Yırtıcılardan sürüngenlere, güneşe dönen yapraklara kadar, yaşayan her şey hareket eder. Ancak bilim insanları daha temelde hücrelerin nasıl yapılandığını, hareket ettiğini, taşındığını ve bölündüğünü, bunun arkasındaki fiziksel mekanizmaları henüz tam olarak çözebilmiş değiller.
Chicago Üniversitesi Fizik bölümünden Prof. Margaret Gardel, organizmaların hareket etmesini ve şekil değiştirmesini sağlayan mekanizmaların yaşamın doğasıyla doğrudan ilişkili olduğunu, bunların temelinin de fiziğe dayandığını belirtiyor ve “ancak biyoloji bilgimiz açısından ne kadar önemli olursa olsun, bunların çoğu henüz tam olarak anlaşılmadı” diyor.
Gardel, yürüttüğü çalışmada hücre bölünmesini ilk kez bir hücrenin dışında gerçekleştirerek önemli bir gelişmeye imza attı. Aynı üniversitede doktora sonrası çalışma yapan Kim Weirich tarafından gerçekleştirilen deney, bilim insanlarına hücrelerin günlük aktivitelerinin ardındaki fizik bileşenini anlama olanağı tanıyacak; ayrıca yeni malzemeler, hatta yapay hücreler gibi tıp alanında yeni atılımların gerçekleşmesine önayak olacak nitelikte.
Fizik ve biyolojiyi birleştiren bu çalışmada Gardel,”Hücrelerin bölünme şekli,hayatın başlaması açısından en önemli ve temel unsurlardan biri; ve bunu yüzyıllardır anlamaya çalışıyoruz”dedi.
Hücreler vücudumuzda hareket halinde bulunuyor;ancak hücrelerin içinde çok karmaşık bir hareket gerçekleşiyor: Besinleri ve kaynakları içe ve dışa aktarıyorlar, genişliyor ve daralıyorlar, kendilerini kopyalamak için bölünüyorlar. Bu hareketi sağlayan en önemli öğelerden biri ise kendini çubuksu yapılarla birleştiren Aktin proteini. Gardel’in ekibi de Aktin’in davranışı ardındaki fiziği anlamaya çalışıyor. Dolayısıyla Weirich, bilim insanlarının bu konudaki en bilindik yaklaşımlarından birini tercih etti: İçeriği alıp, bunları hücre dışında yapıya dönüştürmek.
Weirich, Aktin proteinlerini ayrıştırdığında badem şekilli damalcıklara dönüştüklerini gözlemledi. Ardından eklenen Myosin (kaslarda sıkça bulunan “motor”) proteinleri. otomatik olarak bu damlacıkların ortasına ulaşarak onları sıkıp ikiye ayırdılar. Gardel, bu görüntüyü izlediklerinde şok olduklarını belirtiyor.
Damla halindeki çubuksu Aktin molekülleri paralel olarak hizalayıp karmaşıklığı önlüyorlar ve yukarıda bahsettiğimiz bedem şeklini oluşturuyorlar. Daha uzun olan Myosin molekülleri ise merkezde toplanıp Aktin ile paralel hale geliyorlar. Ancak daha fazla Myosin bir araya geldiğinde bunlar birbirine yapışmaya başlıyor ve külçelere dönüşüp paralel yerine kıvrımlı bir yapı oluşturarak bölünmeye yol açıyor. Bu çalışma, bir hücrenin bölünmeyi nasıl gerçekleştirdiğine dair ilk detaylı görüntü olma özelliğini taşıyor.
Gardel,”Bir damlacığın formunu değiştirerek daha fazla yaşam oluşturma sürecini izlemek yalnızca hayranlık verici değil, aynı zamanda kullanışlı”diyor. Hücre bölünmesinden protein tipleri farklı olmasına karşın altında yatan prensipler benziyor. Bu da, bir yarayı iyileştirmek için yapay doku üretmek gibi işlemlerde tam da ihtiyacınınz olacak şey” yorumunu yapıyor; “Biyolojide büyük problemlerden biri molekül yapılarının nasıl birlikte çalıştıklarını öğrenmek. Bunlar çoğunlukla içeride gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar olduğu için modellemek çok zor. Bu tür çalışmalar,gerçekleşen süreçler hakkındaki temel prensipleri araştırma imkanı veriyor.”