Kişiye göre değişebilen bir durum olan ”Bilgi mi? Tecrübe mi?” konusunu ele alacağım bu kez. Kimine göre bilgi olmadan kazanılacak tecrübenin herhangi bir avantaj sağlamadığı yönündeyken, kimine göre ise tecrübe olmadan kazanılacak bilginin herhangi bir avantaj sağlamadığı yönündedir. Tüm bu farklılıkların altında yatan net gerçeklik ise bakış açılarının ve yaşanmışlıklarının bir bütünüdür.
Yıllar süren bir mücadelenin ardından atılacak adımların neticesine baktığımızda kesinlikle altında tecrübe yatıyor desek de, o tecrübeyi değerli kılacak olan şey ise bilgidir. Bilgisiz bir tecrübe, tecrübesiz bir bilgi de bizi net şekilde doğruya ulaştıramaz. İnsanlar bir kazanım veya başarı elde etmek için bilgiye gereksinim duymaktadır. Fakat bilginin ışığında yürüyen insanların da elde ettiği başarısızlıklar bütününe de tecrübe diyebiliriz.
Ünlü bilim insanlarına baktığımızda, neticesinde başarıya ulaşabilmek için yüzlerce hatta binlerce deney yapmaktadırlar. Ancak bir önce ki deneyde aldığı başarısız sonuç karşısında bir sonra ki deneyde, bir önceki deneyde uyguladığını uygulamamaktadır. Çünkü başarısızlıkla elde ettiği tecrübeyi, bilgisiyle birleştirip bir sonraki deneyde ikisini de harmanlayıp ele alabiliyor olması o insanı doğru yola götürecektir.
Hayat yarışına girmiş biz bireyler olarak da konu aynı şekilde akıp gitmektedir. İş hayatına daha başlamamış, üniversite sıralarında olan genç arkadaşlara genel itibariyle aktarılan konuların başında gelen şey; derslerinize çok çalışın, kendinize değer katın, bu okuldan mezun olduğunuzda şu gibi bölüm veya birimler de çalışabilirsiniz gibisinden bilgiler verilmektedir. O sıralarda bu cümleleri duyan bir takım insanlar hemen hayal kurup kendi yaşamak istedikleri hayatı kafalarında şekillendirmeye başlarlar.
Okul biter, askerlik biter ve o heyecanla beklenilen ilk iş dönemine gelinmiş olur. Öğrencilik döneminin bir ödülü olarak gördüğü diplomasının da desteğiyle özgüven dolu bu genç arkadaşımız, tecrübesizliğinin ilk golünü insan kaynaklarından duyacağı ”akademik olarak kendinizi çok iyi yetiştirmişsiniz fakat tecrübeniz malesef yok” cümlesinden sonra anlayacaktır. Bu sözlerden sonra da öğrencilik yıllarında öğretmenlerinin söylediği sözler karşısında kurduğu o güzel hayat planlarında bazı sert değşiklikler yapma yoluna gitmesi de muhtemeldir.
Teorik olarak bir malzeme dalında kendini ustalaştırmış bir insan, saha ve uygulama alanlarında kendini tarttığında, herşeyin yalnızca bilgisel olarak karşılanamayacağını farkettiği anda eksikliğini tecrübesizliğinden anlar…
Daha önce yaşamadığı bir olumsuzluk neticesinde kişinin aldığı kararlar, bazen zirveye bazen de dibe götürebilecektir. Bu zirve-dip ilişkisinde yardımcı olacak en önemli şey tabiki de bilgi-tecrübe ilişkisidir. Hayatta bazı olumsuzluklar yaşansa da bardağın dolu tarafından bakmasını bilmeliyiz. Belki bardağımız da tek bir damla bile olmayabilir ama o zaman da bile şunu diyebilecek olgunluğa erişmiş olmalıyız. Olsun, en azından bardağım var! Saygılarımla…