Leonhard Euler yazımdaki başlık, okurların bazıları tarafından eleştirilmişti. Fakat bir eleştiriyi de bu başlıktan alacağım için dürtülerim beni etkiliyor. Carl Friedrich Gauss ya da bu yazı için sadece Gauss… İlk olarak kaba bir şekilde hayatından bahsedelim daha sonra da Amerikan Matematik Derneğinin tozlu sayfalarından aldığımız bir mektubu paylaşalım. Hazırsanız başlayabiliriz.
Gauss hayatı
Bu zamana kadar eğitim hayatının liseye kadar tamamlamış her insan dikkat edin matematik araştıran ya da okuyan demiyorum Gauss’un ismini duymuştur. Matematiğin her alanına el atmış ve birçok önemli başarılara imza atmıştır. 1777 yılında Almanya’nın Braunchweig kentinde doğmuştur. Beşinci sınıfa giderken yaptığı bir işlem onun ne kadar zeki ve ekol bir insan olduğunu gösteriyordu. Gauss’un öğretmeni sınıfa girdiğinde öğrencilerin dikkatini çekmek ve bazı işlerini yapmak için tahtaya bir soru yazar soru şimdiki hallere göre çok basittir.
Soru: 1’den 100’e kadar olan sayıların toplamı kaçtır?
Biz okurlara göre bu sorunun cevabı n.(n+1)/2 formülü ile çok rahat hesaplanacağı yönünde fakat öğretmen kimsenin çözemeyeceği yönündeki tavrını Gauss’un ayağa kalkması ile bozmuştur. Çözümü yaptığını ve sonucunun 5050 olduğunu söylemiştir. Cevabın doğruluğundan eminiz! Öğretmen bir söylenişe göre cevabı duyduktan sonra hemen dışarı çıkmıştır. Peki Gauss nasıl yapmıştır. Hemen bir inceleyelim,
(1+100)=(2+99)=(3+98)=….=101
1+2+3+……+99+100=101.50=5050
biçiminde hesaplamıştır. Fakat bu soru o seviyedeki bir öğrenci için çok zor ve hatta imkansız düzeydeydi. Okul yönetiminin kulağına giden bu olay Gauss için okulun popüler öğrencisi olmasına zemin hazırlamıştır. Yukarıda bahsettiğim olayı birçok okurum duymuştur.
Gauss 1795 yıllarının başlarında dönemin en iyi üniversitelerinden biri olan Göttingen Üniversitesi’nde öğrenim görmeye başladı. Bu Gauss yerinde duramaz. Üniversite’nin son yılarında pergel ve cetvel kullanarak düzgün on yedigenin nasıl çizildiğini açıklayan ifadeleri Üniversite senatosu tarafından ödüllendirildi. Buna ithafen ölümünden sonra heykelinin bulunduğu doğduğu şehirde tabanı on yedigen olan bir heykel dikilmiştir. Gauss için hemen bir doktora programı açılıp 1799 yılında doktora eğitimine başladı. Doktora’da çalıştığı konu karmaşık sayılar düzlemine tanımlanmış bir polinomun en bir kökü olduğunu ileri sürerek “Karmaşık sayılar” kuramını ileri sürmüştür. Aslında gösterdiği şey cebirsel bir denklemin a+ib şeklinde bir kökünün olduğudur. Yukarıda bahsettiğimiz karmaşık sayı düzleminin varlığı soyutsal bir biçimde ortaya çıkınca bu düzlemi “Gauss Düzlemi” olarak matematik dünyasına geçirmiştir. Ayrıca “i” biçiminde tanımlanan bir karmaşık sayının karesinin -1 olacağını ilk kez Gauss ispatlamıştır. ( Matematiksel hesaplara girmeyeceğiz bu konu hakkında derin düşünmek isteyenler “Complex Analysis” kitaplarına bakabilir.)
Gauss 1801 yılının ortasında yayınladığı ve sayılar kuramının önemli parçalarını birleştiren kitabı “Disquistiones Aritmeticae” dönemin matematikçileri tarafından Sayılar Kuramının mükemmel bir matematiğin alt dalı olduğunu ve bilinmeyen keşfedilmeyen uğraş olduğunu gözler önüne sermiştir.
Yıllar 1805’i gösterdiğinde Gauss aşık olduğu matematikten başka, bir kadına sırılsıklam aşık olmuştur. Johanna Osthoff adındaki bu kadın Gauss’un kalbini yerinden sökmüştür ki bu ciddi anlamda matematik yapmasını engelliyordu. Gauss üniversitede kağıtlarının arasından boş bir kağıt alıp aşağıdaki muhteşem sözleri kağıda döktü;
Benim gerçek dostum,
Bugüne kadar uygun bir ortam bulup size dökemediğim kalbimi yazarak dökmemi mazur görün lütfen. Sizin o kendini herkese belli etmeyen meleksi erdemleriniz ve bu erdemlerin gerçek bir aynası olan soylu yüzünüz için bir kalbim olduğunu söylememe izin verin. Siz, ey sevgili alçakgönüllü ruh, kibirden o denli uzaksınız ki değerinizin ayırımında bile değilsiniz, ilahların sizi nasıl cömertçe ve titizlikle donattığını bilmiyorsunuz. Ama kalbim sizin değerinizi biliyor ve buna zor dayanıyor. O çok uzun zamandır size ait, onu reddetmezsiniz değil mi? Siz de kalbinizi bana sunar mısınız? Sevgili insan, size sunduğum bu eli tutacak mısınız ve bunu seve seve yapar mısınız? Benim mutluluğum bu sorunun yanıtına bağlı. Çünkü size şimdilik zenginlik ve şaşaa vaat edemem. Fakat sevgili insan sizin güzel ruhunuz hakkında yanılmış olamam siz de zenginlik ve ihtişama eminim ki benim kadar kayıtsızsınız. Yine de, gelecekten beklentilerimi hesaba katmazsak bile tek başına gereksindiğimden fazlasına ve iki genç insanın kaygısız ve hoş bir hayat sürmesine yetecek kadarına sahibim. sıcacık bir sevgiyle dolu ve içten bir kalp size sunabileceğimin en iyisidir.
Bu kalbin sizi tamamıyla tatmin edip etmeyeceğini, aynı içten duygularla karşılık verip veremeyeceğinizi, benimle elele kanaatkar bir hayat yolculuğuna çıkıp çıkamayacağınızı sorun kendinize sevgili dostum ve kararınızı çabuk verin.
Kalbimdeki tutkuyu bu sanatsız ama dobra sözlerle size sundum değerli insan. Bunu bambaşka türlü de yapabilirdim. Cazibenizin resmini çizebilirdim ki bu tamamen gerçekleri yansıtsa da siz bunu bir iltifat olarak kabul ederdiniz. Tutuşan renklerle size olan aşkımın resmini çizebilirdim ve elbette bunun için sadece kalbimi dinlemek yeterli olacaktı siz arzularımı kabul veya red ettikten sonra beni bekleyen mutluluğu veya üzüntüyü tarif edebilirdim. Ama bunu yapmak istemedim. Bu yüzden benim bu bencil olmayan aşkımın saflığından kuşku duymayın. Kararınızı etkilemek istemiyorum. Hayatınızın bu en önemli meselesinde, dışarıdan düşüncelerin sizi etkilemesine izin vermeyin. Benim mutluluğum için kendinizi feda etmemelisiniz. Kararınıza yön verecek olan sizin kendi mutluluğunuz olmalı. Evet dünyanın en değerli varlığı, sizi o kadar çok seviyorum ki, ancak benim olmanız beni mutlu edebilir, eğer siz de isterseniz elbet.
En sevgili, kalbimin ta içini size açtım; kararınızı heyecan ve korkuyla bekliyorum. Tüm kalbimle…
Carl Friedrich Gauss
Bu bir evlenme teklifiydi. Johanna 3 ay beklettikten sonra 1805’te evlenmişlerdir. Bu güzel evlilik 3 çocukları olmuştur fakat 1809 yılında eşi hastalıktan ölmüştür. Aynı yıl Johanna’nın en yakın arkadaşı Friederica Weldeck ile evlenmiştir. Ölene dek onunla hayatını paylaşmıştır. Fakat bu evlilikte de 3 tane çocukları olmuştur. Eski eşinden olan çocuklar ve daha sonradan evlendiği çocuklar arasında çıkan sorunlar eski eşinin erken vefat etmesi, yeni eşinin sağlık sorunları içerisinde olması onu çok yıpratmıştır.
1831 yılında Gauss en küçük kareler yöntemiyle bir astreoidin yerini tam olarak tespit etmesi Uzay bilimleri Enstitüsü tarafından ödüllendirilmesini sağladı. Artık birçok kez Astronomide de Gauss’un yapıtlarını görebiliyoruz. Ayrıca dünyanın eksen eğikliği ile birçok hesaplama yaparak dünyanın güneş ile parçalanma fonksiyonu adı altında topladığı bazı teknik hesaplamalar yapmıştır. Aynı yıl çok yakın arkadaşı olan Weber William – William Weber (Göttingen Üniversitesi fizik profesörü) ile çalışmaya başladı. Gauss yasaları olarak kendi adıyla anılan elektrik akı ve manyetizma ile ilgili çalışmalarını bu esnada yapmıştır. Bunun neticesinde de “Elektromanyetik Telgrafı” bularak mucit olma yoluna da baş koymuştur. Bir yıl içinde biraz daha deneyler yaparak Fizikteki genel çekim kuvvetine açıklama getirmiştir. Yıllar sonra elektriksel manyetik birimi olan CGS sisteminde manyetik alan birimi 1 Gauss biçiminde bir ifade getirilmiştir. (Mühendisler çok iyi bilecektir)
1845-1855 yılları arasında deprem ve yer sarsıntıları ile ilgili birkaç bina esneklik formülleri üreterek jeofizik gibi konularla da ilgilenmiştir. Sayılar teorisinden biraz dönerek İleri soyut cebir konuları ile de ilgilenerek kendi adıyla anılan “Gauss Tamlık Bölgesi” diye bilinen bir örneklemeyi soyut cebir alanına girdirmiştir. Ayrıca yine cebirde cisimler kuramı diye bilinen alanda polinomlar ile ilgili “parçalanamaz polinomlar” diye bilinen matematiksel açıklamaları bir kitapçık haline getirerek bu alana da yön vermiştir.
1855 yılının sonlarına doğru sağlık sorunları ortaya çıkmaya başladı ve artık Gauss ölümü bekliyordu. Fakat içindeki matematik sevdası onu yatakta Mukayeseler teorisinde Asal modüle sahip iki ve çok terimli ya da yüksek dereceli ilkel polinomları ve Gauss teoremini buldu. İşte bu yaptığı şey onun nasıl bir bilim insanı olduğunu çok açık gösteriyordu.
Gauss 23 Şubat 1855 yılında aramızdan maalesef ayrıldı. Bu dünyadan Gauss da geçti demek doğru olur. Üst düzey bir insan ve aşk dolu. Bugün Alman Hükümeti onun adına posta pulları ve 10 Mark’ın üstüne portresini bastırarak ruhuna ithaf etmiştir. Carl Friedrich Gauss’un beyni araştırılmak üzere Göttingen Üniversitesi Tıp Fakültesinde “formalin” maddesi ile muhafaza edilmektedir.
Bilim ve Matematikten ayrılmamak dileğimle…