Evrenin sonsuz olduğunu biliyorsunuzdur. Ya da genişlediğini duymuşsunuzdur en azından. Peki ya evrene ait düşüncelerimi hep böyle miydi? Yoksa zaman içinde bu değişmekte miydi?
Evren Hakkındaki İlk Görüşler
Evrene bakış aslında insan dünyaya ilk evrimleşmesinden itibarendir. Ancak ilginç olan biz, bilimi kimlerin keşfettiğini bilebiliyoruz! Sistematik şekilde ortaya atan ilk insanları bilebiliyoruz!
Bilimin tarihi M.Ö. 600’lere dayanır. Mısır o dönemde astronomide, matematikte çok gelişmişti. Nil Nehri’nin taşmasıyla toprakların sınırlarının kaybolması onarlı matematiğe yönlendirmişti. Nil Nehri’nin neden taştığını bulmak için de Ay’ın hareketleriyle ilgilenmiş, ilk güneş yılı esaslı takvimi de onlar bulmuştu.
Thales (Miletli Thales) Anadolu’nun batı taraflarında doğmuş bir filozoftu. Mısır’a yaptığı seyahatte kendine ait bir toprak almış ve Nil Nehri’nin taşmasıyla toprağının sınırları kaybolmuştu. Döneminin Mısırlıları matematik ile sınırlarını bulduğunda Thales şaşkınlığa uğramış, evreni bilebilme şansımızın doğduğunu anlamıştı. Yapılan ölçümlerin her yerde geçerli olduğunu anlamıştır.
Geri döndüğünde öğrencisi denilen (doğru olup olmadığı belli değildir.) Anaximandros’a öğrendiği bilgileri aktarmıştır.
İleriki zamanlarda bunlara bir soru gelir. Zelzele nasıl oluyor? Thales, Dünya’nın suyun üstünde olduğunu söyler (Sümer modelinden esinlenmiştir.) Ancak Anaximandros’a der ki: “Bana katılmak zorunda değilsin.” Anaximandros ise bu yanıtın sorunu çözemeyeceği sadece sonsuzluğa atacağını söylüyor. (Suyun altında ne var? Onun altında ne var?)
Anaximandros ise kendi düşüncesini söyler ve bilimin ilk evren görüşünün temelini atar. “Dünya boşlukta”
İlk Evren Modeli: Aristoteles
M.Ö. 340 gibi bir zamanda Yunan Filozof Aristoteles “gökyüzü üzerine” adlı kitabında Dünya’nın düz bir tepesi olmadığını aksine yuvarlak bir tepesi olduğunu yazmıştır. Hatta gözleme dayalı iki kanıt bile sunmuştur kitabında. İlk olarak Ay’ın gölgesinin Dünya üzerinde hep yuvarlak olduğunu buldu ve bunun ancak Dünya küre şeklindeyse olabileceğini öne sürdü. İkinci olarak Yunanlıların yaptığı gezilerden dolayı bilindi ki Kutup Yıldızı güneyden bakıldığında kuzeydekine göre daha aşağıda kalıyordu. Bu Ancak Dünya küre şeklindeyse mümkün olabilirdi.
Gelelim Aristo’nun evren görüşüne… Aristoteles; Dünya’nın hareketsiz olduğu, Güneşin, Ay’ın, gezegen ve yıldızların çevresinde dairesel bir yörüngede hareket ettikleri kanısındaydı.
Bu görüş Ptolemaios tarafından kozmolojik bir model haline getirildi.
Model’e göre son kürede “Sabit Yıldızlar” yer alıyordu ve bunlar hareketsizdi. Bu model genel olarak kabul görmüştü. Hatta Kilise bile bu modeli doğru bulmuştu çünkü Cennet ve Cehennem yıldızlar sonrasındaki tabakada kendine yer bulabiliyordu.
Özgür Düşünceli Bir Rahip: Giordano Bruno
Ah Ortaçağ Avrupası ah… Kilise’nin yasakladığı kitapları okuma kardeşim. Ne diye okuyorsun ki?
Asi olmak bunu gerektirir işte. Kilise’nin yasakladığı kitapları okumak ve düşüncelerini herkese yaymak. Giordano Bruno okuduğu kitaplar sayesinde Aristo evreninden uzaklaşmış ve kendini sonsuz uzaya bırakmış insanlardandı. Görüşlerini yaymak için uğraşmış bir asiydi. Bir Rahipti ancak özgür düşünceliydi.
Evrenin sonsuz olduğunu söylediğinde birçok tepkiyle karşılaşmış, yıllarca zindanlarda kalmıştı. Düşünceleri doğruya yakın olmasına karşın aslında sadece birer isabetli tahminlerdi.
Evrenin sonsuz olduğu söylemini her yere yaymaya çalışmıştı. Bu da onun sonunu getiren şey olmuştu. Sonu diri diri yakılmaktı!
Bilim Dünyasında Devrim!
Öncelikle şunu söylemem gerekiyor. İşte bahsedeceğim adam aslında Güneşin merkezde olduğunu bulmadı, o sadece hırsız diyen arkadaşlar var.
Bilimdeki bir olguyu tek bir kişi bulmaz. Bir bilgi zamanla gelişir ve ortaya onu sistematik olarak “geliştirerek” toplayan biri gelir. Tabii bir de güneş merkezli evren görüşü yapan ve bunu kanıtlayan arasında farklar da vardır. İşte burada anlaşalım.
Nicolaus Copernicus, 1512 yılında tezini duyuran kısa bir açıklama (Commentariolus) yayımladı. Kilise’den korkmuş olacak ki bu açıklama imzasızdı.
Açıklamada Copernicus yeni bir evren modeli geliştirmişti. Copernicus’a göre merkezde Güneş vardı ve Dünya dahil bütün gezegenler onun etrafında dönüyordu. Yaşamının sonunda tüm bilgilerini “De Revolutionibus” adlı kitabında topladı.
Ne vardı ki Copernicus’un düşüncelerinin ciddiye alınması yüz yılı aldı.
Aradan geçen bir yüz yıl sonra Copernicus modelini halk içinde savunmaya başlayan iki bilimci ortaya çıktı. Johannes Kepler ve Galileo Galilei…
Aristocu evren görüşüne en büyük darbe 1609 yılında geldi. Galileo Galilei icat ettiği teleskobuyla Jüpiter’in uydularını buldu. Bunlar Jüpiter etrafında dönüyorlardı. Demek ki her şey Dünya etrafında dönmek zorunda değildi!
Ancak gözlemler ve Copernicus evreni birbirini tutmuyordu. Çünkü Mars’ın hareketleri bütün gözlemciler için bir baş belasıydı. Kepler de bunu araştırmaya başladı ve Copernicus evren modelini biraz daha geliştirerek gezegenlerin dairesel yörüngelerde değil elips olarak hareket ettiğini söyledi.
Bu görüşler Newton’a kadar ancak bu kadar ilerleyebilmişti.
Evrenin ihtişamı karşısında büyülenmeniz dileğiyle…
Kaynakça
- Zamanın Kısa Tarihi-Stephen Hawking
- Kozmik Anafor
- Celal Şengör Bilimin doğuşu