Tarih boyunca insanlar yaşadıkları olayları açıklamaya çalışmıştır. Bu açıklamalar zamanla ayrışmış ve çeşitli bilgi kümeleri haline gelmiştir. Bugün yaşadığımız olayları açıklamak için kullanılabilecek en mantıklı sistemin bilim olduğunu düşünüyoruz (düşünmeyenler de var!). Bilim çeşitli kuralları olan bilgi sistemidir. Bilgi sistemleri bilgi üretmeye yarar. Peki bilim nasıl bilgi üretir ve bilimin amacı nedir?
Öncelikle bilimin amacı yalnızca bilmektir. İnsanlığı kurtarmak, doğayı korumak, icatlar çıkarmak gibi amaçları yoktur veya geri plandadır. Bilim bilinebileceğini düşündüğü her şeyi (neyin bilenebileceğine yine bilim sisteminin kuralları dahilinde karar verilir) en doğru şekilde bilmek için kullanılan yöntemdir. (Bu iddiayı bir çok insan kabul eder herhalde) Bilim, doğru bilgi üretme tekeli midir? Kendi içinde dogma olmadığını iddia etse de, sizi belli şartlarda bilgi üretmeye ittiğinden aslında dogma mıdır? gibi sorular bilimin değil bilim felsefesinin sorularıdır. Burada onlara değinmeyeceğiz.
Bilimde önce gözlem yapılmalıdır. Bir gözlem yapılır ve bir doğa kanununu bulursunuz. Doğa kanunları (veya yasaları): Her gözlemimizde gerçekleşen ve belli bir sınırlar içerisinde aksi mümkün olmayan temel olaylara denir. Örneğin; dünya çerçevesinden bakarsak, kütlesi olan iki cismin birbirlerine yaklaşmaya çalışması veya öteki türdeşlerinden yalıtılmış popülasyonların nesiller boyunca değişeceği olguları birer doğa kanunlarıdır. Bu doğa kanunları etrafımıza bakınca herkesin gördüğü gerçeklerdir.
Doğa kanunlarını gözleyen insanlar, bunların sebepleri, koşulları gibi bir takım açıklamalar getirirler. Bu açıklamalara Hipotez denir. Örneğin; kütlesi olan cisimlerin birbirlerini çekmesi bir doğa kanunudur (kütle çekim kanunu). Hipotezlerde, kütlesi olan cisimler neden birbirini çekiyor? Hangi şartlar altında bu olay gerçekleşiyor? gibi sorulara cevap verilmeye çalışılır. Tarihte bu sorulara ilk defa tutarlı cevabı veren Newton’dur. Newton ortaya attığı hipotezle kütle çekim kanununu bazı özelliklerini açıklamaya çalışmıştır. Aynı şekilde canlıların evrilişinin (Evrim bir kanundur) sebeplerini de tarih boyunca bir çok insan açıklamaya çalışmıştır.
Üretilen bir bilgi kümesinin bilimsel olması için test edilebilir olması gerekmektedir. Newtonun ortaya attığı hipotez test edilebilir ve doğru olup olmadığı gösterilebilirdi. Newton’un hipotezi 19. yy. ın sonlarına kadar defalarca test edilecek ve hepsinden sağ çıkıcak. Bu kadar çok sınamadan sağ çıkan hipotezlere veya hipotezler bütününe Teori denir. Bilimsel terminolojideki teori günlük kullanımdakinden farklıdır. Halk arasında yanlış bilinen bir şey de teorilerin kanıtlanıp kanun olacağını düşünmektir. Teoriler zaten kanıtlanmış bilgi kümesidir. Kanıtlanmış bir şeyi bir daha kanıtlamak ne demektir? Zaten teoriler kanunların detaylı açıklamalarıdır. İkisi birbirinden farklı şeylerdir. Newton cisimlerin yaklaşmasını Kütle Çekiminin Teorisi ile Darwin ise canlıların evrilişini Evrimin Teorisi ile ilk defa sınanabilir ve sınama sonucunda sınıfta kalmayan bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeple bugün bu iki bilim insanın ismini ezberliyoruz.
Son olarak günümüzde bilimde ki en önemli şey olan “yanlışlanabilirlik” ilkesinden bahsedelim. Bugün bir hipotezin yalnızca sınanabilir olması değil aynı zamanda yanlışlanabilir olması gerekmektedir. Deneyler hipotezi doğrulamak için değil, yanlışlamak için yapılmalıdır. Bir hipotezin kesin doğru olduğunu ancak sonsuz sayıda deneme ile bulabilirsiniz fakat yanlış olduğunu tek deneme ile keşfedebilirsiniz. Bu sebeple olayları açıklayan bilgiler elenerek ilerleme sağlanır. Ancak belli bir çerçevede tüm olasılıkları test etme ihtimaline sahip olabiliriz ve tüm şartlarda aynı sonucu alıyor olabiliriz. İşte Newton’un teorisi de belli çerçevede geçerli bir teoridir. Bu sebeple teorileri, çöpe atılabilecek veya belli alanlarda kullanılmaya devam edebilecek teoriler olarak ikiye ayırabiliriz.
Bir sonraki yazıda, insanlığı kurtarmak, icatlar çıkarmak gibi konuları amaç edinmiş mühendislik gibi prensiplerden bahsediceğim. Bilim insanı bilgi üretir, mühendis bilgiyi kullanır ve başka bir iş yapar. Maxwell bilgiyi üretti. Tesla ise Maxwell’in teorileri, formülleri sayesinde icatlar yapabildi. Birisi en büyük on bilim insanı listesindeyken ötekisi en büyük on mühendis listesinde yer alır. İkisini karıştırmamak önemli.