- Kayıt
- 7 Şubat 2015
- Mesajlar
- 79
- Tepkiler
- 92
- Meslek
- Elektrik-Elektronik Yüksek Mühendisi
- Üniv
- K.S.Ü.
Hayatımızın belirli dönemlerinde belirli kitaplarla karşılaşıyoruz. Bir kitapla bu güne kadar henüz karşılaşmamışsanız o kitabı okuma zamanınız gelmemiş demektir. Bu yüzden Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile bugüne kadar neden karşılaşmadım diye hayıflamıyorum kendimi. Çünkü asıl karşılaşmam gereken dönemde önüme geldiği için, hayata şükranlarımı sunuyorum. Bu hayatımıza dahil olan insanlar içinde geçerlidir çoğu zaman. Hiçbir insan nedensiz ve zamansız olarak hayatınıza dahil olmaz. Çoğu zaman siz -şimdi sırasımıydı bunun- deseninzde. Hepsinin bir nedeni ve zamanı vardır. Tıpkı hastalıklar gibi. Neden bende bu hastalık varda bilmem kaç milyar insanda yok deme şansına sahip olmadığımız gibi.
Saatleri Ayarlama Enstitüsünde hayata ve insanlara dair her şeyi bulabilirsiniz. Özellikle üniversiteden yeni mezun ve iş bulamayan arkadaşlarımız için okunması gereken kaliteli bir kitap. Çünkü hayatın gerçekliğini ve sizin yaşamış olduğunuz zorlukların yalnızca size ait olmadığını, herkesin belirli dönem bu yollardan geçtiğini gözler önüne seriyor. Kitabın tamamıyla yayımlandığı 1949 yılına bakacak olursak ülkemizde o zamanlarda da işsizliğin bulunduğunu ve tam olarak şu anda bulunduğunuz huzursuzluk psikolojisinin o dönemin aydın insanlarında da bulunduğunu net bir şekilde gözlemleme şansı yakalayabilirsiniz. Tanpınar, yaşamda bir yerde tutunamayan kesimde bulunan insanların gerçekliğini, bu insanların diğer insanlarla ilişkilerini ve bu ilişkilerde yaşadıkları zorlukları tokat gibi yüzümüze çarpmaktan çekinmiyor. "İnsanoğlu, insanoğlunun cehennemidir" diyerek asıl sorunun insan olduğunu da açıklamaktan geri kalmıyor. İnsanın talihine ve günümüzde popüler bir kavram olan konfor alanından çıkmak gerektiğine de değiniyor. İnsanın yetenekleri doğrultusunda kendisine bir iş seçmesi gerektiğini, bu doğrultuda atacağı adımlardan asla korkmaması gerektiğini de açıklıyor. Talih dediğimiz şeyin birazda insanın kendisine, cesaret alanına ve korkusuzca hareket etme kabiliyetine bağlı olduğunu anlatıyor.
Her türlü iş de adam kayırmanın mevcut olduğunu, hatta ve hatta bir çok kamu kurumunda günah keçisi konumunda bulunması gereken liyakatsız ve vasıfsız insanların bulunması gerektiğini de anlatıyor. Bu insanların bulunması gerekliliğini anlatıyor ki olası bir olumsuz durumda günah keçisi konumunda kendileri kalmasın. Kısacası ülkemizde bir çok sorunun, şu anda ortaya çıkmadığını ve bu gibi şeylerin ülkemizin yıllardır kanayan yarası olduğunu açıklıyor. İnsanın bulunduğu her koşula ayak uydurabildiğini, aşk, işsizlik, parasızlık ve bireysel değişimi de bu haliyle gözler önüne seriyor.
Eğer sizin de bir şekilde Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile yollarınız kesişmiş ise, hiç vakit kaybetmeyin, onu okuma zamanınız gelmiştir. Tadını çıkarın.
Sevgiyle…
Saatleri Ayarlama Enstitüsünde hayata ve insanlara dair her şeyi bulabilirsiniz. Özellikle üniversiteden yeni mezun ve iş bulamayan arkadaşlarımız için okunması gereken kaliteli bir kitap. Çünkü hayatın gerçekliğini ve sizin yaşamış olduğunuz zorlukların yalnızca size ait olmadığını, herkesin belirli dönem bu yollardan geçtiğini gözler önüne seriyor. Kitabın tamamıyla yayımlandığı 1949 yılına bakacak olursak ülkemizde o zamanlarda da işsizliğin bulunduğunu ve tam olarak şu anda bulunduğunuz huzursuzluk psikolojisinin o dönemin aydın insanlarında da bulunduğunu net bir şekilde gözlemleme şansı yakalayabilirsiniz. Tanpınar, yaşamda bir yerde tutunamayan kesimde bulunan insanların gerçekliğini, bu insanların diğer insanlarla ilişkilerini ve bu ilişkilerde yaşadıkları zorlukları tokat gibi yüzümüze çarpmaktan çekinmiyor. "İnsanoğlu, insanoğlunun cehennemidir" diyerek asıl sorunun insan olduğunu da açıklamaktan geri kalmıyor. İnsanın talihine ve günümüzde popüler bir kavram olan konfor alanından çıkmak gerektiğine de değiniyor. İnsanın yetenekleri doğrultusunda kendisine bir iş seçmesi gerektiğini, bu doğrultuda atacağı adımlardan asla korkmaması gerektiğini de açıklıyor. Talih dediğimiz şeyin birazda insanın kendisine, cesaret alanına ve korkusuzca hareket etme kabiliyetine bağlı olduğunu anlatıyor.
Her türlü iş de adam kayırmanın mevcut olduğunu, hatta ve hatta bir çok kamu kurumunda günah keçisi konumunda bulunması gereken liyakatsız ve vasıfsız insanların bulunması gerektiğini de anlatıyor. Bu insanların bulunması gerekliliğini anlatıyor ki olası bir olumsuz durumda günah keçisi konumunda kendileri kalmasın. Kısacası ülkemizde bir çok sorunun, şu anda ortaya çıkmadığını ve bu gibi şeylerin ülkemizin yıllardır kanayan yarası olduğunu açıklıyor. İnsanın bulunduğu her koşula ayak uydurabildiğini, aşk, işsizlik, parasızlık ve bireysel değişimi de bu haliyle gözler önüne seriyor.
Eğer sizin de bir şekilde Saatleri Ayarlama Enstitüsü ile yollarınız kesişmiş ise, hiç vakit kaybetmeyin, onu okuma zamanınız gelmiştir. Tadını çıkarın.
Sevgiyle…