Fizikte zaman, sadece bu evrenin sınırları içerisinde olan ve canlı/cansız her maddenin içinde bulunduğu (sahip olduğu) boyuttur. Diğer boyutlarımızın subjektif olması gibi zaman da subjektiftir. Yani herkes için aynı (mutlak) değildir. Fizik açıkça zamanı inceleyen tek bilim dalıdır, ancak bu bile fizikçiler için zamanı anlamak evrende en zor anlaşılması gereken olgulardan biridir. Zaman evrende en modern ve karmaşık fiziksel model olsa da, zaman genellikle ontolojik olarak, “temel” veya birincil kavram olarak kabul edilir. Zaman hiç bir şeye bağlı değildir. Diğer bilimlerde ise zaman sadece bir saat veya geçen süre olarak tanımlanır.
Zaman Nedir
İnsanoğlunun gözlemleyebildiği zaman ışık hızından ibarettir. Yani ışık hızı zamanın (insana göre) durduğu noktadır. Yani hareket ettikçe zamanı yavaşlatırsınız. Bu noktada Einstein mekan-zaman-hareket ilişkinin birbirine bağımlı olduğunu dile getirdi. Ve bu teori 1971 yılında bir deneyle tecrübe edildi. İki atom saati birbirine göre ayarlanarak saatlerden biri yeryüzünde durdu ve diğer saat ise uçağa konularak Dünya turuna çıktı. Sonuçta Einstein haklı çıktı. Tura çıkan saat duran saatten daha az bir süreyi gösterdi.
Buraya kadar anlattıklarımızın hepsi özel görelilikti, yani hareket-zaman ilişkisi. Şimdi geçelim genel göreliliğe, yani kütle-zaman ilişkisine.
Az önce uzay-zamanı beraber düşüneceğimizi belirtmiştik. Kütle-zaman ilişkisi ise kütlenin uzay-zaman düzlemini bükmesine dayanır.
Peki nedir bu uzay zaman bükülmesi?
Kütle çekim yasasını hepimiz biliyoruzdur. Ay’ın Dünya etrafında, Dünya’nın Güneş etrafında ve Güneşle beraber tüm Güneş Sisteminin takımyıldızının etrafında dönmesini bu yasaya borçluyuz. İşte uzay zaman düzlemi de aynen bu şekilde kuvvete maruz kalır. Bu kuvvetin etkisiyle bükülmeye uğrar ve artık eskisi doğrusal olamaz.
Yukarıdaki animasyonda gördüğümüz uzay-zaman düzleminden üst üste sonsuz adet düşünelim. Kütleden (bizim için Dünya’dan) uzaklaştıkça uzay-zaman düzlemi doğrusal halini alır, yani hızlanır. Kütleye yaklaştıkça bükülme artar ve zaman yavaşlar.
Dünya’yı değil ama dünyamızı değiştiren bu gerçekler, aslında dünyamızın sabah 9:00 akşam 5:00 bir işten ibaret olmadığını veya olmaması gerektiğini haykırıyor bizlere.