kutluhan şirin
MB Üyesi
- Kayıt
- 7 Nisan 2019
- Mesajlar
- 1
- Tepkiler
- 4
- Yaş
- 22
- Meslek
- Uçak Bakım Teknisyeni
- Üniv
- Lise 3'e devam ediyorum
Merhabalar. Umarım makalem hoşuna gidecektir.İyi okumalar.
Kara Kutunun (Flight Recorder) uçak üzerindeki yerinin gösterimi 1934 yılında meydana gelen bir uçak kazasında babasını kaybeden Avustralyalı bilim adamı David Warren, Melbourne şehrindeki Havacılık Araştırma Laboratuarında çalışmış ve 'Comet' adlı dünyanın ilk ticari jet uçağı kazasının soruşturmasında görev almıştır. Bu soruşturma esnasında, eğer uçuş süresince kayıt alınır ise bunun, olası kaza durumunda arkada yatan sebeplerin anlaşılmasında çok önemli rol oynayabileceğini farketmiştir. 1957 yılında da ilk kara kutuyu geliştirmiş ve gösterimini yapmıştır. Bunun ardından Avustralya hükümeti de 1960 yılında tüm uçaklarda kara kutu kullanımını zorunlu kılmıştır.
Kara kutular iki ana parçadan oluşmaktadır. Bunlardan biri uçuş veri kaydedicisi (Flight data recorder-FDR), diğeri ise kokpit sesi kaydedicisidir (Cockpit voice recorder-CVR). Bu iki alt birim genelde tek bir ünitede toplanmış şekilde görev yapmaktadır. FDR birimi birçok veriyi kaydeder. Bu veriler, uçağın; hızı, irtifası, yönü, dikey ivmelenmesi ve eğimi olabileceği gibi aynı zamanda uçağın neredeyse tüm ünitelerinden gelen genel çalışma durumuyla ilgili yüzlerce (yaklaşık 300) bilginin ve iç çevre koşulları bilgilerinin toplamından oluşmaktadır. CVR birimi ise kokpitte görev yapan kabin ekibinin birbirleriyle konuşmalarını, telsiz iletişimlerini ve uçağın uçuş esnasındaki sesini kaydetme görevini icra etmektedir. Uçağın ilk motoru çalıştırıldığı anda devreye girer ve kayıt işlemi başlatılır. Uçağın güvenli bir şekilde inmesinden ve ikinci motorun susturulmasından 5 dakika sonra ise devreden çıkar.
Şekil-1: Kara Kutu
FDR ve CVR birimlerinin kaydettiği veriler hafıza birimlerinde dijital formatta saklanmaktadır. 2 saate kadar ses kaydı ve 25 saate kadar da performans kayıtları tutulabilmektedir. Yeni kaydedilecek veriler eskisinin üzerine yazılmaktadır. Kaydın yapıldığı hafıza birimleri, kazadan sağlam olarak kurtulabilmesi maksadıyla bir kutunun veya silindirin içerisinde muhafazası sağlanacak biçimde tasarlanmıştır. Herhangi bir kaza durumunda kara kutunun en önemli ve tek kurtarılması gereken bölümü bu hafıza birimleridir. Bu yüzden ağır paslanmaz çelik ile kaplaması yapılmış, katmanlar arasındaki yalıtım malzemesi özenle seçilmiş ve dış kılıfı alüminyum ile kaplanmıştır. Böylece, 3400 G kuvvetine varan bir çarpışma anı travmasına, su altında 6000 metre derinlikteki basınca ve 1100 santigrat dereceye kadar sıcaklığa dayanıklı bir birim haline getirilmiştir. Yeni tip kara kutu modellerinin, kazanın sensörler tarafından birkaç saniye önceden algılanmasıyla muhtemel çarpışma bölgesinden farklı bir noktaya fırlatılması söz konusudur. Meydana gelebilecek kaza kırım durumunda kendi konumunun tespit edilebilmesi için; su altında en az 30 gün boyunca 37.5 KHz frekansta ultrasonik sinyal yayan ULB (underwater locator beacon) adı verilen verici sistemine, kara parçası üzerinde ise benzer şekilde ELT (emergency locator transmitter) diye adlandırılan ve 121.5 ve 406 MHz frekans bandından yayın yapan sistemlere sahiptir.
Malezya havayollarına ait Flight MH370 isimli uçağın kaybolması olayının ardından kara kutulardaki eksikliklerin geliştirilmesi kararı alındı ve bu sebeple öncelikle sadece kayıt işlemi değil bunun yanında uçaktan yere canlı olarak veri akışı sağlanması ve yer istasyonlarıyla uçak bilgilerinin anlık paylaşılması hedeflendi. Ayrıca su altındaki sinyal yayım süresinin 30 günden 90 güne çıkarılabilmesi amacıyla bataryaların kapasitelerinin artırılması çalışmaları tamamlandı. Teknolojideki gelişmelerin getirdiği yenilikler vasıtasıyla kara kutulardaki limitlerin aşılması kaza kırım soruşturmalarında daha fazla bilgiye ulaşılmasını sağlarken ileride herhangi bir uçak kazasının yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını ve böylece manevi/maddi kayıpların engellenmesini sağlayacaktır. Günümüzde bir çok uçak kazası kara kutulardan elde edilen veriler ile aydınlatılmakta, elde edilen veriler ışığında hazırlanan teknik raporlar olası uçak kazalarının önüne geçilebilmesi anlamında büyük faydalar sağlamaktadır. Yakın geçmişte Boeing 737 Max uçaklarında peş peşe karşılaşılan 3 kaza yine kara kutular sayesinde ortaya çıkarılmıştır. Bunun sonucunda Boeing uçaklarında yazılımsal bir hata olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu nedenle kara kutu sistemlerinin ileriki yıllarda daha da daha da gelişerek kazalarda yol gösterici rolünün artacağı değerlendirilmektedir.
KARA KUTU (FLIGHT RECORDER)
Kara kutular uçakların uçuş boyunca gösterdiği performansı ve uçağın genel koşullarının ne durumda olduğu hakkındaki bilgileri kaydeden ve her ne kadar siyah renkli olduğu düşünülse de genelde turuncu renkli bir cihazdır. Olası kaza kırım durumunda kazanın sebeplerinin incelenmesi veya diğer olağandışı durumların analiz edilmesine olanak vermesi sebebiyle ticari uçaklarda kullanılması zorunludur. Çarpışma anında en az hasarı alma olasılığı göz önünde tutularak uçakların kuyruk kısmında bulunmaktadır.Kara Kutunun (Flight Recorder) uçak üzerindeki yerinin gösterimi
Kara kutular iki ana parçadan oluşmaktadır. Bunlardan biri uçuş veri kaydedicisi (Flight data recorder-FDR), diğeri ise kokpit sesi kaydedicisidir (Cockpit voice recorder-CVR). Bu iki alt birim genelde tek bir ünitede toplanmış şekilde görev yapmaktadır. FDR birimi birçok veriyi kaydeder. Bu veriler, uçağın; hızı, irtifası, yönü, dikey ivmelenmesi ve eğimi olabileceği gibi aynı zamanda uçağın neredeyse tüm ünitelerinden gelen genel çalışma durumuyla ilgili yüzlerce (yaklaşık 300) bilginin ve iç çevre koşulları bilgilerinin toplamından oluşmaktadır. CVR birimi ise kokpitte görev yapan kabin ekibinin birbirleriyle konuşmalarını, telsiz iletişimlerini ve uçağın uçuş esnasındaki sesini kaydetme görevini icra etmektedir. Uçağın ilk motoru çalıştırıldığı anda devreye girer ve kayıt işlemi başlatılır. Uçağın güvenli bir şekilde inmesinden ve ikinci motorun susturulmasından 5 dakika sonra ise devreden çıkar.
Şekil-1: Kara Kutu
Malezya havayollarına ait Flight MH370 isimli uçağın kaybolması olayının ardından kara kutulardaki eksikliklerin geliştirilmesi kararı alındı ve bu sebeple öncelikle sadece kayıt işlemi değil bunun yanında uçaktan yere canlı olarak veri akışı sağlanması ve yer istasyonlarıyla uçak bilgilerinin anlık paylaşılması hedeflendi. Ayrıca su altındaki sinyal yayım süresinin 30 günden 90 güne çıkarılabilmesi amacıyla bataryaların kapasitelerinin artırılması çalışmaları tamamlandı. Teknolojideki gelişmelerin getirdiği yenilikler vasıtasıyla kara kutulardaki limitlerin aşılması kaza kırım soruşturmalarında daha fazla bilgiye ulaşılmasını sağlarken ileride herhangi bir uçak kazasının yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını ve böylece manevi/maddi kayıpların engellenmesini sağlayacaktır. Günümüzde bir çok uçak kazası kara kutulardan elde edilen veriler ile aydınlatılmakta, elde edilen veriler ışığında hazırlanan teknik raporlar olası uçak kazalarının önüne geçilebilmesi anlamında büyük faydalar sağlamaktadır. Yakın geçmişte Boeing 737 Max uçaklarında peş peşe karşılaşılan 3 kaza yine kara kutular sayesinde ortaya çıkarılmıştır. Bunun sonucunda Boeing uçaklarında yazılımsal bir hata olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu nedenle kara kutu sistemlerinin ileriki yıllarda daha da daha da gelişerek kazalarda yol gösterici rolünün artacağı değerlendirilmektedir.
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı: