Biyoteknoloji; canlıların iyileştirilmesi, ürünlerin geliştirilmesi için kullanılan ve modern biyoteknolojinin doğa bilimine uygulanmasını kapsamaktadır. Yaşamın bir parçası olan teknoloji her geçen gün daha da artan ihtiyaçlara ve bu ihtiyaçlardan birisi olan aşılar biyoteknolojinin çalışma alanlarındandır. Bağışıklık ya da immünite, vücuda yabancı ve zarar verebilecek bakteri, virüs, mantar, parazit, protein ve benzeri her türlü hastalık oluşturabilecek ajana karşı organizmanın verdiği reaksiyonu ve yanıtı tanımlayan genel bir terimdir.
Teknolojinin diğer dallarındaki gelişmelere paralel olarak, biyoteknolojide de ilerlemeler olmuştur. Geleneksel döneminde ürün olarak yoğurt, ekmek, peynir, antibiyotikler, aşılar, alkoller, organik asitler vb. gibi diğer ürünlerin üretilmesi takip etmiştir. Biyoteknolojide geleneksel dönemi; önce ara geçiş ardından da modern biyoteknoloji dönemleri takip etmiştir. DNA’nın yapısı ve taşıdığı genetik kodların çözülmesiyle bir çok sırrın DNA’nın baz diziliminde saklı olduğu anlaşılmış ve moleküler düzeyde çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Biyoteknolojide ki bu denli ilerlemeler sonucu hem insan hem de hayvan sağlını korumak için geliştirilen aşılar olmuştur. Teknolojinin bu dalı, canlı organizmalar veya onların bileşiklerinin pratik uygulamaları ile ilgilenmektedir. Biyoloji ve teknolojideki alanındaki gelişmeler biyoteknoloji kavramının içeriğini genişletmektedir.
Aşı, hastalıklara karşı bağışıklık sağlama amacı ile insan veya hayvan vücuduna verilen, zayıflatılmış hastalık mikrobu, hastalık etkeninin parçaları veya salgıları ile oluşturulan çözeltidir. Mikroplar veya virüslerce oluşturulan hastalıklara karşı vücut, bağışıklık sistemi ile yanıt verir. Kısaca aşı; insan veya hayvanda hastalık yapma yeteneğine sahip olan mikropların etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla geliştirilen biyolojik maddelerdir.
Aşı, organizmada humoral ve hücresel yoldan aktif bağışıklık sistemini uyararak enfeksiyonlara karşı koruma amacı ile üretilmiş medikal preparatlardır. Aynı zamanda aşılar bulaşıcı hastalıklardan kaynaklı hastalık ve ölüm gibi durumları da azaltmaktadır. En önemli özelliği ise uzun vadede hastalık etkenini ortadan kaldırmaktır. Bu açıdan bakıldığında aşı insan ve hayvan sağlığında vazgeçilmez bir önem taşımaktadır.
Aşı Türleri
1-Canlı Aşı: İçerisinde bulunan mikroorganizma canlıdır ancak zayıflatılmış yani vücut için tamamen zararsız hale getirilmiştir. BGC, oral polio aşısı, suçiçeği aşısı canlı aşılara örnektir.
2-İnaktive Aşılar: İnaktive aşılarda mikroorganizma canlı değildir ancak immün yanıt oluşturma yeteneği vardır. Hepatit A aşısı, İnfluenza aşısı ve boğmaca aşısı inaktive aşılara örnektir.
3-Toksoit Aşılar: Toksoit aşılarda mikroorganizma kullanılmaz ancak mikroorganizmaların ürettiği toksinler kimyasal maddelerle işlenir ve aşı yapımında kullanılırlar. Tetanoz ve Difteri aşısı toksoit aşılara örnektir.
4-Polisakkarit Aşılar: Polisakkarit aşılar da mikroorganizmanın kapsülünde bulunan şekerlere karşı bağışıklık kazanılması hedeflenir. Menengekok ve Pnömokok aşıları polisakkarit aşılardır.
5-Rekombinant Aşılar: Rekombinant aşılarda ise biyoteknolojinin aşılara sağladığı yararların bir örneğidir. Rekombinant aşılarda enfeksiyon etkeninin immunojen kısımlarının yapıları belirlenerek invitro koşullarda sentezlenip aşı haline getirilir. Hepatit B aşısı rekombinant teknoloji ile üretilmiş bir aşıdır.
Bağışıklık yâda immünite, vücuda yabancı ve zarar verebilecek bakteri, virüs, mantar, parazit, protein ve benzeri her türlü hastalık oluşturabilecek ajana karşı organizmanın verdiği reaksiyonu ve yanıtı tanımlayan genel bir terimdir. Enfeksiyonlara karşı organizmanın savunmasını sağlayan hücre, doku ve moleküllerin tümüne bağışıklık ya da immün sistem, bunlara karşı verdiği cevaba da immün yanıt denir. Bağışıklık sistemi, organizmayı hastalık oluşturan etkenlere karşı koruyan, tümör gibi hücreleri tanıyan ve onları ortadan kaldırmaya çalışan işlemlerin toplamıdır. Bağışıklık sisteminin genel fonksiyonu enfeksiyonları önlemek yâda sınırlamaktır. Vücudumuz kendisini, yabancı olan bu çevresel ajanlara karşı karmaşık yapıda olan ve farklı mekanizmalara sahip immün sistemi ile korumaktadır.
Yaşadığımız ve nefes aldığımız çevrede çok sayıda patojen veya apatojen mikroorganizma bulunmaktadır. Kendilerine karşı antikor ve/veya T hücre reseptörü gibi spesifik yanıt oluşturabilen ve bunlarla özgül reaksiyona giren maddelere antijen (Ag) denir. Başka bir deyişle organizmaya girdiğinde bağışıklık cevap oluşturabilecek maddeler olarak tanımlayabiliriz.
Antijeniteyi belirleyen özellikler
- Moleküler ağırlığı 8000 Dalton üzerinde olmalıdır.
- Konağa yabancı olmalıdır.
- Antijenik maddenin, girdiği organizmada çözünebilmelidir.
- Molekülün yapısal sertliği olmalıdır.
- Kompleks kimyasal yapı olmalıdır.
- Molekül immun sistemi stimule edecek sürede konakta kalabilmelidir.
- Molekül elektrik yükü taşımalıdır.
- Antijenin miktarı ve konağa giriş şekli
- Konağın genetik yapısı, türü ve yaşı
- Adjuvan madde varlığı
Hastalığa neden olan etkenleri zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı karşıt maddeye antikor (Ab) denir. Antikor vücut tarafından üretilen organik bir bağışıklık maddesidir Antikor antijenlere karşı üretilen ve antijenleri ile birleşme özelliğine sahip spesifik yapılardır. İmmünglobulin (Ig) adı verilen bu antikor moleküllerinin IgG, IgA, IgM, IgD ve IgE olmak üzere beş farklı tipi vardır.