Bilinmeze doğru gidiyoruz sürekli sürüklenerek ve kimse çıkıp da buna dur diyemiyor, çünkü bir insan sıcak bir sobaya elini değmek istemez sadece yanına yaklaşır ve ısınır. Sobanın içerisinde ki kömür ve odun bittikten sonra istediği gibi sobaya müdahale edebilir. İşte evrende ki bilinmez de böyledir, bilimi korkutan gerçekler silsilesi ile karşılaşmaktan çekiniyoruz tüm dünya olarak.
Yüzyıllardır bildiklerimizi kaç kere sorguladık ve doğrulunu kendimiz onayladık? Mesela dünyanın yuvarlak olduğunu gördük mü veya dünyanın döndüğünü evrenden izledik mi? Bunları okurken kendi kendinize bilinç altınız mantıklı cevaplar üretmeye çalışıyor biliyorum. Ancak peki ya bunlar doğru bildiğimiz yanlışlar ise?
Bu şekilde bildiğimiz ve birçok etkenler tarafından doğru olanlar bunlarmış gibi medya baskısı altında kaldık ve zaman da ilerledikçe aynı şeyleri göre göre doğru olarak kabul ettik ama hiçbir zaman kendimiz bizzat onaylamadık.
Bana ister istemez kızdınız veya benimle aynı fikirde olup biraz sorgulamaya başladınız içten içe. Ama herşey ve her bildiğimiz doğrular, doğru olmaya bilir. Biliyorum bahaneler bile üretiyorsunuz şuan mesela imkanımız yok diyorsunuz.
Peki size soruyorum; kaşifler yüzyıllar öncesinde nasıl imkan yaratıyordu? Birçok kaşif imkan yaratmak için yıllarca birikim yapmıştır ve çalışmıştır.
Aslında hayat evlenmekten, çocuk yapmaktan ibaret değil. Günümüzde hayatı bu sanan vatandaşımın olması beni sürekli tedirgin ediyor.
“KÖLE OLMAYIN, KÖLELİĞİ KÖLE EDİN”
Çünkü insan, zamandan bile değerlidir.