Bir bahar dönemine daha başlangıç yaptık. Son sınıf olan arkadaşlar artık son viraja girdiler ve yavaş yavaş 4 yıldır evi bildikleri okullarında artık misafir konumuna geçiyorlar. Bir mühendislik öğrencisinin okul hayatı çok hareketli geçer. Genelde Dersleri alttan almalar, üstten vermeler, bütler, yaz okulları v.s. Kısacası öyle bir tempo vardır ve kendinizi öyle bir kaybedersiniz ki “cumartesi” günü bankanın kapısında fatura yatırmak için bankanın açılmasını bile bekleyebilirsiniz (yaşanmıştır). Ama geriye dönüp baktığınızda göreceğiniz şey bu sıkıntılar olmayacaktır. Gördüğünüz şey samimi dostluklar, unutulmaz anılar, zor bir hayat sınavı ve tabi ki diplomanız.
Diploma demişken sahi okul bittikten sonra ne olacak? İşte işin düğüm noktası burası; mezuniyet balosu, sonra genel tören derken okulunuzdan bir çıkış belgesi alacaksınız ve döneceksiniz evinize. İşte arkadaşlar şimdiden ne yapacağınızı kararlaştırmanız ileride yapacağınız işlerle ilgili vakit kazanmanıza neden olacaktır.
Mezun olduktan sonra karşınıza birkaç seçenek çıkacak;
“Mezun olunca hemen piyasaya atılacağım ve çalışacağım” diyen arkadaşlar,öncelikle askerliği halletmeniz gerekli. Bugün tüm sektörler “askerlikle ilişkisi olmayan” mühendis arıyorlar. Nedeni de basit, tam işi öğrendiniz artık okul bilgileri ile piyasa bilgileri birleşip sizden tam randıman alınacakken kapınız çalınır ve askere çağrılırsınız. Bu da firmanın yetiştirdiği elemanının elinden gitmesi demek. Unutulmaması gerekilen önemli bir kısımda şudur; Eğer fikriniz bu yönlü ise çıkış belgenizi aldıktan sonra az bir süre tatilinizi yapın ve hemen gidip askerlik işlemlerinizi başlatın. Zaten başvurunuzdan ileri bir tarihte gideceksiniz. Birde durduk yerde gideceğiniz tarihe kadar beklemeyin boşuna.
Diğer bir seçenekte “yok arkadaş hazır hızlanmışken devam edelim” diyerek yüksek lisansa edilen niyettir. Bir master öğrencisi olarak şunu açık bir biçimde söyleyebilirim ki yüksek lisans apayrı bir şey. Bir defa lisanstaki her şeyi biliyor olarak varsayılıyorsunuz. Bazen konuları sizin kendi başınıza çalışıp anlayıp anladığınızıda ispat etmeniz gerekebilir. Artık o meşhur bilimsel makalelerin de içerisine yavaş yavaş dalıyorsunuz. Daha çok projeler üzerinde çalışıyorsunuz. Alanınız belli oluyor ve artık siz o iş’te “uzman” sıfatına erişmeye çalışıyorsunuz. Tabiki kolay olmayacak. Çünkü siz akademisyenliğin ilk basamağındasınız. Son olarak eğer böyle bir niyetiniz varsa kesinlikle ara vermeden hemen yapmalısınız aksitaktirde soğursunuz ve aynı randımanı elde edemeyebilirsiniz.
Son olarak genelde tercih edilen yollardan birisi de KPSS’ye girip devlet kadrosunda mühendis olmak. Bunu söyleyince aklıma eski bir hocamızın sözü geliyor; ”arkadaşlar devlet kadroları doldu size yer yok özel sektör sizleri bekliyor” demişti. Haksızda sayılmaz hani. Bugün bazı mühendislikler haricinde diğer alanlar 90 puan ve üzeri istiyor. Sıkı bir çalışma ve hatta dershane desteği gerekebilir.
Benim mezun olacak mühendislere tavsiyelerim mi? Ben bugünlerde mezun olmaya hazırlanan arkadaşlara şunu belirtmek istiyorum. Her mühendislik öğrencisinin kafasında basit yada karmaşık bir fikir bir hayal vardır. Bugün bilim sanayi ve teknoloji bakanlığı, tübitak, kosgeb, kalkınma ajansları, ekonomi bakanlığı, özel teşebbüsler ve bunun gibi birçok kurum fikirlere değer veriyor ve size bunu gerçekleştirmek için bazı “destek programları-hibeler” veriyor. Bu gibi unsurlar bir mühendis tarafından iyi değerlendirilip girişimci yönü olan arkadaşlara büyük avantajlar sağlayabilir.
Sonuç olarak tüm arkadaşlara şimdiden hayatlarının kalan kısmında başarılar dilerim. Unutmamanız gereken şeyler etik değerleriniz, hedefleriniz, prensiplerinizdir…
Kısaca bu ilk yazımın sonunda kendimi tanıtmam gerekirse; 1991 yılında İstanbul’da doğdum. 2013 yılında Bozok Üniversitesi Makine Mühendisliğinden mezun oldum. Aynı yıl Cumhuriyet Üniversitesinde enerji dalında yüksek lisansa başladım ve halen devam ediyorum.