Makalenin yazılma amacı periyodik tablo olarak bilinen ve kimya ile ilgili her alanda sürekli olarak kullanılan tablonun geçmişten günümüze gelişimini bilimsel olarak araştırıp, incelemek ve kendi perpekstifimde yorumlayarak paylaşmaktır.
Purpose of this article is sharing scientific knowledge about periodic table which is being used in every branch of chemistry and its story from past to modern days. Based on my own perspective and interpretion from my researchs and observations.
Periyodik Tablo Nedir?
Periyodik Tablo, Elementlerin orbitalleri ve değerlik elektron sayıları göz önünde buludurularak belli bir düzen içinde dizildiği tablodur. Kimyanın içinde bulunduğu her sektörde kullanılan elementlerin atom numarasını, proton sayılarını, elektron sayılarını, atom ağırlığını ve (izotopları saymazsak) nötron sayılarına kadar bilgi alabileceğimiz bir kaynaktır.
Tabloda atomlar, atom numarası soldan sağa ve aşağıdan yukarı doğru artacak şekilde dizilmiş bulunmaktadırlar. Tabloda bulunan elementlerin renklerine ve diziliş bölgelerine bakılarak metal, ametal, yarımetal, alkali metal, toprak alkali metal, geçiş metali, zayıf metal, lantanit, aktinit, soygaz gibi çeşit ayrımları yapılabilmektedir.
Periyodik Tablonun Tarihçesi
Tarihten önceki zamanlarda (MÖ) insanlar elementleri pek çok şekilde sınıflandırırdı. Atom kavramının fikir babası olarak anılan Demokritos ilk madde fikirlerini “Sadece madde ve boşluk vardır.” şeklinde tanımlamıştı. Demokritosa göre sadece madde, fiziksel olarak bulunabilirdi. Bundan sonraki sınıflandırmaların ilk oluşumları ateş, su, hava ve toprak gibi element gruplarıyla başlamıştır ve maddelerin çeşitli element gruplarına ait kabul edilmesiyle tarihteki ilk sınıflandırmaların başlamıştır.
Periyodik tablonun gelişimini tamamlamasında bir çok bilim insanı rol oynamıştır. İlk fikirleri insanların doğada bulunan veya rastgele bir şekilde keşfedilmiş elementleri belli bir tabloda gösterilmesiyle bilgiye kolay erişimi amacıyla ortaya çıkmıştır ve uzun süre bu şekilde devam etmiştir.
Modern kimya, Robert Boyle’un 1661 yılında ilk defa yapılan element tanımıyla başlamıştır. Bu tanımı Prof. Dr. Emre Dölen 21 Kasım 2019 tarihinde İstanbul Üniversitesinde “Periyodik Çizelgenin 150 Yıllık Öyküsü” başlıklı konferansta şu şekilde dile getirmiştir; “Boyle’a göre, kendinden daha basit maddelere ayrılamayan maddeler elementtir ancak Boyle bir elementler listesi vermemiştir.”[1].
Doğada bulunan elementlerin keşfinden sonra ilk defa bir elementin kimyasal olarak bulunuşu 1669 da Henning Brand’in fosforu buluşuyla yapılmıştır. Teknolojilerin gelişmesi ve bilginin yayılmasıyla kimyacıların keşifleri süratle arttı.
1789 yılında Antoine Lavoisier elementlerin ilk çizelgesini “Traité Élémentaire de Chimie” adlı kitabında yayınladı. Çizelge 33 element içermekteydi ve ışık ile ısıyı da içinde bulundurmaktaydı. Çizelgenin yayınlandığı kaynağı merak edenler “Elements of Chemistry with a new introduction by Douglas McKie” başlığıyla internette ingilizceye çevrilmiş halde bulabilirler.
1815 yılında elementlerin kimyasal ve fiziksel özelliklerine dayanarak bir metal, nonmetal olarak ayırımı Jöns Jacob Berzelius tarafından yapılmıştır. Berzelius periyodik tablo tarihinde ilk defa günümüzde kullanılan element sembollerinin temelini atmıştır.
Johann Wolfgang Dobreiner, 1829 yılında elementlerin atom kütlelerinin farklı iki elementin atom kütlelerinin ortalaması olacak şekilde üçlü gruplar halinde sıralayarak bu gruplara “triads” adını verdi.
1862 yılına gelindiğinde Alexandre-Emile Béguyer de Chancourtois keşfedilmiş ve bulunmuş 50 elementi silindirik bir yüzeye atom ağırlıklıkarına göre dizilimlerini yapmıştır. Benzer özellikler gösteren elementler altlı üstlü dizilmişlerdir.
1863 yılında John Alexander Reina Newlands elementleri 8’li gruplara bölmüş ve bu gruplardaki her sekizinci elementin özelliklerinin birinci elemente benzer olduğunu keşfetmiştir. Bu durumu oktav kuralı olarak adlandırmıştır. Newlands çizdiği tabloyla o dönemde bulunmamış germenyum gibi elenmentlerin varlığını tahmin etmiştir. Kimya topluluğu (The Chemical Society) ise bulgusunu yayınlamayı reddetmiştir.
1864’te Meyer tarafından yayınlanan tabloda 44 element valans elektronlarına göre sıralanmıştır. Tabloda benzer özellik gösteren elementlar aynı valans elektron sayısına sahipti. Aynı sıralarda İngiliz kimyager William Odling 57 elementin atom ağırlığına göre dizildiği bir tablo yayınlayarak periyodik yasaya değindi. Teorisi başarılı olamadı ve devamını getiremedi fakat elementlerin valans elektron sayısına göre dizilmesi gerektiği önergesinde bulundu.
1867 yılında Alman kimyacı Gustavus Detlef Hinrichs atomik spektrumlara, atom ağırlıklarına ve elementerin kimyasal özelliklerinin benzerliğine dayanan bir helikal periyodik tablo yayınladı.
1869 yılına gelindiğinde Dmitry Ivanovich Mendeleev 63 elementi atom ağırlıklarına göre dizdiği bir tablo yayınladı. Yayınlanan tablo günümüzde kullandığımız periyodik tablonun temellerini oluşturmaktaydı. Aynı dönemde Mendeleyev’in tablosunun yayınlanmasından birkaç ay sonra Cannizzaro’dan esinlenen Lothar Meyer’de kendi tablosunu oluşturdu. Oluşturduğu tablo Mendeleyev’inkine göre daha kapsamlıydı.
Mendeleyev hazırladığı tabloda henüz bulunmamış elementler için tahminlerde bulunup tablonun o kısımlarını boş bırakmıştı. Birkaç yılın ardından Mendeleyev’in tahmin ettiği elementler Ga, Sc, Ge bulundu. Bulunan bu elementler Mendeleyev’in bulgularıyla örtüşmekteydi.
Nadir Toprak Metallarinin nasıl tabloda yerleştirileceği sorunu düşünülürken Çek asıllı kimyacı Buhuslav Brauner 1902 yılında çizelge dışı bir gösterim yaparak bu grubun düzenlenme sorununu bitirir.[2]
Asal gazların bulunmasıyla ise asal gazların tablo içerisinde nereye konumlandırılacağı tartışmaları başlar. 1896 yılında William Ramsey asal gazları konumlandırdığı bir çizelge yayınlar ve asal gazların yeri belirlenmiş olur.[3]
Referanslar ve Kaynaklar
- 1,2 ve 3 numaralı not İstanbul Üniversitesi Bilim Tarihi Bölümünde Konferans:
“Periyodik Çizelgenin 150 Yıllık Öyküsü” Elif Çınar Esatoğlu Osmanlı Bilimi Araştırmaları 21, 1 (2020) 219-223 - BALAREW, Christo (2019), The periodic table of chemical elements –
history, nature, meaning’, Erişim tarihi: 2021.08.03