İnsanlar, yaşamları boyunca merak etmiş, araştırmış, sorgulamış canlılardır. Birçok buluşun birçok icadın sebebi insanoğlunun merakı ve sorgulama yetisidir. Eğer eviniz denize yakın bir yerde ise veya tatilde deniz kenarında dolaşırken devasa gemileri gördüyseniz hep içinizden “Gemiler denizin üstünde nasıl gider?” sorusunu geçirmişsinizdir. Aslında bu sorunun cevabını bizlere yıllar önce Arşimet vermiştir.
Gemiler nasıl suyun üzerinde duruyor:
Gelin küçücük bir nostalji yapıp okul yıllarımıza dönelim ve gördüğümüz fizik dersini hatırlayalım. Bir cismin suda yüzebilmesi için bize gerekli iki koşul vardır: suya atılan maddenin yoğunluğu suyun yoğunluğundan küçük olmalı ya da cismin yer değiştirdiği su miktarının ağırlığı, cismin ağırlığına eşit olmalıdır. Bir gemi suya indirildiğinde yapısı gereğince altındaki bir miktar suyu yanlara iter, yani suyun yer değiştirmesine sebep olur bu durum da gemiyi yukarı doğru itmektedir. Buradaki itme kuvveti ise geminin suyla buluştuğu an yanlara ittirdiği suyun ağırlığı kadardır.
Bir madde sağlandı ancak geminin suyun üzerinde durabilmesi için iki maddenin de gerçekleşmesi gerekli bunun için gemiler tasarlanırken toplam yoğunlukları suyun yoğunluğundan az şekilde tasarlanır bunu da gemilerin içerisinde büyük hava dolu boşluklar bırakarak sağlarlar. Havanın yoğunluğu sıfıra yakın olduğu için ve gemimizde büyük boşluklar oluşturup bu boşluklarda havaya yer verdiğimiz için gemimizin yoğunluğu düşmüş olur sonuç olarak suyun üzerinde kalmış oluruz. Ancak bizim için önemli olan bir husus da denge, gemide dengeyi sağlamak için geminin alt tarafına safra adı verilen döküm ağırlıklar konulur.
Gemiler nasıl hareket eder:
Gemilere hareket ve yön vermek için uskur adı verilen pervaneler kullanılır bu pervaneler motordan hareket alıp dönerler, gemiyi ileri iterler. Bir uskur diğer uskurdan daha çok döndürülür ise o taraf daha çok itilmiş olur ve dönme eylemi başlar. Denizcilerin tornistan dediği olay ise uskurlar aksi yönde döndürülmesidir bu sayede gemi yavaşlatılır, frenleme yapılır.