Merhaba arkadaşlar bu yazımızda sizlere doğanın katilleri olan insanları anlatacağız. Bizi doğanın katilleri yapan gelişmeleri sizlere anlatacağım. Sonsuz düşünceler, sonsuz olasılıklar. Ve gerçekleşen muhteşem olaylar. Yaşadığımız gezegen, yıldızlar. Ancak bizim yaşamamıza olanak sağlayabilecek kadar düzenli bir sistem. Henüz sayısını bile bilemediğimiz canlı türleri, göremediğimiz galaksiler. Gözlerimize düşen ışık, düğmeye basınca yanan lamba. Ve sayamadığım daha nice güzellikler. Peki, farkında mısınız? Doğan Güneş’in, ışıldayan Ay’ın. Doğadaki güzelliklerin, yüz binlerce yiyeceğin. Bu güzellikleri sıradan bir insan fark edemiyor.
Neden? Çünkü merak etmiyor. Günümüzdeki en büyük sorunlardan birisi merak. İnsanlar git gide aptallaşıyor, gelişen teknoloji ile merak etmeyi ve düşünmeyi pas geçiyor. Böylece sorunlar, savaşlar, ölümler oluyor. Üstelik sadece kendimize değil çevremize de zarar veriyoruz. Dünyamızı kirletiyor, enerjisini bitiriyoruz. Canlılara zarar veriyor ve bir hiç uğruna ölümlerine sebep veriyoruz. Başkalarına hediye almayı biliyoruz ama verilen en büyük hediyelerin farkında olamıyoruz. Sevgilinize gül alabiliyorsunuz fakat o gülün hayatını sorgusuz sualsiz elinden alıyorsunuz. Gül, evet sadece bir gül. Fakat oda bir canlı ve en az bizim kadar yaşama hakkına sahip. Peki, bunu nasıl yapabiliyoruz? Hayvanlara nankör diyebiliyoruz, bizim gibi düşünemediklerini söylüyoruz. Fakat şöyle bir gerçek var: Hayvanlar, insanlardan daha zeki! Evet bu doğru. Onlar sahip olduklarının farkındalar ve değerini biliyorlar. İnsanlar gibi yaşam alanlarına zarar vermiyorlar ve başka yaşamlara saygı duyuyorlar. Sevgiyi bizden daha iyi biliyorlar. Evrenin düzenini bozmuyorlar ve kendi içlerinde savaşmıyorlar. Doğadaki düzen insanlara örnek olmak yerine bozulacak bir oyuncak gibi görülüyor ve çıkarlar uğruna feda ediliyor. Birlikte doğa ve insan ilişkisine bir bakış atalım;
Doğanın Katiller
İşte iki penguen. Penguenlerin karşı cinsi etkilemek için ne yaptığını biliyor musunuz? Erkek penguen dişi pengueni etkilemek için bulundukları yeri gezer ve en güzel taşı bulup ona hediye eder. Her hangi bir maddi sıkıntısı yok onların. Doğadaki güzel şeylerin farkındalar. Onlar için mutluluk küçük bir taş parçasından ibaret.
Bir panda. Annesini kaybetmiş ve üzgün. İşte hayvan deyip geçtiğimiz bu canlı kaybettiği anne sevgisinin ardından üzülüyor. Biz ise sahip olduklarımızın farkına kaybedince varıyoruz. Fakat kaybedince bir anlamı kalmıyor.
Yunuslar, denizin sevimli sahipleri. Belki de suyun üstündeki taklalarını izlemişsinizdir. Peki, bir yunus parkında izlediniz mi? İzlediyseniz sizde doğa katliamının bir parçasısınız demektir. Onların eğitim aşamaları gerçekten çok zorlu olmakta. Çeşitli işkencelere maruz kalmakta ve eğitim sırasında birçoğu ölmekte. Bunu yapanlar yine insanlar. Sırf göz zevkleri için çeşitli işkenceler görmesine göz yumanlar. Oysa yunuslar insanlara sevgiyle yaklaşmakta, gemilerle küçük yarışlar yaparak insanlara güzel bir gösteri sunmaktalar. Peki, onların yaşam alanı büyük diye mi küçük alanlara hapsedilip, işkence görüyorlar? Onların denizi neden onlara kalmıyor?
Sevimli filler. Sirklerde izlemişsinizdir filleri. Peki, orada yaptıklarını yapana kadar nasıl bir süreçten geçiyor? Daha küçük bir bebekken alınıp bir ayağına ip bağlanıyor ve esirleştiriliyor. Zamanla filde bir önyargı oluşuyor ve fil artık ipten kurtulma çabasına girmiyor. Bu sırada onu terbiye edecek kişiler çeşitli yöntemlerle onu eğitiyorlar ki buna eğitim demek ne kadar doğru olur bilmem. Eğitim (!) sırasında ne mi oluyor? Fil işkenceye maruz kalıyor ve kurtulma şansı yok! Bunu da yapan bizleriz.
Şimdi de yukarıdaki resme bakalım. Ne kadarda huzur verici bir görüntü değil mi? Ama insanlar bunu tercih etmek yerine aşağıdakini tercih ediyor.
Bu da doğanın bize yaptığı muhteşem ışık oyunları. Biz doğadaki muhteşem karelerden uzaklaşarak kendi sanal karelerimizde boğuluyoruz.
Ve en önemli konulardan birisi: Dostluk!
Yine doğada bize birçok örnek var.
Normalde kedinin civcivi yemesi gerekir değil mi? Doğanın kanunu bu. Fakat doğadaki hayvanlarda ihtiyaçları olmadıkça başka hayatlara zarar vermezler. Ve yapması gerekenin aksine dostluklar bile kurabilir. Fakat biz insanlar hayvanlar gibi başka türlerle anlaşmayı bırakın kendi türümüzle anlaşamıyoruz.
Nankör olan asıl insandır ve bu kelime kediye yapışan en büyük haksızlıktır. İnsanlar hiçbir canlı ile barış ve uyum içinde yaşamayı beceremiyor. Kendi türü de dâhil. Bu yüzden insanlar doğadaki en tehlikeli canlı türü ve öylede kalacak gibi görünüyor. Daha yukarıda sayamadığım birçok kötülüğümüz var ve çoğunun farkında bile olmuyoruz. Ne yaptığınızı ve yapacağınızı iyi düşünün. Merak edip araştırmayı ihmal etmeyin. Unutmayın en büyük felaket cahilliktir. Belki bazılarınız yukarıdakileri bilmiyordu ve okuyarak öğrenmiş oldu. Gelen yeni nesillerde ki merak duygusunu köreltmek yerine canlı tutmaya çalışmalı ve onlara doğadaki düzeni, işleyişi ve örnekleri anlatmalıyız.
Ayrıca insanlar bir amaçları olmadan yaşıyor. Bu yüzden bir hiç uğruna yaşıyorlar ve mutlu olamıyorlar. Bu özellik insan dışındaki canlılarda yok. Çünkü yapacakları hep belirli. Fakat insan öyle değil. İnsan özel fakat bu kimliğini olumlu yönde kullanamıyor. Bu konuda yapılması gerekeni Aamir Khan kısaca özetliyor;
Her şeye karamsar bakmayın. Bir şey güzel veya kötü olabilir bu sizin bakış açınıza bağlıdır.
Unutmayın insan yalnız değildir ve Dünya ona aittir değildir…