Sonsuzluk kelimesinin birçok insan için farklı farklı tanımı olabilir. Özellikle limit konusunda n sonsuza giderken ifadesini kullandıktan sonra sonsuzu bir yer ismi gibi (mesela Bursa) algılandı. Fakat sonsuzluk hiç de öyle basit bir konu olmadı. Olmayacak … Sonsuz hiçbir zaman bitmeyen bir şeydir. Peki şey ne? Okurun sıfat gibi bir kelime algılamasını istiyoruz. Bir kavanozun içindeki kum tanelerine bakın. 1.000.000.000.000 belki de daha fazla. İşte sonsuzun ne demek olduğunu bilmiyoruz fakat fiziksel olarak hissetmek istiyoruz. Hemen bir ayna alalım. Kendi arkamıza da başka bir ayna koyalım. Bu ayna da oluşan görüntü bize sonsuzluğun ne anlam ifade ettiğini biraz hissettirir. Tabiki ister istemez sonsuz kelimesini duyan her insan “çok büyük” anlamına gelen bir kelime olarak yorumlarlar. Fakat bazen bu çok çok çok küçük hatta tanımlayamayacağımız kadar küçüktür. AB doğru parçasındaki A ile B arasındaki nokta sayısı mesela.
Bunu kanıtlamak için iki noktanın arasında başka bir noktanın bulunduğunu kullanacağız. Bu noktaya C noktası diyelim. Şimdi hem AC hem de CB arasında başka noktalar var mıdır? Eveeet. Aynı işlemi yaparsanız sonsuza dek sürdüğünü göreceksiniz. AB noktası arasında sonsuz nokta vardır.
Paradoks: Nokta boyutu olmayan bir izdir. Ya da kalemin kağıda bıraktığı izdir. ( Ne demek ise ) Doğru ise boyutu olan bir geometrik şekildir. Peki boyutu olmayan şeyleri yanyana koyarsak nasıl boyut oluştur?
Pire masalını duyanınız var mı? Pire öyküsü bize sonsuzluğun anlamını biraz olsun hissetmemize yardım edecektir. Odanın içinde pire varmış. Odanın diğer ucunda olan arkadaşına ulaşması gerekiyormuş. Oda demek ki bayağı pis. Arkadaşı demiş ki; “Eğer her sıçrayışta kalan yolun yarısı uzunluğunda sıçrarsa odanın karşı tarafına asla ulaşamayacağını söylemiştir. Zeki bir pire. Okurun bu noktada Zenon paradoksu ile bir bağlantı kurduğunu zannediyoruz. Bizim pire ise arkadaşına kulak asmayıp varabileceğini iddia etmiştir. Hemen atlamaya başlamış. Yolun yarısını, sonra kalanın yarısını, kalanının yarısı…. Bu böylece devam eder, karşı tarafa ulaşmasına az kalmasına rağmen. Ve pire arkadaşına ulaşamadan ölür. Söylemiştik… Böylece sonsuzluğun büyük bir miktar olmasına rağmen sadece büyük yerlere değil küçük yerlere de sığdırabileceğini anladık.
Sonsuzluk ile ilgilenen birçok matematikçi olmuştur. Fakat öyle bir isim vardır ki resmen tehlikeli sularda sırt üstü yüzmüştür. Kümeler Kuramının baş mimarı George Cantor. Belki de Sezgisel olarak küme tanımlarını yapan, sonsuzluk kavramına yeniden ayar çeken insan… Zaten bu kadar derin konular ile ilgilenmesi onu depresyon denilen illet ile boğuşmasına neden olmuştur. Defalarca hastanede yatmıştır. Bunun olayın sadece matematiksel çalışmalarının sonucunda oluşmadığını biliyoruz. ( Çeşitli nedenleri de vardır.) Fakat Georg Cantor bize kümeler kuramı gibi büyük bir alanı açarak çalışma imkanı sunmuştur ve matematik dünyasına adını kazıtmıştır.
Son olarak bir soru ile bitirelim;
Doğal sayılar kümesi sonsuz ve alt kümesi olan çift sayılar da sonsuzdur. Birebir eşleme yapabilir miyiz?