Muhtemelen Dünya’nın kısa bir süreliğine “ikinci bir Ay”a sahip olduğuna dair çarpıcı haberi duymuşsunuzdur. Neyse ki bu doğru değil – söz konusu olan sadece otobüs büyüklüğünde küçük bir asteroit ve gerçek Ay’dan beş kat daha uzakta bulunuyor. Çıplak gözle görülmesi imkansız olduğundan, mini-Ay olarak bile nitelendirilemez. Bu asteroidi uydu olarak adlandırmak da doğru olmaz, çünkü bunun için gezegenimizin etrafında en az birkaç tur atması gerekirdi, ancak bu gerçekleşmeyecek. Neden bunun tam teşekküllü bir Ay değil de “neyse ki” bir asteroit olması iyi? Bunu aşağıda daha iyi anlayacaksınız.
Ay, ilk bakışta sadece gezegenimizin etrafında dönüyor ve zaman zaman bize aydınlık geceler sağlıyor gibi görünür. Onun yörüngedeki varlığını başka türlü hissetmiyoruz. Evet, belki uyuyan bir insanın üzerine düşen ay ışığının baş ağrısına neden olduğunu ve genel olarak uydunun insanın fiziksel durumunu etkilediğini duymuş olabilirsiniz. Ancak gerçekte bu sadece Ay hakkında başka bir mittir.
Yine de doğal uydu, gezenimizdeki yaşamı tahmin edilenden çok daha fazla etkiliyor. Aslında, bizi çevreleyen “oksijenli” yaşam Ay sayesinde ortaya çıktı. Daha doğrusu, Ay Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki dönüşünü yavaşlattı ve bunun sonucunda günlerin süresi uzadı. Bu sayede siyanobakteriler gün boyunca atmosferi oksijen ile doldurmak için yeterli zamana sahip oldu.
Ayrıca, yerçekimi çekimi okyanuslarda gelgit olaylarını oluşturur. Bu fenomen, kıyı türlerinin ve hatta insan toplumlarının evrimini etkiledi. En önemlisi ise, Ay Dünya’nın yörüngesini ve eksen eğimini stabilize ediyor. Gezegenimizde istikrarlı bir iklim ve öngörülebilir mevsimlerin olması tam da bu sayededir.
İki Ay Dünya’yı Nasıl Etkilerdi?
Ay’ın Dünya için ne kadar önemli olduğunu göz önünde bulundurursak, ikinci bir uydunun varlığında gezegenimizde koşulların çok farklı olacağını tahmin etmek zor değil. Örneğin, iki Ay daha güçlü gelgit kuvvetleri oluştururdu. Gelgitler daha yüksek ve keskin olurdu. Sonuç olarak, kıyı bölgelerinde yaşam neredeyse imkansız hale gelirdi. Gelgitler arasındaki fark binlerce metre olabilirdi. Bunun aşırı kıyı erozyonuna ve bir diz diğer soruna yol açacağını tahmin etmek zor değil.
Gelgit bölgesinde yaşayan türlerin hayatta kalması da sorunlu hale gelirdi. Ancak belki de evrimleri farklı bir senaryoda ilerler ve bu koşullara uyum sağlarlardı. Fakat ikinci bir Ay’ın aniden ortaya çıktığını düşünürsek, bu durumda birçok organizma yok olmaya mahkum olurdu.
Buna bağlı olarak, insanlık da ciddi sorunlarla karşı karşıya kalırdı. İnsanlar okyanus ile etkileşim için yeni yöntemler bulmak zorunda kalırdı. Birçok şehir, liman ve altyapı taşınmak ve değiştirilmek zorunda kalırdı. Aynı zamanda, yaşamaya elverişli kara alanı şu ankinden çok daha az olurdu.
Ayrıca, insanlığın eski çağlardan beri zamanı belirlemede Ay’ı referans aldığını belirtmek gerekir. Örneğin, bu tarımda önemliydi. İki aylık bir sistem, zaman hesaplama yöntemlerini gözden geçirmeyi gerektirebilirdi. Büyük olasılıkla, ay döngüsüne dayalı aylar önemini yitirirdi. Yeni sistem muhtemelen her iki ayın hareketini de dikkate alırdı.
İki Ay Dünya’nın İklimini Değiştirirdi
İki uydu varlığında, Dünya’nın yörüngesini ve eğimini stabilize eden kuvvetler güçlenebilirdi. Yani Dünya daha da stabil hale gelebilirdi. Ancak tersi bir etki de ortaya çıkabilirdi – gezegenin dönüşünün istikrarsızlaşması. Bu, Ay’ların boyutuna ve konumuna bağlı olurdu.
Eğer iki uydunun yerçekimi kuvvetleri birbirine karşı olsaydı, Dünya’nın eksen eğimi dalgalanabilirdi. Bu, aşırı ve öngörülemeyen iklim değişikliklerine yol açardı. Sonuç olarak, birçok tür çevre koşullarına uyum sağlayamazdı. Açıkçası, bu koşullarda sadece en dayanıklı organizmalar hayatta kalabilirdi.
İki Ay Çarpışabilirdi
İki aylı sistemin en büyük dezavantajlarından biri, uydular bir noktada çarpışma riskinin yüksek olmasıdır. Bunun nedeni, Ay gibi, her iki uydunun da zamanla Dünya’dan uzaklaşacak olmasıdır. Sonunda yörüngeleri kesişebilir ve bu sadece uydular için değil, gezegenimiz için de bir felaket olabilir.
Enkaz kesinlikle Dünya’ya düşer ve dinozorları yok eden asteroidin Dünya’ya çarpmasından sonra ortaya çıkana benzer bir kitlesel yok oluşa neden olurdu. Büyük olasılıkla, böyle bir çarpışma sonucunda tek bir büyük uydu oluşurdu. Bu da Ay’a bağlı olan tüm gezegen süreçlerini değiştirirdi.
Yukarıda söylenenleri özetlersek, iki Ay olsaydı Dünya’da her şey tamamen farklı görünürdü. Belki de biz bile var olmazdık. Ancak gezegenin tam olarak nasıl değişeceğini sadece tahmin edebilir ve kestirebiliriz.