonuç olarak günümüzde yaşayan dinozorlar var. Öyle ya da böyle onları her gün görüyoruz. Etrafımızda uçuşuyorlar ya da bize yumurta veriyorlar. Günümüzün dinozorlarına hayranlıkla bakmanız dileğiyle…
Kaynakça:
Evrimağacı.org Al Jazeera Türk 24 Mart sayısı National Geographic Türkiye 14.01.2015 sayısı