Kara delikler, ya da black holes. Evrenin en esrarengiz ve garip yapılarından bir tanesi… Belki insanoğlunun sonunun olacağı düşünce delikleri. Matematikçilere göre ise uzayda tanrının 1’in 0’a böldüğü noktalardır. Stephen Hawking ile aklımızda şekillenen, Maxwell ile rüyalarımızı süsleyen bu esrarengiz yapıları incelemekte fayda var. Zira henüz ne olduğunu uzmanlar dahi kestirememektedir. Kara delikler en basit anlamıyla daha doğrusu bizim anlayacağımız dilde çok güçlü çekimleri bulunan kütleleri devasa olan ve önüne gelen (mesafesi yakın olan) her şeyi yutan uzaysal (kozmik) yapılardır.
İlk kara delik Cyngus X-1 adında bir kara delik olup 1964 – 1965 yılları arasında keşfedilmiştir. İlk zamanlar yani 1964 yılının başlarında ne olduğu anlaşılmasa da 1965’li yılların ortasında bilimsel komite ile kesin araştırmalara başlanmıştır. Lakin bu yapının pat diye kara delik olacağı kimse tarafından söylenememiştir. Yaklaşık 6 yıl sonra yani tarihler 1971 – 1972 gösterdiğinde bu yapının kara delik olduğu anlaşılmıştır. Bu keşfedilen kara delik ise hala gizemini korumaktadır. Bizden 6 milyon yıl önce oluştuğu (devasa!) ve 6000 ışık yılı uzaklıktaki bu kara delik saniyede 832 kez kendi etrafında dönmektedir. Sizce de esrarengiz değil mi?
Kara delikler hakkında etrafımızda dolaşan bilgiler bir çuval gibi aldı başını gidiyor. Hatta bazı teoristler dünyanın sonunun bir kara delik ile olacağını söylüyorlar. Onları dinlediğimizde ise olacaklar karşısında böyle bir senaryonun olmaması için kendilerine hak vermekten başka çare kalmıyor. Peki kara delikler gerçekten sandığımız gibi önüne gelen her şeyi yutan bir pacman mi? Görünen öyle yakınında bulunan ve herhangi bir kütleye sahip tüm kozmik maddeleri yutuyor. Yutulan cisimlerin ise kütlesinde bir değişme meydana gelmiyor. Uzaklığına göre ve dönme biçiminde göre zamansal boyutları değişiyor.
Peki karadeliğin içine düşen bir insana ne olur? Evet her zaman böyle sorularla muhattap olmuşuzdur. Bu konu hakkında en önemli ve net açıklamayı ingiliz astrofizikçi ve kraliyet nişanına sahip Sir Martin Rees spagetti örneği ile anlatıyor. Şayet bir insan hangi tarafından karadeliğin çekim gücüne maruz kalırsa spagetti şeklinde dilim dilim olacaktır. Yani atom altı parçacıklarına kadar parçalanacaksınız. Ama spagetti gibi ince ve uzun olacak bir şekilde… Yaşama şansımız yok anlayacağınız.
Ya karadeliğin içine düşen bir insan hayatının tüm anlarını görebilir mi? Bu sorularda birçok kişi tarafından cevaplanmaya çalışılmaktadır. Şöyle düşünelim; Bir insan karadeliğe düştüğü an zaman yavaşlayacaktır. Yani zaman su gibi akmayacaktır. Bu karadeliğin, uzaklığı yörüngesine ve dönüş hızına göre değişecektir. Zaman yavaşladığına göre ve çapı da büyükse bu durumda hayatının evrenin tüm anlarını görme şansı var lakin bunu deneyen henüz yok :) Şöyle düşünmemiz gerektiğinin de farkındayız. Peki karadeliğe giren bir insanın kütlesinde azalma olacak mıdır? İşte bu da çok garip ki hiçbir kütle değişimi söz konusu değildir.
Birçok astrofizikçiye göre ise kara delikler evreni başka boyutlara taşıyan gizemli kapılardır. Şayet insanlar ya da onların yaptıkları uzay araçları ile kara deliğe girersek evrenin başka bir noktasında boyut değiştirmiş olarak hazır olabiliriz. Derin düşününce gayet mantıklı gelmektedir.
Özellikle günümüzde yaşayan ve Lucasian Profesörlük görevinde bulunan Cambridge Üniversitesinden Stephen Hawking kendi ismiyle anılan “Hawking Işıması” ile iki karadeliğin çarpışabileceğini gözler önüne sermiştir. Çarpışan kara delikler ilk teoriye göre birleşirler. Yani iç içe geçerek daha büyük kara deliklerin oluşmasına neden olabilirler. İkincisi ise savrulabilirler. Yani kara delikler birbirlerine çarpıştıkları an birbirlerini savururlar ve dalgalanma olayı meydana gelir. Bu da “Hawking Işıması” ile gerçekleşir.
Kara delikler ile ilgili söylenmesi gereken en önemli şey ise henüz kesin olarak çözülemediğidir.
Referans
(1) Stephen Hawking – Grand Design – 2010