Bu yazımızda sizlere artan nüfus ile yetersiz kalan geleneksel tarımın yerini yeni alacak LED’ lerin ışığıyla modern tarımı anlatacağız ve böylelikle gıdanın geleceği ne olacak sorusuna cevap bulacağız. Geleneksel tarım hem gözden düştü hem de demode oldu. Neyse ki bir dizi yeni teknoloji çığ gibi büyüyen dünya nüfusunu verimli biçimde doyurabilir. Tabii elimizi çabuk tutarsak.
Geçtiğimiz yılın kış aylarında, rekor miktarda kar yağışı Michigan Gölü yakınındaki 2.800 metrekarelik deponun dışına yığılırken Robert Colangeto içeride çeşitli otların ve marulların yanında duruyor, LED’lerin ışığıyla kırmızıya ve maviye boyanıyordu.
Chicago’nun 65 kilometre uzağındaki bu yer Green Sense Çiftliği; yani insanlığın ve gıdanın geleceği burada yetiştirilen ürünlere bağlı olacak. Green Sense’in CEO’su olan Colangelo burada çeşitli yeşillikleri ve fesleğeni hidroponik olarak, yüksekliği 7,5 metreyi bulan dikey raflarda, besin bakımından zengin bir su akışıyla yetiştiriyor. Bitkiler bilgisayar kontrolündeki özel LED’lerin altında duruyor ve haftada iki kez ürün elde ediliyor. “Küçük bir alanda yılın 365 günü çok miktarda üretim yapabiliyoruz,” diyor Colangelo. “Ne yağmur bizi etkiliyor ne de kuraklık. İklim bizim denetimimizde. O yüzden her gün hava mükemmel.”
Kapalı mekânda dikey tarım yerel yetiştirilmiş, yüksek kâr marjlı, çabuk bozulan yeşillikler için (kıvırcık salata, su teresi, karalahana) pazarının büyük oyuncularından birine dönüştü. Bu tarım yönteminde böcek ilacına gerek kalmıyor. Çabuk bozulan ürünleri kamyonla ülkenin diğer ucuna taşımak gerekmediğinden fire verilmiyor. Ayrıca çiftliklerdeki traktörlerin, soğutuculu kamyonların karbon ayak izini de hatırı sayılır oranda azaltıyor. Son olarak da, orta sınıf kentlilerin giderek artan taze yeşil gıda ihtiyacını karşılıyor.
Birçok kişi dikey tarımın giderek yaklaşan küresel gıda krizini savuşturabileceğini ve bir gün tarımın geleceği olabileceğini söylüyor. Birleşmiş Milletler’in öngörüsü, yüzyıl ortasında küresel nüfusa 2,4 milyar insanın daha ekleneceği ve gezegen nüfusunun %66’sının kentlerde yaşayacağı. Bu herkes için bir beslenme problemi demek. Dünyanın tarım arazisine talep arttıkça, ekinleri mahvedecek kuraklıkların ve su baskınlarının sıklaşması beklenirken (bunların hepsi de gıda maliyetini artırıyor) bir çözüm gıdayı şehirlerde, yani ihtiyaç duyulduğu yerde yetiştirmek. Teknoloji uzmanları ve çevre duyarlısı girişimciler daha şimdiden dünyanın her yanında yüz milyonlarca dolar yatırım yaparak kapalı mekânda dikey tarımla ürün yetiştirmeye çalışıyor. Japonya’nın doğusunda Sony’nin eski bir yarıiletken fabrikasında bir bitki bilimci günde 10.000 adet marul yetiştiriliyor.
Chicago yakınlarındaki Green Sense çiftlikleri bitkileri günün 22 saati yüksek yoğunluklu LED ışığına maruz bırakıyor.
New Jersey’de ise Cornell Üniversitesinin ziraat bölümünden ayrılmış bir profesör Goldman Sachs’ın ve diğerlerinin desteğiyle yıkıntı haldeki bir çelik fabrikasını 1,5 dönümlük bir çiftliğe dönüştürüyor. Bu fabrika kış aylarında açıldığında yıllık 900 ton üretim kapasitesiyle Colangelo’nın çiftliğini gölgede bırakacak. Bu yeni çiftlik, açık tarlalı bir çiftliğe kıyasla %95 daha az su harcayacak ve diğerleri gibi, dönüm başına çok daha fazla verim sağlayacak. Traktör yakıtı gibi kalemler ise tümüyle ortadan kalkacağından enerji maliyeti düşecek.
Green Sense’te Colangelo elektronik devi Philips’le işbirliğine giderek, kullandığı 9.000 LED’de kırmızı ve maviden oluşan benzersiz bir ışık tayfı elde etmiş. Bu, yapraklı yeşil bitkilerde fotosentez için en uygun ışık. Bitkiler özel olarak geliştirilmiş bu LED’lerin altında olduğu sürece yukarıya doğru büyümek için enerji harcamıyor, çok gür yapraklarla dışa doğru genişliyor. Bu da hem besin yoğunluğunu artırıyor hem de büyüme süresini kısaltıyor. “Mikro yeşil ürünleri 12 günde bir, filizleri 30 günde bir, marulları her 35 günde bir topluyoruz,” diyor Colangelo. Tarla tarımında ise mevsimde bir ya da iki defa hasat yapılabiliyor.
Colangelo, Green Sense markalı ürünlerini sekiz eyalette 48 mağazası bulunan Whole Foods Market’a satıyor. “Mağazalara taze olarak ulaşıyor ve tüketici için daha yüksek kalite sunuyor,” diyor Colangelo.
Colangelo işi geliştirmek için farklı yollar da arıyor. Kısa süre önce Çin’in Shenzhen bölgesinden bir genom sıralama laboratuvarıyla ortaklığa giderek LED ışıklara en iyi tepkiyi veren tohumları tespit etmeye başlamış. “Melez tohumlar üretebilir, daha sonra bunları başka bitkilerle doğal yollardan çaprazlayarak mahsulü iki katma çıkarabilirsiniz,” diyor. “GDO’suz süper tohumlar bunlar.” Böylelikle artan insan nüfüsü ve kentleşmeyle daralan tarım alanları, gıdanın geleceği hakkında bizi endişelendriyor. Bu yapılan araştırmalar ile insanlık için daha seri ve daha verimli ürünler yetiştiriliyor.