Bu yazım Reşat Nuri Güntekin tarafından kaleme alınan Acımak roman özeti olacak. İlk duygusal izlenimim; sonuna doğru gözlerimdeki buğulanma ve gayrı ihtiyari akan yaşlar okumama engel oldu bir zaman… Hiç bir olaya tek bir kişinin nazarıyla bakmamak gerektiğini, her hikâyenin yaşayanlarının gözüyle farklı bir kimliğe bürüneceğini çok güzel ve etkileyici bir dille anlatmış Güntekin. İdealist bir kızın gözüyle babasının sefaletine; kızından daha idealist bir babanın gözüyle de günden güne kendi çöküşünü anlatışına şahit oluyoruz.
Acımak romanının elle tutulabilir neredeyse hiçbir yanı olmaması yüzünden, duygusal izleniminin daha ağır basıyor. Anadolu’da öğretmenlik mesleğini icra eden Zehra aşırı derecede çalışkan fakat bir o kadar da katı kurallara sahip olan bir öğretmendir. Hayata karşı duruşunu almış ve babasından kaynaklı olarak hayata bakış açısını net bir şekilde çizmiştir.
Reşat Nuri Güntekin Acımak Roman Özeti
Fakat bu bakış açısının keskinliği, onun yanılmayacağını göstermeyecektir. Nitekim, yanılacaktır. Bu yanılgıya da sebep olan yine babasıdır. Ve bu yanılgıyı babası ölüm döşeğindeyken anlayacak; olumsuzlukların altında yatan sebepleri yargılamadan ve ötekileştirmeden anlamaya çalışacaktır. Bu babasının gözlerinden dünyaya bakmasıyla birlikte değişecektir.
Zehra’nın babası da memuriyet hayatına büyük ideller ile atılarak azmi, çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle prensiplerini ortaya koymuştur. Fakat çevresinin yaptığı baskılar onun sürekli olarak gelişmesine engel olmuş hatta arka plana atmıştır. Bu şekilde bir süreçle karşı karşıya kaldıktan sonra hayata karşı gücünü yitirmiş gibidir.
Türk klasikleri arasında yer alan bu kitabın gönderme yaptığı alanda bu yüzden genellikle memuriyettir. Memuriyetteki zorlukları, gelişimin önündeki engelleri, insanların bakış açılarının ne kadar kötü olabileceğini kitabı okurken okuyucu anlayabilir.
Kitabın fikir olarak değinmek istediği en önemli nokta, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı gerçeğinde yatar. Her şeyin izlenim olmadığı, birisi hakkındaki kesin yargılarımızın sonuçlarının zararları görülebilir.
Kitap bazı okuyucular için biraz ağır ilerleyebilir. Her bir sayfada pek fazla olmasa da osmanlıca kelimeler yer vermesiyle herhangi bir sorun oluşturduğu söylenemez. Cümlelere dikkatli bir şekilde yaklaşım sergilenirse zaten cümleye bakarak kelimenin ne olabileceği kestirilebilir. Osmanlıca kelimelerin olması, dilden hiçbir şey götürmüyor aradaki bağlantılarında kopmasına sebep olmuyor.
Acımak duygusunun herkeste olamayacağını da kitabın birçok yönünde gösteren Reşat Nuri Güntekin, toplumun aile yapısını doğru bir şekilde eleştirerek toplumdaki insanların fikirlerinin ne kadar anlamsız olabileceği üzerinde düşündürtmüştür.
“Benim için sevmek, bir başka insanın vücudundan, ruhundan bir parça hükmüne girmek, onunla beraber gülüp ağlamak, ıstıraplarını paylaşmak demekti.”