Grofoloji/Grafoloji; el yazısından kişi çözümlemesini yapan bilim dalıdır. El yazısı da insanın diğer davranışları gibi kişiye özeldir, parmak izi gibidir. Bu teori, el yazısı, şahsın şahsiyet ve davranışlarında devamlılık göstereceği düşüncesine dayanır. Konu genel kültür olmasının ötesinde, psikoloji ya da psikiyatri ile hukuk sahalarını doğrudan ilgilendirmektedir. Bazı kurumların, kendilerini güvence altına almak için çalışanlarından el yazısı örnekleri aldıkları bilinmektedir.
El yazısı, yaşa, olgunluğa, eğitim düzeyine göre değişkenlik gösterir. Aynı zamanda kişilerin psikolojik durumları, uykusuzluk, açlık gibi halleri de yazı yazmada etkili olabilmektedir. Doktorların okunması güç yazılar yazma ortak özelliğinin olması tesadüf değil. Sevilen kişiye el yazısı ile yazılacak bir mektup ile resmi bir kuruma yazılacak el yazısı bir dilekçe arasında fark olması da bu anlamda kaçınılmazdır.
El yazısı şahsa ait bir kısım özelliklerin tespitine yarar ise de, şahsiyet üzerine yapılacak bilimsel bir çalışmanın yalnız grafolojiye dayandırılması imkansızdır.
Son zamanlarda grafoloji oldukça gelişmiş olmakla birlikte, çalışmaların daha çok belli materyaller üzerinde yoğunlaşması bilgilerin sistematize edilmesini güçleştirmektedir.
Yazı Çözümlemeleri
Yazılara ait pek çok özellik karakter analizinde dikkate alınmaktadır. Kısa kısa değinmek gerekirse:
Eğim: Dik yazılar, bağımsız kişilik yapısını, sola yatkınlık duygusallığı ve sağa yatkınlık dışa dönüklüğü gösterir.
Büyüklük: Büyük yazılar dışa dönüklüğü gösterir. Küçük yazılar, akademik ve zihinsel yeteneği, zıt düşünenlere karşı acımasızlığı gösterir.
Baskı: Koyu harfler, söze sadakati; çok koyu harfler gerginliği, silik yazılar duygusallığı göstermektedir.
L, t ve h harfleri: Üst kısımlarının uzunluğu hedef ve hırsın göstergesidir.
G, y, p harfleri: Kuyruklarının dikliği sabırsızlık göstergesidir.
Satır arası: Genişlik, sakin ve geniş açılı olmayı gösterir.
Sayfa boşlukları: Sol boşluk, aile; sağ boşluk geleceği; üst boşluk hedefleri gösterir.
Türkiye’de Adli Tıp Kurumu’nun, kriminal laboratuvarlarının uygulamalı garafolojisi çoğunlukla imza ve yazı örneklerinin karşılaştırılması ve sahtecilik konularıyla ilgilenir. Bu nedenle Türkiye’de daha çok garafoloji, suç biliminin konusudur.
Grafoloji Hakkında Yanlış Bilinenler
Grafoloji hakkında pek çok yanlış inanış var. Örneğin, bazıları grafolojiyi bir tür falcılık olarak görüyor. Bu kesinlikle doğru değil! Grafoloji, bilimsel temellere dayanan bir analiz yöntemidir.
Bir diğer yaygın yanılgı da grafolojinin her zaman %100 doğru sonuçlar verdiği inancı. Oysa grafoloji, diğer tüm bilimler gibi, hata payı olan bir disiplindir. Sonuçlar her zaman diğer gözlemlerle desteklenmelidir.
Ve belki de en tehlikelisi: El yazısını değiştirerek kişiliği değiştirebileceğiniz inancı. Evet, el yazınızı değiştirebilirsiniz ama bu kişiliğinizi otomatik olarak değiştirmez. Kişilik değişimi çok daha karmaşık bir süreçtir.
Grafolojinin Kullanım Alanları
İş Dünyasında Grafoloji
Grafoloji, sadece kişisel merak konusu değil. İş dünyasında da kullanılıyor! Bazı şirketler, özellikle Avrupa’da, işe alım süreçlerinde grafoloji analizlerinden yararlanıyor.
Düşünsenize, bir CV’nin arkasındaki kişiliği daha iyi anlamak için el yazısını incelemek… Tabii bu konuda etik tartışmalar da var. Kişinin el yazısına bakarak iş performansını tahmin etmek ne kadar doğru?
Adli Bilimlerde Grafolojinin Rolü
Grafolojinin belki de en heyecan verici kullanım alanı, adli bilimler. Evet, tam da düşündüğünüz gibi: Suç soruşturmalarında!
Adli grafoloji uzmanları, sahte imzaları tespit etmek, tehdit mektuplarının yazarlarını bulmak gibi kritik görevler üstleniyorlar. Hatta bazen tarihi belgelerin gerçekliğini doğrulamak için bile grafolojiye başvuruluyor.
Ama burada da dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü grafoloji, mahkemelerde tek başına kesin bir kanıt olarak kabul edilmiyor. Diğer delillerle birlikte değerlendiriliyor.
Grafolojinin Tarihçesi
Antik Çağlardan Günümüze Grafoloji
İnsanlar yüzyıllardır el yazısının gizemli dünyasına ilgi duymuşlar. Düşünsenize, Aristo bile M.Ö. 4. yüzyılda “El yazısı, ruhun konuşmasıdır” demiş. Ama grafolojinin gerçek bir bilim dalı olarak ortaya çıkması için biraz daha beklememiz gerekecekti.
Orta Çağ’da, özellikle 11. yüzyılda, İtalyan hekim Camillo Baldi, el yazısı ile kişilik arasında bir bağlantı olduğunu öne süren ilk kişilerden biri oldu. Ama o zamanlar bu fikir, daha çok bir merak konusuydu, sistematik bir çalışma değil.
Modern Grafolojinin Doğuşu
Modern anlamda grafolojinin temellerini atan kişi, 19. yüzyılda yaşamış Fransız papaz Jean-Hippolyte Michon’dur. 1871’de “Les Mystères de l’Écriture” (Yazının Gizemleri) adlı kitabını yayımladı ve “graphologie” terimini ilk kez kullandı. İşte o andan itibaren, grafoloji ayrı bir disiplin olarak gelişmeye başladı.
20. yüzyılda ise Alman psikolog Ludwig Klages, grafolojiyi psikoloji ile birleştirerek daha bilimsel bir temele oturttu. Günümüzde grafoloji, psikoloji, nöroloji ve adli bilimler gibi farklı alanlarla iç içe geçmiş durumda.