Gerçek anlamda birey olarak zamanda yolculuk mümkün olur mu demek şu anda teorik olarak kalsa da geçmiş zamanı izleyebileceğimiz bence olasıdır. Bugün bırakın ışık hızı hakkindeki düşünceleri 50 yıl öncesinde ses hızının bile bir canlı tarafından geçilmesi imkansız gözü ile bakılıyordu. Bu konu hakkında çok güzel bir belgeselde izlediğim olayı kısaca değinerek açıklamak istiyorum.
Ses hızı hakkındaki çalışmalar uzun yıllardan beri devam etmekteydi ve bilimciler ses hızını sadece onun benzeri bir şey olursa ancak o hızlarda gidilebileceğini, büyük yapıların dirence dayanamayacağı veya bu hızdaki davranışlarının çok farklı olacağı görüşündeydiler. Bir grup deneyselci bilimciler hızlı giden cisimleri yüksek hızda çekim yapan kameralar yardımıyla hızlarını ölçmeye karar verdiler. Yapılan deney gösterdi ki mermiler ses hızını geçebiliyor. (Mermi hızı, kalibresine, namlu çapına ve ayrıca silahın içindeki yiv setlerine bağlı olarak değişir) Bu olayın keşfi ile yeni bir bilimin temelleri atılmaya başlanır: Roket ve aerodinamik. Bunun bulunuşu yanlış hatırlamıyorsam 2.Dünya savaşı sonlarına doğru olması gerekiyor. Bilimciler ses hızında ve hatta onu geçebilen bir nesneyi keşfettiklerinde elbette önceki teoriler yerle bir olur ve ses hızında bir nesnenin gidebilmesi neye bağlıdır diye arayışa girerler. Pek çoğumuz raylar üstünde roketle bağlanmış araçların deneylerini görmüşüzdür. Tabii bu ilk olarak hayvanlar üstünde olmuş olsa da kısa zamanda yüksek hızda gidildiğinde açıkta kalan beden hasar alıyor. Yani o dönemde açık olan uçak tasarımları yerini kapalı olan kabine bıraktı. Her ne kadar roket biliminde Almanlar çok gelişmiş ve uçaklarında kullanmış olsalar da bu buluşlar savaşın bitiş dönemlerine çok yakındır. Bu yüzden, Almanlar savaşı kaybettiklerinde amerikalı'lar bu değerli bilimcileri kendi yurtlarına götürürler ve kendileri için bu tür tasarımları yapmalarını isterler. En nihayetinde mermiye benzeyen ilk ses hızını geçen uçak yapılır. "Daha savaşın bitmesinin üzerinden çok geçmemiş olsa da, Ekim 1947'de, Chuck Yeager
adlı füze ile ses hızını geçti. Her ne kadar, savaş sırasında, bazı pilotların bombardıman için daldıklarında ses hızını geçtiklerine dair söylentiler olmuş olsa da, bu uçuş, kontrollü ve seviyeli bir şekilde ses duvarının geçildiği ilk uçuş olmuştur. wikipedia"
Bende bu olayın bir benzeri olarak ışık hızı içinde şu anki bilimcilerin aynı tarzda düşündüklerini sanıyorum. Einstein fikirlerinde, klasik newton'daki referansın uzaydaki nesneler için yeterince açıklayıcı olmadığı için her şeyden bağımsız olarak gözlenen ışığı referans almıştır. Işık bizim algılaya bildiklerimizin son noktasıdır. Yani referans alabilmek için doğru bir ölçüt olmasına karşın mutlak doğru referans değildir. Sadece relatif (bağıl) olarak gerçekleşen olayları daha iyi açıklaya bilmemizi sağlar.
Bunu yine ses ve hatta radyo dalgaları vb. üzerinden düşünürsek şu anda yaptığımız her türlü yayın uzayda ilerlemektedir. Bilimsel olarak bilinen bir şeydir ki eğer imkanınız olsa ve kendi galaksimizin hemen dışında olup dünya ya doğru yönelmiş bir algılayıcımız olduğunda o anda Nazi'nin Almanlara yaptığı mitingleri dinliyor olurduk. Bu olayın canlı yani sanki yaşanıyormuş gibi olması ne kadar ilginç değil mi? Yani bizden milyonlarca önce sönmüş bir yıldızı şu anda hala varmış gibi görebilmemiz gibi...
Burada dikkat edilecek nokta gerçekte olay başlamış ve yol almıştır. Biz eğer bu hızı geçersek ve ötesinde durur beklersek yayılan dalga veya her ne ise onu canlı olarak dinlemek veya görmek mümkün. Yalnız bu değil ki biz zamanda yolculuk yaptık veya geçmişi değiştirebileceğiz.
Ben aynı olayın ışık içinde olduğu kanısındayım. Işık hızı einstein tarafından geçilemez denmiş olsa da bu onun referansı kabul ettirmesindeki şartıdır sadece. Mutlak olarak gerçekte bu hızın ötesi olabilir. Ancak önceden de dediğim gibi ışık hızı bizim şu anda algılayabildiğimiz tek mutlak ölçüt. Bu yüzden algıladıklarımıza göre yorum yapacak olursak ışığın karadeliklerdeki davranışını bize yol göstere bilir. Şu anda bilinenlere göre bakarsak ışığın kara deliğe düşmeden önceki anda, olay ufku yani zamanın durağan olduğu anda her şeyi aynı anda veya birbirine çok yakın olarak durduğunu düşünebiliriz. Eğer bir kara delik yanında tek parça olarak kalabilseydik tüm evreni izlemek mümkün olurdu. Ancak bunu değiştirme gibi bir şansımız yok çünkü biz olayın sadece izlerini görebiliyoruz aynı kamera kaydı gibi... Buradaki görüşler tamamen benim düşüncelerim, yanlış veya doğruluğu tartışabiliriz.