Ana Sayfaİnceleyip ÖğrenAlt Sınıfı Grubunun Yukarı İşçi Sınıfına Ait Bir Araştırma

Alt Sınıfı Grubunun Yukarı İşçi Sınıfına Ait Bir Araştırma

Yukarı İşçi Sınıfı kalifiye iş gücünün üyelerinden oluşan bir sınıftır, bulundukları alt gruba duydukları aidiyet hissi, onları orta sınıf özentiliğinden korumaktadır. Sonuç olarak işçi sınıfında görülen dayanışma gücünün, yukarı işçi sınıfında bir nebze zayıfladığını görülmektedir, bu sınıfın üyeleri diğerlerinden daha bireysel hareket etmektedirler ve daha azimli çalışmaktadırlar. Çalışmanın amacı alt sınıfı grubuna ait yukarı işçi sınıfını her yönüyle tanımlamak ve tanımlarken Türkiye’de ve dünyada yaşadıkları sorunları ve bulunan çözüm önerilerini vurgulamaktır.

İşçi sınıfı her zaman el emeğine dayanan işlerde çalışanlardan oluşmaktadır ve en güçlü şekilde geliştirilmiş sınıf kültürüne sahiptir. İşçi sınıfı Avrupa ve Amerika’da yapılan sosyolojik araştırmaların merkezinde yer almıştır. Bunun nedeni işçilerin birlikte yaşaması ve çalışmasıdır. İşçi sınıfındaki güçlü bir topluluk duygusu, güçlü bir kimlik duygusunu oluşturmuştur ve bu sınıfa mensup kişiler kolayca diğer sınıflara mensup insanlardan ayırt edilebilir. (N.Şefik Köroğlu, 1996) İşçi sınıfına mensup insanlar genellikle orta sınıfın yaşam tarzını ve değerlerini elde etmeye yönelik güçlü bir istek duymazlar ve bu sınıftaki bölünmeler işçilerin nitelik düzeylerinden kaynaklanır.

Yukarı İşçi Sınıfı Tanımı

Yukarı işçi sınıfı nitelikli işçilerden oluşur ve diğer işçilerden daha yüksek ücrete, daha iyi çalışma koşullarına ve daha sağlam iş güvencesine sahiptirler. Teknolojik gelişmeden nitelikli işçiler olumsuz etkilenmemişlerdir, aksine ekonomik koşulları daha da iyiye gitmiştir. Yukarı işçi sınıfı mensubu işçiler, diğer işçilerden daha yüksek gelirli oldukları gibi işlerinde istikrarı korumuşlardır. İşsizlik artışından diğerlerine kıyasla az etkilenmişlerdir. İşçi sınıfı en az gelişmiş ancak en ileri endüstriyel toplum Amerikan toplumudur. Bu durum, Marx’ ın toplumsal değişim kuramının istisnai bir örneğidir. (Ahmet Zeki Ünal, 2018)

İşçi sınıfının sosyo-psikolojik durumunu anlatan Lanark Alasdair Gray adlı yazarın meşhur bir tasviri vardır:

“Evimde bir oturma odası, büyük bir mutfak ve aile fertleri için birer yatak odası olsun, işim öyle zihin kurcalayıcı olsun ki, onu yaparken mutlu mu mutsuz mu olduğumu ne fark edeyim, ne de umursayayım. Alın teriyle dişe dokunur hizmetlerde bulunan bir memur olabilirim mesela. Ya da yaşadığım kentteki evlerle caddelerin projelerini çizen bir tasarımcı. Yaşlanınca da bir adada yahut dağda bir kulübe satın alırım…” (Özgür Günay, 2016)

Türkiye’de Yukarı İşçi Sınıfına İlişkin Sorunlar

Türkiye’de son yıllarda nitelikli işçi istihdamında sıkıntılar yaşanmaktadır. Manpower Group tarafından 2013 yılında hazırlanan yetenek açığı raporuna göre dünya zanaatkar ararken, Türkiye yukarı işçi sınıfına mensup nitelikli işçi aramaktaydı. Örneğin Dünya’nın genelinde yönetici asistanı, bilgi işlem personeli, yönetici aranırken, Türkiye’de şoför, makine işçisi, üretim operatörü aranmaktaydı. Mayıs 2017 tarihli habere göre Türkiye’nin önemli mobilya üretim merkezlerinden Bursa’nın İnegöl ilçesinde, performansa göre 10 bin lirayı bulabilen ücretlere rağmen usta ve ustabaşı pozisyonunda kalifiye işçi bulunamıyordu. Bütün bunlara önlem olarak nitelikli işçi sorununu çözebilmek için devlet tarafından nitelikli yabancı işçiler ile gurbetçilerin Türkiye’ye çekilmesi hedeflendi. Buna göre önce ihtiyaç duyulan alanlar belirlenip, yurtdışında çalışan nitelikli insan gücünün Türkiye’ye katkı sağlaması planlandı.

Türkiye’de yıllardır çözülemeyen ‘istihdam’ probleminin başında kalifiye eleman eksiği geliyor. Kapasitesini artıran sanayici yatırımına göre güvenlik görevlisi, makine dikişçi, garson, ağır makine operatörü, mermer kesme işçisi arıyor. İşsizler ise büro memurluğu ve sekreterlik gibi masa başı işler arıyor. Buna göre Türkiye’deki yukarı işçi sınıfına mensup insanların oranının diğer işçi sınıfı mensuplarına oranı daha azdır sonucuna varabiliriz. Yukarı işçi sınıfına mensup insanların çalışma koşulları ve buna bağlı olarak iş istikrarları daha az olmasından yola çıkarsak, yeni nitelikli işçilerin çalışma hayatına kazandırılması gerektiği sonucu ortaya çıkar.

Yukarı işçi sınıfının yeni üyelerini yetiştirmek amacıyla son yıllarda meslek liselerinin kuruluşuna hız kazandırılmış olup, sayıları hızla artırılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığının 2014-15 eğitim öğretim yılı için hazırladığı rapora göre Türkiye’de nitelikli işçi yetiştirmek amacıyla mesleki eğitim veren kurumlar olarak tanımlanan meslek liselerinin sayısı ise 3 bin 296 olarak kayıtlara geçerken, bu kurumlarda 1 milyon 810 bin 990 öğrenci eğitim görüyor. (İbrahim Arat, 2017)

Nitelikli işgücüne geçiş programı içerisinde mesleki eğitimin iş gücü piyasasına göre düzenlenmesi, şirketlerin istediği alanlarda istihdam garantili mesleki eğitim programlarının uygulanması, İşsizlik Sigortası Fonu’nun her yıl 200 milyon TL’sinin İşkur’un meslek eğitimlerine ayrılması, çıraklık eğitim merkezlerinin modernleştirilmesi, meslek liseleri ve yüksekokullarının piyasayla birlikte çalışması” vb. talepler devlet tarafından değerlendirmeye alınmıştır. KOÇ Holding, 2006 yılında ‘Meslek Lisesi Memleket Meselesi’ (MLMM) adlı bir projeyi duyurmuştu. “7 senelik proje, 81 ilde, 250 okulda, 8 bin meslek lisesi öğrencisine staj destekli eğitim bursu, istihdam önceliği ve koçluk sağlayarak hem eğitime hem de istihdama destek oluyor” söylemiyle tanıtılıyor. Renault ve TOFAŞ’a işçi sağlayan meslek liselerinin masrafının bizzat Koç Grubu tarafından karşılandığını, ORS’ye işçi taşıyan Polatlı Meslek Lisesine yine aynı şekilde destek sağlandığı , Kayseri’de ‘Boydaklara işçi yetiştiren yer’ olarak bilinen Arif Molu Meslek Lisesindeki öğrencilerin stajlarının Boydak Holding’de yaptırılıyor olması gibi örnekleri görebiliriz. Öte yandan 2012 yılından bu yana sanayi bölgelerinin olduğu illerin hemen hepsinde, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdari Başkanlığı (KOSGEB) tarafından organize sanayi bölgelerinin girişine ya da içerisine meslek liseleri açılmaktadır. (Çiğdem Çalık, 2016)

Türkiye’de Yukarı İşçi Sınıfı Profili

Gezici Araştırma Şirketi tarafından Vatan gazetesi için yapılan “İşçi Profili ve Yaşam Biçimi” araştırması sonuçları yayınlandı. Raporda çalışma koşulları, insan hakları, gelir ve refah düzeyi, işçi sağlığı ve iş güvenliği, sendikalaşma, toplumsal yaşam, demokrasi ve daha pek çok konuda çok çarpıcı bilgiler yer aldı. Örneklemin seçilmesinde, çok aşamalı – tabakalı – tesadüfi yöntem, görüşülecek deneklerin belirlenmesinde ise, cinsiyet ve yaş kotası uygulanmıştır. Araştırma sonuçları gerek sahada, gerekse bilgisayar ortamında çeşitli kontrollere tabi tutulmuş, elde edilen bulguların tutarlılığı gözlemlenmiştir. Araştırmanın hata payı güven sınırları içerisinde yüzde 1,5’dir. Çalışmanın yürütüldüğü 36 il şöyledir; Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Aydın, Batman, Bolu, Bursa, Balıkesir, Bingöl, Çanakkale, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, Hatay, İçel, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Kahramanmaraş Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Ordu, Sakarya, Samsun, Trabzon, Van, Yalova ve Zonguldak. (Farklı Bir Bakış, 2014)

  • Çalışan İşçilerin;
  • Yüzde 75′i erkek nüfustur.
  • Yüzde 72’si lise altı eğitimlidir.
  • Yüzde 60’ı ücretli, maaşlı ve sabit bir işte çalışmaktadır.
  • Yüzde 21.2′si tarım işçisidir.
  • Yüzde 13.2’si ücretsiz aile işçisidir.
  • Yüzde 72.6′sı ’1-9 kişi arası’ çalışanı olan işyerlerinde çalışmaktadır.
  • Yüzde 18.2′sinin ek bir işi vardır.
  • Yüzde 27.8′i mevcut işini değiştirmek istiyor.
  • Yüzde 19.4’ü mevcut işine ek olarak bir iş aramaktadır.
  • Kadınların yüzde 63.7’si, erkeklerin ise yüzde 39,6’sı çalıştığı işten memnun olmadığını ifade etmektedir.
  • SGK’sı olmadan çalışan kadınların yüzde 88,6’sı çalıştığı isten memnun değil.

Araştırma sonuçlarına göre, 2017 sonu itibariyle işçilerin ortalama giydirilmiş net geliri 1894 TL’dir. 2017 yılı asgari ücretin 1404 TL olduğu düşünülecek olursa işçilerin ortalama net kazançları asgari ücrete yakındır. İşçilerin yüzde 66’sı 2000 TL’den az gelir elde etmektedir. İşçilerin yüzde 18’i çalıştığı işyerinde sigortası olmadığını belirtmiştir. Sigortasızlık eğitim, cinsiyet ve kayıt dışılığa göre değişiklik göstermektedir. 15-24 arası genç işçiler içinde sigortasızların oranı yüzde 34 ile 43 arasında değişmektedir. İşçilerin yüzde 54’ü ay sonunu zorlukla getirdiğini ifade etmektedir. Lise altı eğitime sahip işçilerin yüzde 59’u ve sigortasız işçilerin yüzde 71’i ay sonunu zorlukla getirdiklerini beyan etmiştir. Araştırmaya göre işçilerin yüzde 87’si sendikasızdır. İşçilerin yüzde 44’ü sendikalara olumlu bakmaktayken, olumsuz bakanlar ise yüzde 16’dır. Sendikalı işçiler sendikasızlara göre yüzde 21 daha fazla gelir elde etmektedir. Sendikalı işçilerinde yıllık izin kullanmadıklarını söyleyenlerin oranı daha düşüktür. Araştırma, sendikalı işçilerin çalışma ve yaşama koşullarının sendikasızlara göre belirgin biçimde daha iyi olduğunu göstermektedir. İşçilerin dörtte biri hiç yıllık izin kullanmıyor. İşçi gruplarına göre farklılık gösteren yıllık izin kullanımı sigortasızlarda yüzde 48’e yükselmektedir. Araştırmaya göre çalışma hayatında düşük ücreti sorun olarak gören işçilerin oranı yüzde 77’dir. Çalışma hayatının ikinci en önemli sorunu ise yüzde 75 ile işsizliktir. Genel olarak işçilerin çalışma hayatından memnuniyet oranları düşüktür. İşçilerin yüzde 43’ü kendisine ve ailesine yeterince zaman ayıramadığından dolayı şikâyetçidir. Yaptığı işe karşılık adil ücret kazandığını, ücretinden memnun olduğunu düşünen işçilerin oranı ise yarıdan azdır. Ayrımcılık çalışma hayatında önemli bir sorun olarak öne çıkmaktadır. İşçilerin yüzde 14’ü en yüksek oranla siyasi görüş ve düşünceleriyle ilgili ayrımcılığa uğramaktadır. Kadınlarda ayrımcılık algısı daha yüksek. Çalışma hayatının her aşamasında ayrımcılığa uğrayan kadınların en çok yüzde 23,2’si işe alım aşamasında ayrıma maruz kalmaktadır. Öte yandan kadın işçilerin sadece yüzde 7’si işyerlerinde kreş desteği sunulduğunu belirtmektedir. İşçilerin yüzde 44’üne göre işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri yetersizdir. İş yerinde çalışma arkadaşlarının ölümlü iş kazası ve meslek hastalığı yaşandığını söyleyenlerin oranı yüzde 1,4’tür. İşçilerin en sık zaman ayırdıkları sosyal faaliyet TV izleme ve sosyal medyadır. Hiçbir zaman televizyon izlemeyenlerin oranı yüzde 2 ‘de kalmıştır. (DİSK-AR, 2018)

Çalışmanın sonucunda yukarı işçi sınıfına ait bir takım çıkarımlara varılmıştır:

  1. Nitelikli işçiler kendilerini görece daha güçlü ve donanımlı hissederler. Çünkü edindikleri meslek, bitirdikleri okul ve sahip oldukları bilgi birikimi gibi iş ile ilgili donanımların başkaları tarafından sorgulanamayacağını düşünürler.
  2. Az ya da çok kendi başlarına kendi alanlarında otorite olduklarını varsayarlar. Bu çerçeveden hareket eden kişi kendisine toplumda mevki, ekonomik güç elde edebilmek için gerekli motivasyonu oluşturur.
  3. Kendisinin piyasadan bağımsız ve özerk bir konumda olduğunu düşünmesi ona kendine yeterli ve güçlü bir birey olma hissi verir. Oysa meslek sahibi olmak için okuyarak diploma sahibi olmak emek piyasasına girmek için artık zorunludur. Tıpkı kendisi gibi binlerce başka insan da aynı hislerle başladığı çalışma deneyiminde sıklıkla hayal kırıklığına uğrar.
  4. Nitelikli işçiler bir işletmede bir arada çalışırken geçici kardeşlik bağları kurabilirler. Kardeşlik genellikle aynı zorlu koşullar altında çalışmak ve buradan hareketle yönetime karşı geliştirilen ortak tepkiler üzerinden oluşur. Ancak bireysel rekabet bu kardeşlik ilişkisine yıkıcı unsurlar ekler. Uzun erimli ortak tavır geliştirmek genellikle mümkün olmaz. Kardeşlik gruptan birinin terfi etmesi veya zam alması ile kolaylıkla bozulur.
  5. Bu tür olaylar bireysel çıkarlar için kardeşliğin bozulması ve karşı güç ile işbirliği yapılması görüntüsünü oluşturur.
  6. Bu durumdaki kişiler genelde başlarına gelenin kendi eylemleri dışında gerçekleştiğini sürekli vurgular. Söylemlerinin birden değiştiği gözlenebilir ‘zam verildi’, ‘yeni bir olanak çıktı’ vs… Kişi güç ve kardeşliği ayrı tutmakta, kardeşliğin gücüne inanmamaktadır. Ancak en sonunda ayrıcalıklarıyla kardeşleri tarafından kabul edilmeyi ister.
  7. Nitelikli işçilerin genelde çok çalışkan olduğu veya kendiliklerinden fazla mesai yaptıkları görülür. Çünkü iş yerindeki varlığı ve kimliği tüm yaşamı açısından belirleyicidir.
  8. Kişi çalışmayı kendi varlığını ortaya koymak, kendini kanıtlamak için bir fırsat olarak görür. Bir yandan da çalışmanın olabildiğince mekanik olması ona kolaylıklar sağlar. Çünkü çalışırken yalnızca emirlere uymaktadır. Yapılması gerekeni ve zorunlu olanı yapmaktadır. Bu onun tercihi değildir. Ancak kendisini kanıtlamasını sağlayacaktır.
  9. Çok çalışmanın bir diğer amacı kendi iç dünyalarını beslemeye yardımcı olan fedakarlık, elinden geleni yapmış olma gibi gereçleri edinmektir. Sınıflı toplum koşullarında geçici özgürlük ve rahatlama hissi uyandıracak bu gereçler işçilerin kendi bireysel varlıkları için koruyucu bir zırh oluşturacaktır.
  10. Nitelikli işçiler, özellikle de üniversite okuyarak bir meslek sahibi olduktan sonra ücretli çalışanlar, kendi ayırt edici özelliklerini sürekli vurgulama eğilimindedir. Kendilerini diğer işçilerden ve meslektaşlarından farklılaştırmaya çalışırlar. Bunu yaparken, yaptıkları işin önemi, sahip oldukları birikim, aldıkları eğitim ve kendi özgün özellikleri üzerinden hareket ederler.
  11. Aynı işi yapan ve hemen tümüyle aynı özelliklere sahip insanlar bile kendi bireysel varoluşlarına özgü ayrıntılar üzerinden birbirinden ayrı durmaya çalışır. Bu ayrıntılar üzerinden kendilerine sosyal ve ekonomik olarak ayrıcalık veya avantaj edinmeye çabalarlar.
  12. Kendilerine bir haksızlık yapıldığında biçimsel eşitlik vurgusu üzerinden duruma itiraz ederler. Nitelikli işçiler ücretleri, fonksiyonları, iş yerindeki pozisyonları söz konusu olduğunda sanki mahrem bir konu konuşuluyormuş gibi davranır ve toplu pazarlıktan kaçma eğilimi gösterirler.

 Kaynakça

  • ÜNAL, Ahmet Zeki; Toplumda Tabakalaşma ve Hareketlilik; s;117 124,ANKARA,2018
  • Özgürlük Dünyası, Temmuz 1993, “Teknoloji, Kalifiye İşgücü ve İşçi Sınıfı”.
  • İbrahim Arat, Ağustos 2017, “Turizmde Kalifiye İşgücüne Bakış Açısı”.
  • N.Şefik Köroğlu, “İşçi Sınıfının Değişen Yapısı”, Aralık 1996, Gelenek 53.
  • Özgür Günay, “İşçileşme”, Emek Atölyesi, 2016.
  • Çiğdem Çalık, “İş Yaşamına Giriş: Nedir bu beyaz yaka ve mavi yaka dedikleri?”, Kariyer Rehberi, Mart 2016.
  • Disk-AR, “Türkiye İşçi Sınıfı Gerçeği Araştırması”, DİSK, Şubat 2018.
  • Farklı Bir Bakış, “1 Mayıs 2014’te Türkiye İşçi Sınıfı Profili”, Mayıs 2014.
Utkay Nesim Gögebakan
Utkay Nesim Gögebakan
Proje ve kalite, süreç ve müşteri kalitesi, tedarikçi ve müşteri ilişkileri alanlarında 10 yılı aşkın deneyime sahip olup, bu alanlarda çok sayıda yayın ve sertifikaya sahiptir. Bursa Teknik Üniversitesi'nden MBA, aynı üniversiteden Uluslararası Politik Ekonomi alanından yüksek lisans ve Atılım Üniversitesi'nden Mekatronik Mühendisliği alanından lisans derecesinde burslu olarak mezun olmuştur. Aynı zamanda IPMA® C Seviye Sertifikalı Proje Yöneticisidir ve sınavda 83/100 puan alarak IPMA® Düzey B sertifikası için güçlü bir adaydır. Kaliteli ürün ve hizmetler sunma, süreçleri ve sistemleri iyileştirme ve müşteriler ve tedarikçilerle güçlü ilişkiler geliştirme konusunda profesyonel yaklaşıma sahiptir. Isıl işlem, bağlantı elemanları, elektronik, mekanizmalar, teknik tekstiller, PU prosesi, plastik enjeksiyon, OHC, kauçuk prosesi ve daha fazlası gibi çeşitli teknoloji ve proseslerde uzmanlığı bulunmaktadır. Ayrıca İngilizce, Almanca ve Fransızca bilmektedir.
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları göster
Arıcılık Malzemeleri

Yeni Yazılar

Mühendislik Maaşları

Bunları Gördünüz mü?