Durumu özümseyip ona uygun şekilde yapılan davranışlara farkında olmak, bunların bütününe ise farkındalık adı verilir. Farkındalığın derecesi kişiden kişiye değişse de, iş eyleme döküldüğünde birbirinden çok da uzak olmayan sonuçları ele alırız.
Farkında olmazsan eğer neyi seçeceğini de bilemezsin. İnsan, hayatı boyunca kendisinde neyi eksikse onun varlığını arayarak geçirir. Bulduğunda ise gerçek anlamda kendisinde neyin eksik olduğunun da tam manasıyla farkına varmış olur. Çevremizde her insanın eksik olduğu belli başlı konular vardır. Kimisi iletişim bazında eksiktir ve karşısında kuvvetli iletişim kurabilen insan ararken, kimisi liderlik bazında eksiktir ve hayatında lider insan arar.
Kelime olarak herkesin bildiği ancak anlamını ifade ederken zorluk yaşadığı bir durumdur farkındalık, farkında olmak… Canlıların tamamına yakınında bu güzel özellik olmasına rağmen, uygulama şekilleri de bir o kadar farklıdır. Sabah yürüyüşünde fark ettiğiniz bir kedi, sizi fark ettiğinde yemeğini bırakıp size bakmaya başlar. Ta ki kendisini güvende hissedene kadar. Güneşin doğuşunu fark eden bir ayçiçeği, başını kaldırır ve yönünü güneşe çevirir. Çünkü ihtiyacı olan şey yalnızca o güneştedir. Bunun için de o, güneş her doğduğu andan batana dek ona bakar.
Öncelikle farklılığın farkında olmak gerek. Bana göre bir insanın varlığı farkındalıkken, başka birisine göre ise bir insanın yokluğu farkındalıktır. Hani derler ya seviyorum. Kimine göre zor olan şey sevebilmekken, kimine göre ise sevmeyi sevebilmektir zor olan.
Hayatınızda öncelikle ben kimim sorusuna cevap vermelisiniz. Ben kimim gerçekten diyebilmeliyiz. Bunun için de önce kendi benliğimizin farkında olmalıyız. Zaman hızla akıp giderken ve hiçbir şekilde geriye dönme şansımız yokken, gelecek adına neyi istediğimizin farkında olmamız gerek.
İnsan bir şeylerin farkına varabildiğinde genellikle ya o elindekini kaybetmiş oluyor yada kaybetme noktasına çok yakın oluyor. Örnek olarak sıradan bir öğrenciyi ele alacaksak, okul hayatının güzelliklerini okul zamanında farkına varamıyor. Çünkü yaşadığı o yılları hayatının en zor yılları olarak görmesi, algısını gerçek anlamda kullanamamasına neden oluyor. Çünkü bulunduğu anın özelliğini analiz edebilmekten yoksundur.
Geçenlerde okuduğum bir kitap da ilgimi çeken güzel bir cümle oldu. ”Neyi görmediğini görmek, akıllanmanın başlangıcıdır!” Esasında bu cümlenin özüne bakacak olursak, akıllanmanın yolu görmekten, görmenin yolu farkına varabilmekten geçmektedir.
Birçok insan iş hayatında terfi ister,makam ister ve bunların özünde de yüksek maaş getirisi ister. Ancak kendimden bir şeyler aktaracak olursam sizlere, ”Üniversite Bitti Peki Şimdi” adlı yazımın son paragrafında çok anlamlı bir cümleyi tekrar sizlere hatırlatmak istiyorum: ”Bir saat mutlu olmak istiyorsan şekerleme yap, bir gün mutlu olmak istiyorsan balık tut, bir hafta mutlu olmak istiyorsan tatile çık, bir ay mutlu olmak istiyorsan evlen, bir yıl mutlu olmak istiyorsan servete kon ve bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsan sevdiğin işi yap…”
Hayatımda iki şeyi çok severek yapıyorum. Tasarım ve yatırım. Birileri emekli olana dek sıcak şekilde ki yatağından istemeyerek işe giderken, sizler asla o insan grubunu referans alıp da tek kullanımlık canınıza bu eziyeti yapmayın. Hayat bizlere verilmiş bir hediyeyse eğer, kendinizi şımartın ve değer katın. Saygılarımla…