Bu yazımda Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yazdığı huzur kitap özeti olacak. Huzur romanın anlatmak istediği temel meseleyi irdeleyecek olursak, öncelikle kendisinden İstanbul’u ayırmak gerekir. Mümtaz’ın Nuran’a olan aşkında İstanbul’un etkisi göz ardı edilebilecek gibi değildir. Nuran bir nevi İstanbul gibidir.
Ahmet Hamdi Tanpınar romanında, karakterler üzerinde doğu ve batı çatışmasını ele alır. Bu şekilde çatışmanın sonuncunda kültürlü bir yaşayış söz konusu olur. Fakat hiç kimse belli bir tarafa ait gibi değildir.
Ahmet Hamdi Tanpınar – Huzur Kitap Özeti
Huzur romanında hiçbir şeyin zamanın tam olarak belirli olmaması, toplumun sorunlarıove kendi içsel durumlarını Mümtaz’ın etrafında gelimesiyle beraber Ahmet Hamdi Tanpınar’ın üçüncü kişi olarak anlattığı romanın Mümtaz’ın iç dünyası ayrınıtlı bir biçimde ele almasına sebep olur.
Huzursuzluk, mutsuzluk gibi konularada yer veren roman, karakterin özelliklerine çoğunluklukla arayış içinde olan insan tipini konu edinir. Kitaba göre ele alınan bir başka fikir ise ne olursa olsun hayata devam etmemiz gerektiği yönündedir. Karakterlerin roman için önemi büyüktür. Bu yüzden derinlemesine anlatılan karakterlere, bölümlerin adıda verilmiştir.
Roman tek bir zaman dilimi içerisin de gerçekleşsede, geçmişe bağlı olarak süreci devam ettirir. Tarih 2.dünya savaşına kadar geriye gidebilmektedir.
Eski türkçeden dolayı zaman zaman romanın akışı yavaşlasa da, okur için büyük bir problem teşkil etmemektedir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın okundukça bir bütün oluşturduğunu görmek mümkün hale gelmiştir. Kitabın içerisinde dil ve üslup bakımından mükemelliyete ulaşmak söz konusudur.
Toplumun huzursuzluğu, savaşların insan üzerindeki tesiri ve bir türlü tam olarak uygulanamayan batılılaşma. Kitabın temel olarak bu sorunlar çevresinde geliştiğini okuyucu görüyor olsa da, karakterlin yoğunluğu karşısında olaylara girmeden de olurmuş diyebiliyor. Karakterlerin ustaca yönlendirilebilmesiyle, herhangi bir tanesiyle kendinizi özdeşleştirebiliyorsunuz. Yazarın fikirlerini bize dayatıyor izlenimi ortada dahi olsa, tam olarak emin olunamadığı için herhangi bir kanaatte bulunmak imkansız hale geliyor. Konuların anlaşılması için aynı zamanda karakterlerle sıkı bir bağın kurulması da gerekebilir. Bu yüzden kitabın iyice empati yetisini ve iletişimin önemini okuyucuya aktardığı bir gerçek.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın öylesine garip bir dili vardır ki, sanki şiirlerde belirtmediğini romanlarda okuyucuya aktarıyormuşçasına hissi verir. Ahmet Hamdi Tanpınar gerek konunun işlenişi gerekse karakterlin üzerinde yaptığı tahlillerle Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biri olmayı da bu şekilde başarmıştır.
“Fakirlik insanı güzelleştirir ve asilleştirir. Fakat sefalet hoyratlaştırır; ruhen sefil eder. İnsanda insanı öldürür. İnsanlık şerefi ancak muayyen bir refah içinde mümkündür. Çalışmaya imkan verecek bir refah!”